| Konu: | İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel'in 226 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 28.07.2020 |
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan hatibin bir defa, bir siyasi partinin Genel Başkanına karşı kullandığı üslup...
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - "Sayın" dedim ben.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Kendisi de yanlış hatırlamıyorsam kendi partisinin Genel Başkan Yardımcısı, kendi partisinin Genel Başkan Yardımcısı olması hasebiyle de daha hassas davranmasını beklediğimiz bir hatibin, burada, Meclis Genel Kurulunda, bu kürsüde öyle gerine gerine, işte "Twitter'a küstü" şöyle oldu, böyle oldu, işte böyle "küçük ortak" vesaire söylemleriyle birbirimizi çok rahat tahkir edebiliriz, buradan da sabaha kadar çıkamayız. Bu sorumluluğu, hepimizin taşıması gerekir, özellikle partinin Divanında yer alan insanların, yer alan siyasetçilerin daha fazlasıyla taşıması gerekir. Bu üslubu kabul etmediğimizi ve kınadığımızı buradan ifade etmek istiyorum; bu, doğru bir ifade şekli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Arkadaşlar, bakın, burada biz konuşmaya kalkarsak bizim de söyleyeceğimiz şeyler olduğunu biliyorsunuz.
Şimdi, Genel Başkanımız sosyal medyayla ilgili olarak, bu devam eden rezilliğin artık bir son bulması gerektiğini ifade etmiş ve bununla alakalı bir hukuki düzenleme yapılmadığı sürece sosyal medyadan, sosyal mecralardan bir paylaşım yapmayacağını ve bunun son paylaşımı olduğunu dile getirmiştir. Bu, Türkiye'de, Türkiye kamuoyunda son derece büyük yankı uyandırmıştır ve biliyoruz ki sadece Türkiye'de değil, dünyada ve özellikle bu sosyal medya ağ sağlayıcıları tarafından da son derece dikkat çekici bir açıklama olmuştur. Şu anda da bunu Mecliste görüştüğümüze göre netice de vermiştir. Dolayısıyla, Genel Başkanımızın yaptığı açıklamaları dikkatle ve ciddiyetle takip etmenin de uygun olacağı kanaatimizi buradan dile getiriyorum.
Şimdi, partimizin, adında "milliyetçilik" olan bir partinin T.C. kimlik numaralarının verilmesiyle ilgili olarak bir kanun teklifinde yer aldığını ifade ettiler. Bu, daha önce verilmiş olan başka bir kanun teklifiydi ve bu kanun teklifinde T.C. kimlik numaralarının yer alması gibi bir düzenleme söz konusu değildir, böyle bir düzenleme yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye efendim, bir saniye...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, devamlı yanıp söndüğü için ben yanılıyorum.
BAŞKAN - Sanıyorum bir arıza olması lazım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Yan tarafa geçeyim ben.
BAŞKAN - Mümkünse...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Tabii, tabii.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Teşekkür ederim.
Şimdi, bu kanun teklifi, Cumhur İttifakı olarak birlikte verdiğimiz bir kanun teklifidir. Bu konuyla alakalı olarak gerekli analizler, gerekli uzman görüşleri alınmıştır. Bununla alakalı meselenin mahzurları görüldükten sonra, tabii ki Türkiye'de adında milliyetçilik olan bir parti olarak doğabilecek en ufak bir mahzurun dahi söz konusu olabilmesini istemeyiz ve bu kanun teklifinde de bunlar yer almamıştır. Hiçbir kanun teklifi daha verildiği anda mükemmeldir iddiasında bulunmuyoruz fakat bunların gerekli değerlendirmeleri yapıldıktan sonra, gerekli olgunlaşma süreçlerinden geçtikten sonra en mükemmel şekilde kanunlaşmasını arzu ederiz. Bu noktada Milliyetçi Hareket Partisi son derece dikkatlidir.
