GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:116
Tarih:22.07.2020

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Alt komisyonlara, tali komisyonlara göndermeden, tali komisyonlarda tartıştırmadan, birbirine benzemeyen bütün yasa maddelerini, bütün kanunlardaki şeyleri getirip bir torbaya koyup önümüze koymayı yasa yapma sanıyorsunuz. Aslında, bu, yasa yapma değil, yasa yapma sürecinden kaçma olarak ancak ve ancak değerlendirilebilir.

Şimdi, bir İşsizlik Sigortası Fonu'muz var. Benim AKP'ye tavsiyem şu: Bu Fon'un adını değiştirin. Örneğin "Yağmalama Fonu" koyabilirsiniz, "Yandaş Fonu" koyabilirsiniz, "Sermayeyi Besleme Fonu" koyabilirsiniz ama bu Fon'u kuruluş amacına uygun olarak kesinlikle kullanmıyorsunuz. Bu Fon niye kuruldu? Çalışan insanlar işsiz kaldıklarında yoksulluğa düşmesinler, kendileri ve aileleri için en azından yeni bir iş buluncaya kadar bir geçim garantisi olsun diye konuldu.

Peki, siz ne yapıyorsunuz? Mütemadiyen yaptığınız değişikliklerle, sürekli bu Fon'u yağmalamanın yol ve yöntemlerini arıyorsunuz. Fon'dan vergi kesiyorsunuz, Fon'u hazineye aktarıyorsunuz, Fon'u yandaşa aktarıyorsunuz; nitelikli eleman yetiştirmek gibi, işverenin yapması gereken ya da kamunun yapması gereken şeyi yine işçinin fonunun sırtına yükleyerek oradan yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Fon'u teşviklere veriyorsunuz, İŞ-KUR'a veriyorsunuz; veriyorsunuz da veriyorsunuz. Peki, bu Fon'u, İşsizlik Fonu'nu kime vermiyorsunuz? Siz, bu İşsizlik Fonu'nu, değerli arkadaşlar, çalışan ama sonradan işsiz kalan işsizlere vermiyorsunuz.

Bakın, 2018'de işsizlik sigortasının toplam gideri 24 milyar TL. Gider kalemleri içerisinde işsizlik ödeneği 6 milyar TL iken işverenlere teşvik olarak ödenen miktar 10,7 milyar TL. 2019 yılında farklı mı? Hayır, toplam 37 milyar TL harcanmış, bunun 26 milyar TL'si yine işveren teşviklerine verilmiş. Peki, nasıl oluyor da bu Fon hâlâ İşsizlik Fonu oluyor? Hayır, bu, İşsizlik Fonu değil; bu, sermayeyi, yandaşı, patronu, zengini koruma fonu değerli arkadaşlar.

İkinci bir şey, bu yasa teklifinin en temel maddelerinden biri bu 4'üncü madde. Şimdi ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: "Uzun bir süre ara verdikten sonra, yeni normal çalışma hayatına geçen kuruluşlara, tesislere biz destek vereceğiz." Peki, pandemi sırasında çalışanların suçu ne? Orada bir açıklama yok. Daha başka ne yapıyorsunuz? Hem işveren katkısını hem işçi katkısını İşsizlik Sigortası Fonu'ndan ödüyorsunuz ama işçiden katkıyı kesmeye devam ediyorsunuz.

Peki, bu katkıyı niye işçiye ödemiyorsunuz? Çünkü sizin derdiniz işçi değil ki, siz patronu zengin etmek istiyorsunuz, siz patronu kurtarmak istiyorsunuz. Binmişsiniz işçinin sırtına, almışsınız elinize yasa yapma kırbacını, Meclis çoğunluğunu, biniyorsunuz da biniyorsunuz işçinin sırtına. Bu, kabul edilebilir mi? Bu ülkede insanlar sokaklarda "Çocuklarım için artık yemek istiyorum." diye bağırıyorlar ama siz burada Cengiz'i, Kolin'i, Limak'ı bilmem kimi zengin etmek için, onlar için yasa yapmak için uğraşıyorsunuz.

Bakın, ikinci bir şey, bu 4'üncü maddede, ne diyorsunuz? Ya, bir hukuk devletinin bir temel ilkesi vardır ya: Kanunilik ilkesi, hukuka bağlılığı, anayasal devlete bağlılığı... Siz bu 4'üncü maddeyle hukuk devletine bağlılığı ortadan kaldırıyorsunuz. Bir yasa öngörülebilir olur, alt ve üst sınırları olur ama siz getirdiğiniz düzenlemeyle ne diyorsunuz? Cumhurbaşkanına üç ay süreyle sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak altı aya kadar uzatma. Peki, bu Cumhurbaşkanı hangi sektörü takdir edecek? Muhtemelen, damadın sektörünü takdir edecektir ya da Limak'ı takdir edecektir, değil mi? Herhâlde gariban Ahmet'in, Mehmet'in şirketini takdir edecek değil yani.

Şimdi, bunun dışında ne yapıyorsunuz değerli arkadaşlar? Şimdi, süslü laflar etmeye hiç gerek yok. Sizin, bu süreç içerisindeki bütün yasalarınız, pandemiyi yönetme sürecinizin kendisi, bütün bu sigortayı yönetme şeklinizin kendisi, aslında, bir bütün olarak ele alındığı zaman, sizin, niyetiniz açık ve net.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Koçyiğit.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Siz işçiyi sadece ve sadece maliyet olarak görüyorsunuz ve o maliyeti de en alttan ödemek istiyorsunuz. Nasıl? Yani "İşçi eve gitsin, sadece karnını doyursun ve ertesi gün işe gidecek kadar parası olsun. Bir sosyal hayatı olmasın, kültürel hayatı olmasın, işçinin çocuğu okumasın, işçidir işçi kalsın." diyorsunuz ama bu sırada işçinin sırtı üzerinden, işçinin emeği üzerinden zenginliklerinize zenginlik, saraylarınıza saraylar, şatafatınıza da şatafat katıyorsunuz.

Bakın, son olarak, bugünkü bir haber: Rönesans Holdingin Amur şantiyesinde, gasbedilen hakları için işçiler eylem yapmışlar. Sizin kolluğunuz, emrinizdeki kolluk ne yapmış, biliyor musunuz? Bütün o işçileri döverek, darbederek gözaltına almış.

Evet, kimin iktidarı olduğunuz açık ve net; siz işçi düşmanı bir iktidarsınız, hep böyleydiniz, böyle de kalacaksınız. (HDP sıralarından alkışlar)