| Konu: | İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 28.07.2020 |
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saat dört, bakalım dilim ne kadar dönecek, sizin de sabrınız ne kadar olacak?
Kıymetli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir hikâyesi vardı, güçlü bir hikâye ve sürekli olarak topluma şunu söyledi: "Sandık." değil mi "Halkın iradesi sandık." Tam da sandığı savunduğu için 2002 yılında, Cumhurbaşkanının o zaman seçilmesinin engellenmesi çalışmalarında; 2007 rezaletinde, Abdullah Gül'ün önünü kesme çabalarında sürekli olarak halkın iradesini, sandığı savundu. Bunun için de sadece düşünülenin aksine sadece dindarlar, İslamcılar değil toplumun çok geniş kesimlerinden de oy aldı, liberallerden de oy aldı, kimi sol çevrelerden, Kürtlerden... Çünkü toplumda muazzam bir değişim arzusu vardı ve AK PARTİ bu değişim arzusunu, siyasi söylemini kurup bunun siyasetini bayağı bir zaman yürüttü. Fakat bir gözlemimi paylaşmak istiyorum: 2015 yılından bu yana özellikle de 2019 yerel seçimlerinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi bence kendi kurduğu hikâyeye en büyük ihaneti yapıyor. Niye? Sandık değil sandık dışı birçok tekniğe başvuruyor.
Şimdi bu sansür yasası, sandık dışı bir yöntem, iktidarda kalma yöntemi çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi çok uzun bir dönem sürekli seçimlerle iktidarda kaldı. 2015 yılında 7 Haziran seçimlerinde bir tökezledi, yaptığı kimi ittifaklarla biraz toparlar gibi oldu ama 2016'daki darbe girişiminden sonra önce olağanüstü hâl, sonra kalıcılaşmış olağanüstü hâlle ve sandık dışı yöntemlerle iktidarda kalmanın, iktidar olmayı devam ettirmenin yolunu arıyor.
Şimdi, bakın, kıymetli arkadaşlar, birincisi bu. Artık sandıktan her geçen gün giderek umudu kesiyorsunuz ve sandık dışı yöntemlerle iktidarda kalmak istiyorsunuz. Yaptığınız kimi açık, gizli, yüzeysel, derin ittifaklar bir taraftan, bir de devletin bütün kaynaklarını kullanıp başta medya olmak üzere toplumu üstten dizayn etmeye çalışacaksınız.
Bakın, çok ilginç bir araştırma yakın zamanda çıktı, emiminim bazılarınız duymuşsunuzdur. Türkiye'de yüzde 90'ı iktidarın denetiminde olan medyaya güven AK PARTİ'ye oy veren insanlar arasında yüzde 50 civarında. Size oy veren insanların da yarısı bu medyaya güvenmiyor. Milliyetçi Hareket Partisine oy veren, "Oy veriyorum." diyen insanların yüzde 67'si mevcut medyaya güvenmiyor. Bu, HDP, CHP ve İYİ PARTİ'de yüzde 90'ların üzerinde. Kimse o medyaya güvenmiyor.
Medyaya o kadar abandınız ki toplum, sürekli yalan söyleyen bir medyaya karşı bağışıklık sistemi kazandı. Samimiyetle söylüyorum, artık dinlemiyor, doğruyu söyleseniz dahi toplum artık dinlememeye başladı. Bahsettiğim o araştırmanın sonuçlarından bir tanesi, toplum ana akım medyaya -ana akım diyoruz ya- artık tek akım medyaya güvenmediği için alternatif alanlara, özellikle sosyal medyaya yöneliyor, orada bilgiyi bulmaya, paylaşmaya çalışıyor ve şimdi oraya doğru da bir müdahale yapıyorsunuz.
Daha önce söyledim, burada tekrar etmekte fayda var çünkü biraz daha kalabalık bugün. Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılında iktidara geldiği zaman medyanın sadece yüzde 7 desteğini alabiliyordu, yüzde 7'yle sıfırdan gelip yüzde 35'e çıktınız. Çünkü toplumda muazzam bir değişim arzusu vardı; çok iyi gördü Adalet ve Kalkınma Partisi, çıktı "Toplumun önünü açacağım." "Avrupa Birliği." "Özgürlükler." "Adalet." dedi, birçok şey söyledi; o boşluğu doldurdu ama medya desteğiniz sadece yüzde 7'ydi. Yüzde 85 medya desteği olan Ecevit ise yüzde 21'den yüzde 1'e düştü. Bakın, daha önce söyledim, bu medyaya bu kadar abanmayın, bu kadar da yatırım yapmayın, çünkü medyanın söylemi gerçeklikle buluştuğu noktada tuz buz oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Şimdi, siz, o medyada "Ekonomi iyi, para akıyor, her şey güzel, turist akıyor." deseniz de Ayşe teyze, pazara gidip fiyatları gördüğü zaman söylediğiniz hiçbir şeyin kıymeti kalmıyor; çünkü fileyi dolduramıyor. Bence ortada sosyolojik bir vaka var. Türkiye toplumu muazzam bir değişim arzuluyor. Biz, bunu yakın dönemdeki yerel seçimlerde gördük. Adalet ve Kalkınma Partisi dönüp kendi hatalarına bakacağına, demokrasi, adalet, özgürlük ve ekmek konusunda halkın önüne bir program koyacağına "Adalet, özgürlük, ekmek, demokrasi." diyen, feryat eden, bağırmak isteyen insanların boğazını sıkıp susturmaya çalışıyor bu sansür yasasıyla. Geçmişte de tutmadı, şimdi de tutmayacaktır. Bu yasayla siyaseten tabutunuza son çivileri de çakıyorsunuz, haberiniz olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)