GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 13 Ekim Ankara'nın başkent oluşunun 97'nci yıl dönümüne, TBMM Başkanlığına sunulan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesine, Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi hadisesinin başlı başına hukuki bir garabet içerdiğine ve Anayasa Mahkemesi kararına rağmen bir yerel mahkemenin "Yeniden yargılanmasına mahal yoktur." kararını sadece bir hukuki karar olarak telakki edebilmelerinin mümkün olmadığına, adalet duygusunun zedelenmesinin toplumdaki bütün müesseseleri zedeleyeceğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:4
Tarih:13.10.2020

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum ve Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Millî Mücadele'mizin maddi ve manevi kalesi Ankara'nın başkent oluşunun 97'nci yıl dönümünü hep birlikte idrak ediyoruz. Vatanımızın düşman işgalinden kurtulması sonrasında yeni kurulacak devlet için doğan başkent ihtiyacı üzerine Ankara'nın oynadığı siyasi ve stratejik rol, Ankara'nın başkent yapılmasının önemini ortaya koymuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun tekliflerini tartışıyoruz, aynı zamanda hukuki birtakım tartışmalara da vesile olan kararlar üzerinde görüş belirliyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi yasaların yapıldığı yerdir. İktidar, ne zaman ki menfi bir yasal düzenlemeyi toplumun gözünden kaçırarak kanunlaştırmak istese, birbiriyle hiç ilgisi olmayan birçok konudaki değişikliği âdeta bulamaç hâline getirerek, adına da "torba yasa" diyerek yüce Meclisin gündemine taşıma yolunu tercih ediyor. Nitekim 5 Ekimde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde de siyasi iktidarın yine aynı yola tevessül ettiğini gözlemliyoruz. Söz konusu kanun teklifinin 3'üncü maddesi maden şirketlerinin ruhsatları bitmesine rağmen faaliyetlerine devam etmesini öngörüyor. Bunun anlamı şudur: Söz konusu madde kanunlaştığı takdirde Kaz Dağları'nı katleden, yüz binlerce ağacımızı yok eden ve ruhsat süresi dolmuş olmasına rağmen faaliyetlerini sürdüren Kanadalı Alamos Gold şirketi ve onun uzantısı TÜPRAG şirketinin ruhsatları uzatılmış olacak. Böylece, Kaz Dağları'nı tahrip etmesi söz konusu olan bu yabancı şirketin 13 Ekim 2019 tarihinde sona ermiş ruhsatı muvazaa yoluyla yeniden uzatılmış olacaktır. Bir memlekette yabancı şirketler kanunlara tabi olmuyorsa kanunlar yabancı şirketlere tabi olmuş demektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Ancak unutulmasın ki Türkiye müstemleke değildir. Şunu hatırlatmak isteriz: Böyle bir kanun teklifinde imzacı olan, böyle bir kanun teklifine destek veren her bir Meclis üyesi, yabancı maden şirketlerinin Türk yurdunda gerçekleştirdiği yağma ve talana ortak olacaktır ve bu vebali bir ömür boyu sırtında taşımak mecburiyetinde kalacaktır. Şimdiden ikaz ediyoruz: Eğer gerçekten yerli ve millîlik iddiasında iseniz yalnızca yabancı şirketlerin yararına, ancak doğamızın, ormanlarımızın hilafına olan böyle bir menfi girişimi derhâl durdurunuz. Türk milletinin size tevdi ettiği görevin gereğini yapınız ve yabancı şirketleri değil; ağacıyla, taşıyla, ekolojik dengesiyle, toprağıyla bu güzel memleketi koruyunuz. Şu anda Türkiye'de 118 yabancı firmaya 593 maden ruhsatı verilmiş durumdadır. Memleketin tüm stratejik kaynaklarının yabancı şirketlere pay edildiği bu düzen asla ve kata yerli ve millî olarak tanımlanamaz; bu, olsa olsa "talan düzeni" diye tarif edilir. İYİ PARTİ olarak Kaz Dağları'nı, Torosları, Karadeniz'i, Murat Dağı'nı, kuzey ormanlarını, güney Ege'yi ve memleketteki her bir ağacı, toprak parçasını, özetle, doğayı uluslararası sermayenin ve vahşi kapitalizmin insafına bırakmama konusundaki kararlılığımızı bir kere daha ilan ediyoruz. Kanadalı bir maden firmasının çıkarlarına mahsus olmak üzere bir kanun teklifini Gazi Meclisin huzuruna getirme teşebbüsünde bulunanlara soruyoruz: Suriye sınırımızdaki terör koridorunu bertaraf etmek amacıyla Barış Pınarı Harekâtı'nı başlattığımızda Türkiye'ye silah ambargosu kararı alan bir ülkenin şirketlerinin bu memleketin doğasını talan etmesine ve imkânlarını, kaynaklarını sömürmesine daha ne kadar seyirci kalacak, ne kadar müsamaha göstereceksiniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Başkan.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Çok değil, daha geçtiğimiz hafta Azerbaycan ordusunun Dağlık Karabağ'da Türk SİHA ve İHA'larını kullanmasından rahatsız olan Kanada Hükûmeti kendi ürettiği kızılötesi kamera sistemlerinin Türkiye'ye satışını askıya aldı. Buna karşılık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı sömürge ülkelerde bile görülmeyecek türden imtiyazları, teşvikleri Kanadalı maden şirketinin hizmetine sunabilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına kanun teklifi sunuyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti doğasını, toprağını, yer altı zenginliklerini yabancıların tüm mütecaviz girişimlerinden korumaya muktedirdir. Zafiyet içinde olan Türk milleti değil devletler arası ilişkilerin en temel kurallarından biri olan mütekabiliyet ilkesini tesis edemeyen mevcut siyasi iktidardır.

