GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:118
Tarih:28.07.2020

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; baştan ifade etmek gerekir ki bu kanun teklifi hiç de anlatıldığı gibi bir teklif değildir. Bu, kelimenin tam anlamıyla sosyal medyanın sansürlenmesi için bu Meclise alelacele getirilmiş olan bir tekliftir ve kanunlaşacak az sonra.

İnsanın en temel özelliği düşünmesidir ve düşünme, insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliktir. Sadece düşünme değil, düşündüğünü ifade etme özgürlüğü ve insanlık tarihi boyunca insan kendini dönemin koşullarına uygun biçimde ifade yeteneğine her daim sahip olmuştur. Oysa şu an 21'inci yüzyıldayız, bir bilişim çağındayız ve insanların kendini sosyal medya üzerinden ifade etmesinin Türkiye'de ve bütün dünyadaki otoriter ve totaliter rejimlerin en fazla rahatsızlık duydukları, en çok uğraştıkları alanlardan biri olduğunu biliyoruz. AKP iktidarı sayesinde ne yazık ki Türkiye, tam bir yasaklar diyarı hâline gelmiş durumda.

Evet, bu kanun teklifinin 6'ncı maddesi teklifin esas ruhunu bizlere yansıtmaktadır. Burada deniyor ki: "Sosyal ağ sağlayıcıları tarafından Türkiye'de yetkili en az bir kişi belirlenmeli." ve bu yetkili kişi belirlenmemesi hâlinde, az önce iktidar tarafından buraya çıkan hatipler, nasıl cezai uygulamalar yapacaklarını aşama aşama burada aktardılar, diyorlar ki: "Biz koşul hazırlıyoruz." Ceza sayarak sosyal medyaya özgürlük koşulları hazırladıklarını bize anlatacak kadar, gerçekten nasıl bir cüret bu, ben onu anlamakta güçlük çekiyorum. Bizim bunu anlamamız, bunun ileri demokrasiye hizmet ettiği konusunda da ikna olmamız isteniyor; bu, tek kelimeyle oldukça komik.

Sosyal ağ sağlayıcılarına deniyor ki: "Bize bir sihirbaz verin. Bu kişi her şeyi yapsın, en ufak bir konuda onun başını hızlıca ezebilelim." Fiiliyatta aynı kişinin hem kullanıcı başvurularını cevaplaması hem de kamu kurum ve kuruluşları ve adli mercilerle iletişim sağlaması talep ediliyor. Oysaki bizim teklifimiz, bu konuda bir farklılık yaratmak ve bunun bir tek temsilciden beklenmemesi yönünde ısrarımız vardı ama ne yazık ki Komisyonda bunlar dinlenmedi.

BTK bu kanun teklifiyle diyor ki: "Her şeyi ben denetleyebilirim. Her konuda biz görüş talep edebiliriz ve görüşlerin anında bizlere iletilmemesi hâlinde bizler gerekli cezai uygulamaları yaparız." Ve sulh ceza hâkimliğine başvurunun kuralları, kriterleri bu kanunda belirlenmeksizin BTK'nin inisiyatifine bırakılarak bir yasa çıkarılmaya çalışılıyor. Yargıya güvenin bu kadar azaldığı bir ülkede bu tam da şuna benzer: Kurda kuzu teslim etmek. Başka da bir anlamı olmaz bunun gerçekten.

Evet, suçun şahsiliği deniyor ama suçun şahsiliği hiçbir biçimde burada göz önünde bulundurulmaksızın, temsilci vermezse sosyal medya ağlarına kapatılmakla yüz yüze oldukları yaptırımlar uygulanıyor ve inanın ki buna hiçbir ağ "evet" demeyecek ve eğer koşullar böyle olup bu kanundaki gibi çıkar ve uygulanırsa ağlar tek tek bu ülkeden çekilecekler. Sosyal ağ kullanıcıları üzerinde yine uygulanan bu sansür sistemiyle bazıları, şayet Türkiye'de kalmayı kabul ederlerse, risk almamak için çoğu şeyi sansürlemeye gideceklerdir. Siz de diyorsunuz ki: "Biz sansür getirmiyoruz."

Bakın, bu konuda gerçekten etik değerlerden bahsedilecekse öncelikle ak trollerle bu ülkenin hesaplaşması, AKP iktidarının ve yandaşlarının ak trollerle hesaplaşması lazım çünkü bugün sosyal medya kirliliğinden bu kadar bahsediliyorsa münferit, tekil olayları dışında bırakarak söylüyorum, devletin oldukça örgütlü bütün olanaklarını ak troller için seferber eden, finanse eden bir yaklaşımla sosyal medya alanı AKP tarafından kirletilmiştir. Ak trol ordusu, tıpkı bekçi ordunuz gibi örgütlü bir orduydu şimdi de "O orduyu kendi elimizle temizleyeceğiz." diyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Aslında burada özgürlükleri kısıtlamak için bu toplum üzerinde yaratılmış olan büyük bir provokasyonu yani ak trol provokasyonunu sözüm ona "özgürlükler" adı altında ortadan kaldırmayı şimdilik ümit ediyoruz ki başarırsınız.

Tek adam rejimini bir telaş sarmış, Ayasofya kararı, minbere kılıçla çıkmak, İstanbul Sözleşmesi, sosyal medyayı kapatma; geriye ne kaldı önceden yaptıklarınızın üzerinde, bunu fazla tabii ki bilemiyoruz. Bugün bu ülkenin laiklik, özgürlükçü değerleri ayaklar altına alınmış. Bugün bu ülkede eğer kılıç ve İslami değerleri yan yana getirecek cüreti gösteren bir anlayışla çıkılıyorsa bunun manası şudur: Bugün bu sosyal medya tartışmalarını bizler Türkiye'deki bu gelişmelerden asla kopuk olarak değerlendiremeyiz. Bunun adı da tam anlamıyla şudur: AKP, artık ak değildir; AKP, hiç adil olmadı, adil değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bunun tam anlamıyla adı, Türkiye'yi Osmanlı'nın fethetmesidir, başka bir anlamı yoktur.(HDP sıralarından alkışlar)