GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:115
Tarih:21.07.2020

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Beş yıldır Suruç için adalet mücadelesi veriyoruz ve bugün, yine Suruç'a ilişkin birkaç şey söylemek istiyorum. Bundan tam beş yıl önce, 20 Temmuz 2015'te, Suruç'un Amara Kültür Merkezi'nde, katil IŞİD çetelerinin canlı bomba saldırısıyla 33 devrimciyi, 33 yoldaşımızı kaybettik. Ha düştü, ha düşecek diye dört gözle beklenirken katil IŞİD çetelerine karşı halkların ve enternasyonalist devrimcilerin tarihî bir direniş ve zaferiyle özgürleşen Kobani'ye Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz diyerek yola çıkan 33 düş yolcusu organize biçimde katledildi.

Bu katliamla hedeflenen, halklar arasında kurulan köprünün kendisiydi. Hazımsızlık, bu coğrafyada yaşayan halkların kardeşleşmesineydi. Tahammülsüzlük, Gezi direnişinin çocuklarının Kobanili çocuklarla dayanışması ve buluşmasınaydı. Onların kanla çizdikleri sınırlarına halklar arasındaki barış ve dayanışma sınırsızlığıyla dayanan 33'ler, devlet içindeki karanlık odaklar ve IŞİD iş birliğiyle katledildi. Amed, Suruç, Ankara, Sultanahmet, havalimanı, Reina, Antep... Siyasi açmaz ve krizler içinde Gezi'yle büyüyen 7 Hazirana yansımış direniş dalgasıyla sarsılan iktidarlarını korumak için baskı, zor, saldırganlık ve kan kaçınılmazdı. Kürt halkını inkâr, imha politikalarının ve devrimci demokratik hareketlere baskıların yanı sıra katliamlar serisiyle tüm toplumun üzerinde korku iklimi yaratılmaya çalışıldı. Bu direniş dalgasıyla kendi sonlarının geleceğine dair korkularını topluma yaymaya çalıştılar. Korktukça saldırganlığı artırdılar. Öfkeli çocukları sahaya sürdüler; katledildik, katlettiler. Kendi içlerinde çatlaklar ve ayrılıklar yaşanınca, bugün dönüp '7 Haziran ve 1 Kasım 2015 tarihleri arasındaki o zamanın defterleri açılırsa kimilerimiz insan yüzüne çıkamaz.' diyor Sayın Davutoğlu. Bilin ki biz o defteri hiç kapatmadık ve o defterde ne yazıyor, biliyoruz. Suruç'ta, Ankara'da nasıl organize ve planlı bir biçimde katledildik biliyoruz ve katillerimizi iyi tanıyoruz. Beş yıldır Suruç için adalet mücadelesi veriyoruz, beş yıldır "Suruç için adalet, herkes için adalet." diyoruz. Hrant Dink'ten Tahir Elçi'ye, Soma'dan Çorlu tren katliamına, Şule Çet'ten Hande Kader'e, Gezi şehitlerinden Sibel Ünli'ye, Roboski'den Ankara katliamına, Beyazıt katliamından Gülistan Doku'ya, herkes için adalet talebini haykırıyoruz, adaleti de Suruç İlçe Emniyet Müdürüne 7.500 TL ceza verdiğiniz, Berkin Elvan'ın katillerini akladığınız, kadın katillerine iyi hâl indirimi verdiğiniz, Sivas'ta katledenleri salıverdiğiniz mahkemelerinizden beklemiyoruz. Berkin'i anan üniversite öğrencilerine tutuklama çıkardığınız, Suruç aile, avukat ve gazilerini ceza dosyalarıyla yıldırmaya çalıştığınız, göz göre göre Mustafa'yı, Helin'i ve İbrahim'i katleden iktidarınızdan ve mahkemelerinizden bir beklentimiz yok. Adalet sokakta kazanılır, kazanacağız. Bu topraklarda kalpleri adalet için atan milyonlarız. Bugün, adalet talebi işçiler, emekçiler, kadınlar, LGBT'liler, gençler, doğa ve hayvanlar için en önemli talep hâline gelmişten 'Herkes için adalet.' sloganını yükseltmeye daha güçlü devam edeceğiz. Beş yıldır kampüslerden, sokaklara ve meydanlara adalet mücadelemizi büyütüyoruz. 33 düş yolcusunu anmak istediğimiz Suruç katliamının yıl dönümlerinde karşımıza envanterlerinde baskı ve zor araçlarıyla çıkanlar, karşılarında kol kola birlik, sıkılı yumruk, kararlılık ve hesap sorma bilincini buldular. Bugün, dünden farklı değil, 'Katillerden hesabı gençlik soracak.' sözü de yalnızca bir slogan değil, unutmayacağız ve affetmeyeceğiz. Suruç'un hesabını soracağız, Suruç için adalet, herkes için adalet diyorum."

Arkadaşlar, bu okuduğum metin, dün, Güven Park'ta Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonunun okumaya çalıştığı ama daha hiçbir ihtar yapılmadan bu şekilde saldırıya uğradıkları durumun basın açıklama metniydi. Sadece gençler, sosyalist gençler bu fikirlerini açıklayacak diye bu şekilde baskıya maruz kaldı. Evet, gözümün önünde 3 polisin yatırdığı bu öğrenci arkadaş, elleri ters kelepçeli hâldeyken başka bir kolluk görevlisi tarafından yüzüne tekme atılarak bu hâle getirildi. Dün, kaburgaları kırılan, kısmi yüz felci geçiren, kolu bacağı aynı şekilde, ağır yaralanacak şekilde darbe alan arkadaşlarımız oldu.

Değerli arkadaşlar, Suruç katliamının dünkü anmasında -dediğimiz gibi- bu görüntü, aslında, beş yıl önce, o gün IŞİD'in bombalı saldırısında ortaya çıkan can pazarına çok benziyordu, hatta sadece benzemiyordu, size söyleyeyim, o zihniyetle aynıydı. Suruç katliamının 5'inci yılında düş yolcularının yoldaşları faşizme boyun eğmedi ve bundan sonra da boyun eğmeyecek. İşkenceleriniz, baskılarınız, gözaltılarınız 33'lerin yoldaşlarını yıldıramayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Gençlik, düş yolcularının izinden aynı kararlılıkla, bağlılıkla mücadele etmeye devam edecektir. Suruç katliamında yaşamını yitiren yoldaşlarımızın düşledikleri özgür, sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünyayı kurana dek mücadelemiz sürecek. Sadece şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Dünün mazlumu olanlar muktedir olunca zalimleşirse... Bize de şunu düşündürtmeyin: Bu mazlum olanlar muktedir olunca zalimleşirse daha büyük zulmü hak ediyor diye düşündürtmeyin bizi diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)