Bunu hazırlamıştım ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu açılmadan önce de Sayın Enis Berberoğlu'yla ilgili karar Mecliste gündeme geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Zaten Sayın Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi hadisesi başlı başına bir hukuki garabet içeriyordu. 26'ncı Dönemde dokunulmazlığı kaldırılan ama 27'nci Dönemde tekrar seçilen bir milletvekilinin bir dönem önce kaldırılmış dokunulmazlığı gerekçe gösterilerek Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görevinin sona erdirilmesi ve bunun sadece İç Tüzük'te de ifadesini bulan Meclis Başkan Vekilinin okumasıyla gerçekleştirilmesi -o zaman da ifade etmiştik- kabul edilebilir değil. Bir toplumda adalet duygusu zedelenirse zedelenmemiş hiçbir müessese kalmaz. Bizim buradaki yasama faaliyetlerimizi denetlemekle görevli olan yani bizi denetlemekle görevli olan Anayasa Mahkemesinin almış olduğu kararın hilafına yerel mahkemelerde ya da alt mahkemelerde karar alınmaya kalkışılması bile düşünülmemesi icap eden bir şeydir.

Sayın Enis Berberoğlu'nun Anayasa Mahkemesi kararına rağmen "Yeniden yargılanmasına mahal yoktur." kararının bir yerel mahkemeden çıkarılmış olmasını da sadece bir hukuki karar olarak telakki edebilmemiz mümkün değildir; bu, Hükûmeti ve iktidar grubunu da töhmet altında bırakıyor. Enis Berberoğlu'nun yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisine dönmesi için atılması icap eden adımların müştereken atılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Ayrıca bu konuda bir yasal düzenleme ya da buna bağlı İç Tüzük'te birtakım düzenlemelerin yapılması ihtiyacı şayet kendini gösteriyorsa bu görevi yapmak ve sorumluluğunu yerine getirmek Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevleri arasındadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Başkan.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Dediğim gibi, tekrarlıyorum: Adalet duygusunun zedelenmesi, bir toplumdaki bütün müesseseleri zedeler, bu da iktidarı töhmet altında bırakır. Açık ve net olarak söylüyorum: Yerel mahkemelerin hükûmet adına karar veriyor izlenimi doğurmasına vesile olan bu uygulamaların önce Hükûmet ve iktidar grubu tarafından ele alınması gerektiği inancını taşıdığımı belirtiyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum efendim. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)