| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 117 |
| Tarih: | 23.07.2020 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aslında, işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili gerek uyum yasaları çerçevesinde gerekse Türkiye'nin ihtiyacına binaen 2012 yılında bir düzenleme yapıldı, kanun çıkarıldı, 2013 yılında yürürlüğe girdi. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Türkiye'de iş kazaları azaldı mı? Hayır. İş cinayetlerinde bir düşüklük oldu mu? Hayır. Aslında, birçok şey daha da kötü demeyelim ama hiç düzelmedi, arttı. Birçok kentte -büyük kentte- iş cinayetleriyle, işçi sağlığıyla ilgili meclisler oluşturulmuş, her ay bilgi paylaşıyorlar.
Bu yasayla beraber 2013'te şöyle bir düzenleme yapıldı: Normalde, iş yeri hekimliğinde ve işçi sağlığı, güvenliğinde fabrikalar, üretim yerleri için "50 işçi" diye bir kavram çıkarılmıştı başında, "50'den fazla" "50'den az" diye tanımlamalar getirilmişti. Yasa 2013 yılında yürürlüğe girdikten sonra bir maddeyle ilgili şöyle denilmişti: "50'den az çalışanı olan iş yerlerinde 2014 yılının Temmuz ayına kadar biz bekleyelim." Ve bununla beraber bir de kamu kurumları eklenmişti. Ve ne oldu? Bu temmuz ne temmuzmuş! 2016 Temmuza uzatıldı. Bir daha ne oldu? 2017 Temmuza uzatıldı. Bir daha ne oldu? 2020 Temmuzuna uzatıldı. Allah'tan, Komisyon şu anda temmuzdan vazgeçti, aralığa sevk etti. Peki, bu niçin böyle oluyor? Sekiz yılda 5 kez diyelim, uzatılıyor. Niçin böyle oluyor? Meçhul. Ama bu sefer niçin oluyor? Gerekçede şu denmiş: "Pandemi." Ya, pandemi de 2024 yılına kadar mı? 31 Aralık 2023. Eğer öyleyse bilelim. Başka bir gerekçe: "Sınavı yapamadık." Peki, sınav 2024 yılında mı yapılacak? Kasımda yapılacak zaten. Başka ne? İşte, lise sınavları oldu, üniversite sınavları oldu, birçok çalışma yapıldı. Birçok gerekçe sunulsa bile, aslında Plan ve Bütçe Komisyonunda AKP'den şöyle bir şey geldi: "Buna kuyumcular karşı çıkıyor, ticaret odaları karşı çıkıyor, birçok kurum karşı çıkıyor." Buna gerekçe bulmaya gerek yok. Siz, işçiden yana olacak mısınız, olmayacak mısınız? Yok. Peki, ben bir şey söyleyeyim: "50'den az/çok; az tehlikeli/çok tehlikeli" demeye gerek yok. Bugün, Türkiye'de eğer işçi sağlığı ve güvenliğine önem verilse biz birçok şeyi önlemiş oluruz.
Bir diğeri de bu yasayla ilgili biz dedik ki bir düzenleme yapalım çünkü bazı şeyler değişmiş: "50'den az ve az tehlikeli..." Adana'da öğrenci yurdunda yangın çıktı, 12 yurttaş yaşamını yitirdi; otelde yangın çıktı, insanlar yaşamını yitirdi. Okullar açılacak, 5 kişi çalışıyor, 6 kişi çalışıyor. Peki, bu hizmet alanları ne olacak? Onunla ilgili bir düşünce yok. Bu yasa gerekli mi? Gerekli. Bu yasa önemli mi? Önemli. Ama bu yasayı ötelemek, hele hele dört yıl ötelemek... Siz, sermayeden gelen baskıyı, esnaftan gelen baskıyı dikkate alıyorsunuz. Esnaf demiyor ki "Benim can güvenliğim yok orada." Esnaf diyor ki: "Can güvenliğini bırak, bende para kalmadı bu pandemiden dolayı, bana bir sahip çık, bir çözüm bul." Eğer onlara sorsak, desek ki "Sizinle ilgili bir düzenleme yapalım.", hepsi der "Evet." Öyle bir hâle getirdiniz ki artık, bu yasanın inandırıcılığı kalmadı, nasıl olsa ertelenecek, nasıl olsa gidecek diye.
Bir diğeri, kamu: Ya "devlet" dediğiniz kurum örnek olur, "devlet" dediğiniz kurum öncülük yapar. Şimdi siz özel hastaneye diyorsunuz ki: "İş yeri hekimi tutacaksınız, iş güvenliği uzmanı tutacaksınız; çok tehlikeli iş." Şehir hastanesi açıyorsunuz devasa, iş yeri hekimi yok, iş yeri güvencesi yok, onunla ilgili bir çalışma yok. Örnek olması gereken kurum bunu yapmıyorsa... Siz kamuda çalışana bir öncelik tanımıyorsunuz, kamudan hizmet alana bir öncelik tanımıyorsunuz; özelde, nedir ki "Parası var, verebilecek." gibi düşünüp bir düzenleme getiriyorsunuz. Bunu yapıyorsanız, önce kamunun örnek olması lazım.
Sorunun bir diğeri de arkadaşlar, Plan ve Bütçede biz bunu konuşurken başta Komisyon Başkanımız olmak üzere, Plan ve Bütçeye getiren arkadaşlarımız olmak üzere hiç kimse demedi ki "Bu, çok iyidir." "Ya, sıkıntılar var, düzenleme yapmamız lazım..." Son dakikaya kadar biz dedik ki düzenleme olacak, geri çekilecek, son dakikaya kadar. Birden oylama yapıldı. Neden? Çünkü saraydan gelmiş, virgülü bile değişemez ama biz biliyoruz ki siz ne yaparsanız yapın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayınız Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Normalde, sizin işçiden yana, yurttaştan yana, hizmet alandan yana tavır koymanız lazım. Bugün, Türkiye'de işçi sağlığı ve güvenliği ciddi bir problem, gerek oradan hizmet alanlar için gerek orada çalışanlar için ama biz biliyoruz ki birçok düzenlemede işverene düzenleme yapıyorsunuz, destek çıkıyorsunuz. Burada aile hekimleri var, uzmanlar var. Bir sektör gelişti, bu sektör size güvenerek yatırımlar yaptı; onları da mağdur ediyorsunuz. En büyük mağduriyet, yarın olabilecek cinayetlere, kazalara yol açıyorsunuz. Gelin, bunu çekelim, bir düzenleme yapalım. Ha diyebilirsiniz ki: "Bu maddedeki süre 1 Temmuzda dolmuştu." Üç ay uzatalım, iki ay uzatalım ama bir düzenleme yapalım. Yani Çalışma Bakanlığı da burada -Daire Başkanının kendisi de oradaydı konuştuğumuzda- bir düzenleme yapalım. Bunu 2024'e ertelemek, tümüyle, olası ölümlere, kazalara, her şeye sebebiyettir.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)