GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:15.03.2012

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 180 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 9'uncu maddesini değiştirmek amacıyla vermiş olduğumuz önerge nedeniyle söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergeyle değiştirmek istediğimiz, daha doğrusu tasarı metninden çıkartılmasını istediğimiz 9'uncu madde "Uygulanmayacak mevzuat" başlığını taşımaktadır. Tasarı, bu maddeyle, 3194 sayılı İmar Kanunu, imara ilişkin hükümler ihtiva eden özel kanunlar ve zaruret hâlinde 3573 sayılı zeytincilikle ilgili Kanun'dan 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu'na varıncaya kadar on üç adet kanunu devre dışı bırakmakta, bu tasarıya ait hükümlerle çelişmesi hâlinde bu tasarının esas alınacağını düzenlemektedir. Kısaca, bu tasarı hükümleri yasalaştığında tüm bu bahsettiğim mevzuat afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanuna yani bu tasarıya teslim edilecektir. Her biri özenle hazırlanmış, kendi alanındaki hususları düzenleyen İmar Kanunu, zeytincilikle ilgili Kanun, Turizmi Teşvik Kanunu, Kıyı Kanunu, Mera Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu gibi birçok kanun devre dışı bırakılacaktır. Tasarının bu maddesi, bu hâliyle, tam bir kaosun, karmaşanın ve talanın altyapısını oluşturacaktır.

Yapılan bu düzenleme, riskli yapılar bahane edilerek ağır bir talan ortamı ortaya çıkaracaktır. Büyük bölümü Anayasa'ya aykırı olan bu düzenlemeyle Kıyı Kanunu'yla korunan kıyılarda yaygın bir talan sürecinin önü açılırken, tarım toprakları, zeytinlikler, meralar, ormanlar gözden çıkarılmakta, doğal, kentsel ve arkeolojik sit alanlarında olası bir talanın önü ardına kadar açılmaktadır. Yapılan düzenlemeyle, bugüne kadar oluşturulan doğal ve kültürel çevrenin korunmasına ilişkin tüm mevzuat yok sayılmaktadır.

Tasarının 9'uncu maddesinin ikinci fıkrasında uygulanmayacak maddeler sayıldıktan sonra son paragrafta "?ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz." ifadesi de hukuki anlamda bir karmaşanın kapısı olacaktır.

Bu ibareye ne gerek vardı, zaten uygulanmayacak mevzuat tek tek sayılmış, diye düşünülebilir.

Bence, bu ibareyle hedeflenen belediye mevzuatıdır. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 73'üncü maddesi, bu tasarının da özünü teşkil eden kentsel dönüşüme ilişkindir. "Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı" başlıklı bu madde, belediyelere miktarı 5 hektar ila 500 hektar arasında konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmet alanları, rekreasyon alanları ve sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak gibi yetki ve görev vermiştir. Bu tasarıda zikredilen imar yetkisi, kamulaştırma yetkisi, binaların boşaltılması ve yıkımı yetkisi, Belediye Kanunu'nun 73'üncü maddesinde zaten düzenlenmiş, sayılmıştır.

5393 sayılı Kanun'dan bu tasarıda bahsedilmemiş olması, bir ibarenin içine gizlenmiş olması, AKP'nin belediyeler uyanmadan tasarıyı geçirme isteği, rantı Ankara'da tek elde toplama niyetinden başka bir şey değildir. Tasarı, belki bu sebeple İçişleri Komisyonunda da ele alınmamıştır. O yüzden, tasarının 9'uncu maddesinde 5393'ün 73'üncü maddesi zikredilmemiştir.

AKP iktidara geldiği 2002 yılındaki söylemlerinin çok uzağındadır. "Dokunulmazlara dokunalım.", "HSYK ve YAŞ kararları gibi her şey yargı denetimine açılsın." diyen AKP hükûmetleri, şimdi MİT Yasası gibi yasalarla "U" dönüşü yapmış ve yeni dokunulmazlar yaratmış, yargı denetimi dışında yeni alanlar oluşturmuştur.

Bu tasarı da benzer bir özellik taşımaktadır. Yetkileri taşraya devretmeyi hükûmet ve parti programında esas alan AKP hükûmetleri, bu tasarıyla tüm yetkileri ve dolayısıyla rantı merkezde toplamaktadır.

Yasanın genel gerekçesinde, Anayasa'nın "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlıklı 56'ncı maddesi ile "Yerleşme ve seyahat hürriyeti" başlıklı 23'üncü maddesine atıfta bulunulması memnuniyet vericidir, ancak bu tasarıyla kendisine önemli sorumluluk, görev ve yetki verilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle teşkilatı tesis edilmiş bir kuruluştur.

644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 29 Haziran 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Aynı Anayasa'nın 91'inci maddesi çerçevesinde Hükûmete verilen yetkiyle ortaya çıkan bu kararname, yine, aynı Anayasa'nın 91'inci maddesinin sekizinci fıkrası çerçevesinde, komisyon ve Genel Kurulda öncelik verilerek ivedilikle görüşülmesi gereken bir metindir. Bugün tasarıyla olağanüstü yetkilerle donatılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, aslında, Anayasa'nın emrettiği yasal prosedürü tamamlanmamış bir bakanlıktır.

Diğer taraftan, tasarının diğer maddelerinde, bu tasarı kapsamındaki işler 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'ndan istisna tutulmak istenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, tamamlayınız sözlerinizi.

Buyurunuz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Zaten, Kamu İhale Kanunu'nun "İstisnalar" başlıklı 3'üncü maddesi AKP döneminde oldukça genişlemiştir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ilk yürürlüğe girdiği tarihte üç adet istisnaya sahip idi ancak AKP İktidarında, alfabede harf kalmayacak kadar istisnalar genişlemiştir. Artık, ihale mevzuatı dışında bırakılan maddeleri saymak yerine, ihale mevzuatına dâhil olanları saymanın daha kolay olacağını düşünmekteyim.

Bir oldubittinin önüne geçmek, "ham hum şaralop" diye ifade edilen bir tarzla Anayasa'ya aykırı kanun çıkarmayı önlemek için, teklifimizin yüce heyetinizce kabulünü diler, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.