GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:45
Tarih:19.12.2012

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bütçe görüşmeleri esnasında maalesef en az konuşabildiğimiz konuların başında Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) geldi. Ben bu konuda şahsım adına söz alarak görüşlerimi bildirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) yaklaşık elli yıldır bütün hükûmetler tarafından bölgenin makûs talihini yıkacak, 22 baraj ve 19 hidroelektrik santralden müteşekkil bir proje olarak takdim edildi. Yine aynı şekilde o kadar büyük umutlar pompalandı ki bu barajların ve sulama kanallarının bitmesi hâlinde esasında bölgede tarımın sulu tarıma geçeceği ve bu şekilde 1 milyon 800 bin hektar yani halkın anlayacağı şekliyle 18 milyon dönüm arazinin sulu tarıma geçeceği söylendi. 18 milyon dönüm arazi sulu tarıma geçince de oluşacak iş gücü, istihdam potansiyelinin 3 milyon 800 bin kişi olacağı defalarca belirtildi ve bu bütçe görüşmeleri esnasında söz alan bakanlar da yine bu 3 milyon 800 bin kişiyi defalarca telaffuz ettiler.

Değerli arkadaşlar, 3 milyon 800 bin kişiye iş demek ortalama 5 kişilik aileleri alırsak yaklaşık 20 milyon nüfus demek. Bu gerçekten insanı heyecanlandıracak bir rakam ama şu anki nüfus durumuna bakarsak Gaziantep, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şırnak illerini esas aldığımız vakit, Adıyaman'ı da kattığımız vakit bölgede şu anki nüfus 7 milyon. 7 milyonluk nüfus 20 milyona çıkacak. Bundan güzel bir şey var mı? Üstelik de planlanmış, hesaplanmış sanayi yatırımları, tarımsal ve hayvancılık yatırımları, buna hizmet edecek yan sanayileriyle birlikte. Ama gelin görün ki netice ne? Netice sevgili arkadaşlar, tam bir fiyasko. Burada da yine tam bir derin devlet operasyonuyla karşı karşıyayız. "Size kanallar yapacağız, 20 milyon nüfusa ulaşacaksınız, 3 milyon 800 bin kişi iş bulacak." denilen proje elli yıldır devam ediyor ve son on bir yıl da mevcut Hükûmetin sorumluluğu altında devam ediyor. Barajların büyük bir kısmı bitirildi, rakamlar verildi yüzde 75, yüzde 85, yüzde 86. On  yıldır, on beş yıldır bitirilen barajlar var ama bu barajların sulama kanalları ne hikmetse bitirilemedi. Elektrik için, yani bu barajların ana gövdeleri için şu ana kadar harcanan para -yine devletin deklare ettiği rakamlar bunlar- 19 milyar dolar, bu sene itibarıyla elde edilen elektriğin karşılığı 24 milyar dolar. 19 milyar dolar yatırmışsınız barajların gövdesine, 24 milyar dolarlık elektrik almışsınız ama su daha Harran'dan öteye, Viranşehir'e, Ceylanpınar'a, Kızıltepe'ye, Derik'e, Nusaybin'e, Cizre'ye gitmemiş. Diyarbakır'ın ovalarının yine yüzde 80'i henüz sulanamıyor. Sulanması gereken 4,5 milyon dönüm arazinin henüz çok büyük bir kısmı yine sulanamıyor. Peki niye?

İşte, değerli arkadaşlar, burada bir derin operasyon var. Bu kanallar bitirilmiş olsaydı, bu tarlalar sulanmış olsaydı, bugün 20 milyonluk bir nüfus orada bütün planlamasıyla eğer yaşıyor olsaydı, bütün siyaset, denge, Kürt politikası, petrol, Suriye, Orta Doğu yeniden dizayn edilecekti. İşte, maalesef, habis bir derin akıl -öyle diyeyim- habis bir irade barajları bitirdi, sulama kanallarını yaydı. Ve Hükûmete soruyoruz: Niye bitirmiyorsun? "İşte, ben her sene şu kadar katrilyon para aktardım. En kısa zamanda bitireceğim. Benim zamanımda, iktidara geldiğimde şöyleydi, böyleydi." Siz İstanbul'daki tüp geçidi bu sene bitiriyorsunuz. Aynı şekilde bu kanalların bitmesi için 12 milyar dolar lazım. Müteahhitler yüzde 50 kırımla, yüzde 55 kırımla yapıyorlar, yaklaşık 5-6 milyar dolar lazım. Sadece Karadeniz otoyoluna 5 milyar dolar harcadınız, her sene sel götürüyor, onu da bitirdiniz. Peki bunlar niye bitmiyor? İşte, oradaki bölgesel dengeler, Kürt meselesi, Orta Doğu meselesi önümüzde duruyor. Bunu engelleyenlerin hepsini kınıyoruz, Allah'a havale ediyoruz, kul olarak da hesabını soracağız.

Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)