| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 116 |
| Tarih: | 22.07.2020 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 225 sıra sayılı İşsizlik Sigortası Hakkında Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, maddeye göre Türkiye Bilimler Akademisinde görevlendirilenlerin sosyal ve mali hakları Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunda ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığında görevlendirilenle eşitlenecektir. Böylece TÜBA'da görevlendirilenlerin ücretleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi en yüksek devlet memuruna her ne ad altında olursa olsun fiilen yapılan mali ve sosyal hak niteliğindeki her türlü ödemeler dâhil bulunacak, toplamının altı aylık net ortalamasını geçmemek üzere Cumhurbaşkanlığınca tespit edilecektir. Teklifin nedeni ise "TÜBA Başkanının ve TÜBA'da görev yapan diğer birkaç kişinin, Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesiyle birlikte yapılan mevzuat değişikliğinde sehven yapılan düzenlemeden dolayı maaş alamamış olması." şeklinde açıklanmaktadır.
Özerkliği ve bilimsel üretiminin bağımsızlığı tartışılır bir kurum olan TÜBA'ya ilişkin bu düzenleme her nedense eğitimle ya da bilim ve teknolojiyle ilgili komisyonlarda görüşülmemiş, sadece birkaç kişiyi etkileyecek mali bir düzenleme için Plan ve Bütçe Komisyonunun gündemine getirilmiştir. Zaten, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki ilgili komisyonlarda görüşülmesi gereken, ilk elde, TÜBA'nın işlevi, bilimsel üretime ne gibi katkıları olduğu ve gerçekleştirdikleri bilimsel niteliğidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışılması gereken en öncelikli konu, Türkiye'de bilimsel bağımsızlık ve akademik özgürlükler olmalıdır. Türkiye'de binlerce bilim insanı ve akademisyen KHK'lerle görevlerinden atılmış ve mevcut iktidar tarafından sivil ölüme terk edilmişken, bilimsel ve akademik üretim mevcut tek adam rejiminde âdeta zapturapt altına alınmışken kişiye özel yasa çıkarma gayreti gerçekten büyük bir talihsizliktir.
Türkiye'de bilimsel ilerlemeyi konuşmamız gerekirken birkaç kişinin maaşını konuşuyoruz. Karşımızda "bilim" deyince aklına maaş, "teknoloji" deyince silah gelen bir zihniyet mevcut. AKP'nin bilime ve teknolojiye yaklaşımını gayet iyi biliyoruz. Hepinizin bildiği üzere, TÜBİTAK o kadar niteliksiz bir konuma dönüştürüldü ki yakına, yandaşa maaş verelim anlayışıyla, Ankara Hayvanat Bahçesinin eski müdürü ULAKBİM'e müdür yardımcısı olarak atandı. Yine, TÜBİTAK tarafından kabul edilmeyen bir proje, Amerika Birleşik Devletlerinde, 54 ülke ve 2.450 proje arasından 1'nci seçildi. Bilime ve teknolojiye bakış açısında bir sorun olduğu aslında bu iki olayda çok net bir biçimde görülmektedir.
Bilim özelleştirebileceğiniz, alıp satabileceğiniz, üzerine bina dikeceğiniz bir şey değildir. Bilim, özgürlük ve özgünlük alanıdır, Türkiye'de ise böyle bir alan yok çünkü Türkiye'de özgürlük yok. Özgür olmayan bir toplumun eğitim sistemi de maalesef nitelik bakımından hiçbir şey sunamamakta, geçlerimiz ve çocuklarımız bir meta, bir gelir kapısı olarak görülmektedir.
Bana göre matematik birçok bilimin ana dalı ve olmazsa olmazıdır. Peki, matematikte karnemiz nasıl? 2019 yılında liselere giriş sınavına 1 milyon 29 bin 555 öğrenci girdi ve 20 matematik sorusunda net ortalaması sadece 5. Yine uluslararası sınavlarda da Türkiye'deki öğrenciler dünya ortalamasının oldukça gerisinde. Açılımı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üç yılda bir 15 yaş grubu öğrencilerin kazandığı bilgi ve becerilerin değerlendirildiği, 70'ten fazla ülkenin katıldığı bir araştırmadır. Türkiye de PISA 2018'e katılan 79 ülke arasında matematik alanında 42'nci sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 30'uncu sırada yer aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Bu sonuç, çocuklarımızın sahip olduğu potansiyelin değil, niteliksiz eğitim sisteminin neticesidir. Bu Mecliste tartışılması gereken şey, neden bilim, sanat ve teknoloji alanında yeterli şey üretemiyoruz sorunudur.
Sözlerimi bitirmeden Charles Darwin'in sözlerini size aktaracağım: "Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar, uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplumlar, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken arkadan yumurtalarının alındığının farkına bile varmaz." (HDP sıralarından alkışlar)