| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 116 |
| Tarih: | 22.07.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Değerli milletvekilleri, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, seçildiğiniz onurlu görevinizde size başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu torba kanunda ne var? İşçiye günde 39 liraya, aylık 1168 liraya mahkûmiyet var. İşverenin tek taraflı iradesiyle, emekçilerin ücretsiz izne zorlanması uygulaması şimdi bu torbayla kalıcı hâle getirilmekte. Bu işçiler on iki ay daha, yani 2021 Temmuzuna kadar günlük 39 liraya mahkûm edilmekte. İnsanlar 39 lirayla neyi, nasıl öderler? Kirasını mı verecek, gıdasını mı alacak, elektriği, doğal gazı mı ödeyecek yoksa çocuğunun harçlığını mı verecek? Bu kanun teklifinin yasalaşması için kalkacak eller yüz binlerce işçinin bir yıl boyunca açlık sınırının altında, asgari ücretin altında yaşamasına neden olacak. Buradan çağrıda bulunuyorum: Zorla ücretsiz izne çıkarılan bu emekçilerimize en az asgari ücret oranında destek sağlamak zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, yine bu torba paketle üç aydır uygulanan işten çıkarma yasağı esnetilmekte. Kimler için? Başta inşaat sektörü için. Önce ekonomik kriz, ardından salgın döneminde en çok etkilenenlerin başında inşaat işçileri gelmekte. Şimdi "istihdam paketi" diye önümüze getirilen bu teklifle inşaat sektöründe işten çıkarmaların önü açılacak. Eskişehir'de salgın döneminde emekçilerimizle buluştuk, dertleştik. Bu insanlar dört aydır haftada bir, bilemediniz iki günlük yevmiyeyle aile geçindirme derdinde, evlerinin ihtiyacını ancak yardım kolileriyle karşılayabilir durumdalar. Şimdi, biz bu işçilere güvence sağlamak yerine, onları müteahhidin iki dudağı arasından çıkacak karara mahkûm ediyoruz. Değerli arkadaşlarım, bu yaptığımız büyük insafsızlıktır, vicdansızlıktır.
Görüşmekte olduğumuz 1'inci maddeye gelince, Türkiye'de sosyal medyayı karartmak, sansürlemek için yasal düzenleme hazırlıklarının yoğunlaştığı bir dönemde bu kanun teklifine eklenen bu maddeyle Meclisimizde bir sosyal medya komisyonu kurulmakta. Hayatımızın her alanını yakından etkileyen dijital teknolojiler dünyasında bireylerin hakkını, hukukunu belirlemek ve korumak her şeyden önemlidir. Bu komisyonun ülkemizde giderek artan baskıcı, sansürcü arayışlar karşısında yurttaşın özgürlüklerini en geniş biçimde kullanmasını güvence altına alacak çalışmalar yapması önemlidir. Ama değerli milletvekilleri, bakıyoruz, bir yandan Mecliste Dijital Mecralar Komisyonu kuruyoruz, diğer yandan, eş zamanlı olarak sosyal medyayı karartmaya, sansür etmeye yönelik yasa tasarısını alelacele Adalet Komisyonuna getiriyorsunuz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! O zaman ne anlamı kalıyor komisyon kurmanın? Dijital hayat, sosyal medya ve bu alanların hukuku meselesi enine boyuna tartışmamız gereken bir mesele. Bu komisyon bunun için önemli bir fırsat yaratabilir. Kuralım komisyonu, meselenin tüm yönlerine çalışalım. Vatandaşımızın hem ifade özgürlüğünü hem de hakkını, hukukunu nasıl koruyacağımızı akademisyenlerle, bu ağ sağlayıcılarla birlikte belirleyelim. Tabii ki dijital teknoloji alanındaki aktörler de Türkiye'den ekonomik fayda sağlıyorlarsa bunun vergisini bu ülkede ödemelidir. Tabii ki hepimiz sosyal medyadan gelen hakaret, taciz, cinsel içerikli saldırılarda tüm yurttaşlarımızın hakkının korunmasından yanayız ama bunlar için önlem alırken bunun bir tek olmazsa olmazı vardır; çıkardığımız kanunlar vatandaşın hakkını, hukukunu, özgürlüklerini korumak zorundadır. Ama Meclise getirdiğiniz teklife baktığımızda, vatandaşın sosyal medya paylaşımını fişleyecek, ağ sağlayıcılarını ağır cezalarla, sansürle yasaklayacak, korkutacak, ürkütecek ve Türkiye dışına itecek düzenlemelerden bahsediyoruz. Bunlar bizi demokrasiye götürmez.
İktidar kanadı diyor ki: "Almanya'daki yasaları getiriyoruz." Bu konu Almanya'da da başka ülkelerde de hâlâ tartışılmakta. Ayrıca, Almanya'da bu kadar sansür, bu kadar yasak var mı? Kaç haber sitesini kapatmışlar, kaç televizyona karartma uygulanıyor, kaç habere erişim yasak, kaç gazeteci cezaevinde?
Bakın, biz daha kanunu çıkarmadan dünya rekortmeniyiz, internet sansüründe dünya rekortmeniyiz. İşte rakamlar: Mayıs 2020 itibarıyla, 415 bin "web" sitesi, 140 bin link, 42 bin "tweet", 12 bin YouTube sayfası, 7 bin Twitter hesabı, 6.500 Facebook hesabı engellenmiş durumda. Twitter'a Türkiye'den gelen yasaklama taleplerinde dünyada birinci durumdayız. Mahkeme kararlarının yüzde 75'i Türkiye'den geliyor. Yani, Türkiye'de zaten bir karartma söz konusu değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Peki, o zaman yeni kanunun amacı nedir? Amaç belli, hedef belli. Eleştirildiğiniz tüm mecraları sansür etmek istiyorsunuz. "İçerik kaldırma" adı altında Türkiye'nin kolektif hafızasını silmek; yolsuzluk, liyakatsizlik, hukuksuzluk geçmişinizin bilinmesini engellemek istiyorsunuz. Vatandaşın ifade özgürlüğünü yok etmek istiyorsunuz; kimsenin sesi çıkmasın istiyorsunuz. Kendi sansürünüz yetmiyor, vatandaş fişlemeden korksun, kendi kendini sansür etsin istiyorsunuz; muhalif tüm sesler sussun istiyorsunuz. Bunların hepsi yanlıştır, bunların hepsine "Dur." diyoruz. Bu yanlışta ısrar ederseniz Türkiye'nin itibarını yerle bir edersiniz. Zaten dünyada basını özgür olmayan, ifade özgürlüğünün, hukukun üstünlüğünün yerlerde olduğu bir ülke olarak algılanıyoruz. Şimdi, Türkiye'nin sosyal medyayı sansür etmesi dünyanın bizi "kapalı rejim" olarak adlandırmasının yolunu açacak. Türkiye'ye bu zararı vermeye kimsenin hakkı yok. Vatandaşın ifade özgürlüğünü yok edenleri, sansür edenleri bu halk eninde sonunda sandığa gömecektir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Tabii.
...aynı, gençlerin söylediği gibi: "Size oy moy yok." diyecektir.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)