Dünyada, şu an itibarıyla bir kuralsızlık düzeni var ve biliyoruz ki dünyadaki bütün ülkeler bu sosyal medyayla alakalı olarak birtakım hukuki düzenlemeler ve birtakım tedbirler üretme doğrultusunda hareket etmektedirler ve bununla alakalı olarak ciddi bir düzenleme söz konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu mücadele içerisinde Türkiye, ön alma gibi bir ihtimali olan bir ülke olamaz mı? Yani, Türkiye bununla alakalı doğru bir düzenlemeyi yapmak, ciddi bir hukuki zemin oluşturmakla ilgili ilk adımı atan ülke dahi olsa bu kabul edilemez bir şey mi? Dünyada, bugün, bütün uluslararası hukuk yerle bir olmuş, tamamen kuralsızlık düzeni hâkim. Güçlü haklı, haklının hukukunu koruyan kimse yok. Bugün, sosyal medyada da haklı olanın hukukunu, adaleti temin edebileceği, adaleti tecelli ettirebileceği hiçbir zemin söz konusu değil. Karşınızda muhatap bulamıyorsunuz. Benim başımdan yakın zamanda geçen bir hadisede, çok ağır hakaretlere maruz kalan bir kişinin savcılıktan gelen yazısıyla biz hukukçu olarak muhatap olduk. "Amerika'da ilgili şirkete istinabe yoluyla yazı yazılarak bu IP adreslerinin sorulması..." diye bir cevap geldi. Bunun mümkün olmayacağını görüyorsunuz fakat kişilerin itibarının, hayatının, haysiyetinin yerle bir edildiği, yok edildiği bir düzenin devamını savunmak mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu düzen bir işporta düzenidir. Biz işporta düzenini kabul etmiyoruz. Yeri yurdu olan, hukuki zemini olan, muhatabı, levhası, tabelası olan, hukuki altyapıya sahip bir sistemi öngörüyoruz. Bununla alakalı olarak yapılan düzenleme şu an itibarıyla sınırlı bir düzenlemedir. Bunlar daha da ayrıntılı, daha da tekâmül etmiş başka düzenlemeleri de beraberinde getirecektir. Türkiye şu an doğru bir adım atmaktadır ve temsiliyet noktasında kendisine çok haklı bir şekilde bir muhatap istemektedir. Dünyada sosyal medya mecralarını, sosyal ağları en fazla kullanan ülkelerden bir tanesiyiz. Bu noktada birtakım istatistiksel verilerde Türkiye'nin oransal olarak yüksek çıkması noktasında da bu kullanımın yüksekliğini göz önünde bulundurmak lazım. Aynı zamanda yalan habere dünyada en fazla muhatap olan ülkelerden bir tanesiyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bitiriyorum.
Bu yalan haber sadece Türkiye kaynaklı değil, Pensilvanya kaynaklı ve diğer terör örgütü kaynaklı manipülasyonları, sahte hesaplar yoluyla yapılan operasyonları görüyoruz, bunlarla sınırlı kalmıyor biliyorsunuz. New York Times'da, Amerika'nın birçok ileri gelen gazetesinde Avrupa'ya seyahat yasağının haberi yapılırken Türkiye'den bir caminin içerisinin görüntüsünün verildiğini daha yakın zamanda gördük. Yani Türkiye'ye karşı yöneltilen bu işler, bu yapılan işler sadece sahte hesaplardan değil; dünyadaki birçok farklı mecradan, farklı hesaplardan Türkiye'ye bu noktada birtakım saldırıların olduğunu da görüyoruz. Türkiye bunlarla mücadele etmek durumundadır ve en önemlisi vatandaşının hukukunu korumak zorundadır; vatandaşının bununla alakalı bir yakınması bir şikayeti olduğu zaman karşısında muhatap bulabilmelidir. Türk devleti de bu konuda vatandaşına karşı "Evet, ben bununla ilgili hukuki düzenlemeyi yaptım, senin muhatabın burasıdır, bu noktada gereken başvuruyu yapabilirsin." diyebilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bunun dışındaki değerlendirmeler lafügüzaf. Siz diyorsunuz ki "Temsilcilik açmayacaklar." temsilcilik açılmadığı zaman da Türkiye birtakım kısıtlamalara gidecek, dolaylı olarak bunun neticesinde, kimse artık bu sosyal medya mecralarını kullanamayacak." Bu, sizin değerlendirmeniz, sizin niyet okumanız; bu, subjektif görüşünüzdür. Bu kanun düzenlemesinde kullanıcılara ve içeriğe yönelik bir düzenleme yoktur. Zaten Türkiye'deki hukuk kuralları bu içeriğin nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyor; hakaret, sövme, diğer birtakım suçları işleyemezsiniz bunlar yoluyla. Bunlara dair bir kısıtlama söz konusu değil. Sadece, bunlar olduğu zaman, hukuka aykırı birtakım fiiller sosyal medya aracılığıyla işlendiği zaman bunlara karşı tedbirler nasıl alınır, hukuki yol nasıl oluşturulur, karşımızda nasıl muhatap bulunur; bunu temin eden ve bunu düzenleyen bir kanun teklifidir. Bunun ötesinde bir düzenleme yoktur, benim değerlendirmelerim bunlar.
Saygılar sunuyorum.