| Konu: | Dicle Havzası Zori Çayı üzerinde inşa edilmesi planlanan HES barajı ve doğaya yapacağı tahribata ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 07.10.2020 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyor, yeni yasama yılının demokrasiden iyice uzaklaşan ülkemize demokrasi, barış ve adalet için bir kapı aralamasını umuyorum.
Değerli milletvekilleri, Batman ili Sason ilçesi Balbaşı köyü ile Diyarbakır ili Kulp ilçesi Kayahan köyleri sınırları içerisinde Zori Çayı üzerinde yapılması planlanan Kayser Hidroelektrik Santrali hakkında görüşlerimi sizlerle kısaca paylaşacağım.
Şimdi bu kürsüden HES'ler üzerine çokça şey söylendi. Yarattığı onca tahribata rağmen HES'leri savunanlar oldu, "Enerji ihtiyacımızı karşılamak için bunları yapmaya mecburuz." diyenler oldu, doğaya zarar vermediğini savunanlar oldu, istihdam yarattığını, enerjide dışa bağımlılığı azaltacağını söyleyenler oldu. 2010 yılında Yap-İşlet-Devret modeliyle 4628 sayılı Yasa kapsamında özel sektörce yapılması planlanan HES projesi sayısı 1.527'ydi. Buna göre ülkemizde su kullanım hakkı anlaşması yapılmayan neredeyse hiçbir akarsu kalmadı. İşletme ve inşaat hâlindeki toplam HES sayısı 477, inşaatına henüz başlanmayan hidroelektrik santral sayısı 1.050 ve bu rakamlar her gün değişiyor. Herkes biliyor ki akarsular denetimsiz biçimde özel sektöre devredildi, firmalar HES projeleri için birbiriyle yarışıyor, HES lisansı borsası oluştu, lisanslar ticari birer meta hâlinde. İnşaatına henüz başlanmayan 1.050 HES projesinin büyük bir bölümünün ruhsatları sona ermek üzere ama henüz inşaatına başlanmadığı için altı aylık, bir yıllık ek süreler alıyorlar. İşte Sason Zori Çayı üzerinde yapılması planlanan HES'in süresi de bu yıl aralık ayında sona eriyor. Dört yılda bitmesi planlanan inşaat için henüz bir çivi çakılmadı, inşaata başlanmadı -iyi ki de başlanmadı- ama şirket Bakanlığa başvurdu, başlamadığı HES inşaatı için yedi ay ek süre aldı. Bu HES'in yapılmasını Batman'da, Sason'da, Kulp'ta neredeyse hiç kimse istemiyor. Köylüler, toprakları sular altında kalan köylüler ve bu köylerin muhtarları her gün bir kurumu ziyaret ediyorlar; Valiliğe gidiyorlar, İl Özel İdaresine gidiyorlar, İl Genel Meclisine gidiyorlar, gazeteleri ziyaret ediyorlar, ayrım gözetmeksizin siyasi partileri ziyaret ediyorlar, kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar ve doğdukları, doydukları, anılarının yaşandığı, atalarının mezarlarının olduğu topraklara sahip çıkıyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi dâhil herkesi ziyaret ettiler. Aslında, amaçlarına önemli oranda da ulaştılar. Kamuoyunun da desteğiyle İl Genel Meclisi, 4 Eylül 2020 tarihinde 1/5.000'lik ve 1/1.000'lik nazım imar planı ile uygulama imar planlarını reddetti. Köylüler âdeta ikinci kez topraklarına kavuştuklarını düşündüler ve büyük bir mutluluk yaşadılar ama bir kişi, halkı temsil etmekten, halkın çıkarlarından uzak bir kişi, âdeta şirket temsilcisi gibi davranan bir kişi -kendisi Batman Valisi olur- İl Genel Meclisine "Siz nasıl bu teklifi reddedersiniz?" diye diklendi. İl Genel Meclisini tekrar toplamak istiyor ve eski kararın değiştirilmesini istiyor. Ne de olsa Batmanlı değil, ne de olsa Diyarbakırlı değil, Sasonlu değil, Kulplu değil. Herhâlde o köyler, o vadiler, o dereler onun için bir anlam ifade etmiyor; yoksa bu HES için niye bu kadar ısrar ettiği anlaşılamaz.
Ben yapılmak istenen bu HES projesinin olduğu vadiden birkaç tane resim göstereceğim size. Bu HES projesinin yapılmak istendiği yeri dünya gözüyle görmenizi isterim. Emin olun, eğer buraya gitseniz, bu vadiyi, bu şelaleleri görseniz "Biz doğaya, bu topraklara nasıl böyle bir zarar veririz." diye hepiniz karşı çıkarsınız. Ben bu resimleri her bir milletvekilinin mail adresine de göndereceğim. Ayrıca, çekilmiş videolarını da göndereceğim. Bir coğrafyanın nasıl tahrip edildiğini görmenizi istiyorum.
"Ne olacak, köylülerin toprakları kamulaştırılıyor, zararları da karşılanıyor." diyenler olabilir. Bu evler Nişantaşı'nda değil, bu köyler Kordon'da değil, bu köyler Çayyolu'nda değil, toprak da İstanbul Boğazı'nın kıyısında değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Rant ekonomisinin, rant tanrılarının uğramadığı yerler, o yüzden çok düşük bedellerle kamulaştırılıyor. Burada yaşayanların manevi zararlarının zaten karşılanması mümkün değil; atalarının toprakları, dedelerinin, ninelerinin, büyüklerinin mezarları var bu topraklarda, anıları var ama maddi zararları da emin olun karşılanmayacak. Dediğim gibi rant ekonomisinin uğramadığı yerler.
Son olarak şunu söyleyeyim: Yapılması planlanan barajın hemen ilerisinde Malabadi Köprüsü'nün hemen dibinde bir baraj hidroelektrik Santral (HES) var zaten. Dağın öte yakasında, Kulp Çayı üzerinde bir baraj var zaten. On iki bin yıllık Hasankeyf'i sular altında bırakan, üç kenti etkileyen baraj var zaten. Gerçekten amaç Batman'ı insansızlaştırmak mı, bütün Batman'ı sular altında bırakmak mı?
Kulp'a, Sason'a, Batman'a daha fazla zarar vermeyin, coğrafyamızı şirketlerin acımasız hırsına teslim etmeyin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)