| Konu: | Ülkenin zor ve çetin zamanlardan geçtiğine, Libya, Doğu Akdeniz, Ege, Suriye, Kıbrıs, Irak, Güney Kafkasya ve Karabağ'daki çarpışmalar ile dengesizliklerin ülkenin büyük bir çevrelenme ve kuşatma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu gösterdiğine, bunun yanında ülke içinde faaliyetlerini sürdürmeye çalışan PKK, DEAŞ, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütlerinin iç dinamikleri sarsmak ve ülkeye zarar vermek noktasında fırsat kolladığına, Hatay, Osmaniye, Trabzon ve diğer illerde yaşanan orman yangınlarının terör odakları tarafından gerçekleştirildiği şüphelerinin her alanda teyakkuzda olunması gerektiği gerçeğini gösterdiğine, aynı zamanda küresel salgında sadece ülke topraklarında değil dünya çapında bir mücadeleye katkı sağlandığına, Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu'yla ilgili verdiği kararın hukuki sürecin hâlen devam ettiği bir durumu gösterdiğine, Anayasa Mahkemesi üyesi bir hâkimin attığı "tweet"e şahit olunduğuna, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve demokrasinin yaşadığı travmalar göz ön |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 14.10.2020 |
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz çok zor ve çetin zamanlardan geçmektedir. Böyle bir dönemde millî birliğimizin ve beraberliğimizin bunun dışındaki birçok meseleden çok daha kıymetli olduğu tartışmasızdır. Libya'dan başladığımızda Doğu Akdeniz, Ege, Suriye, Kıbrıs, Irak ve devamında Güney Kafkasya'da, Karabağ'da yaşanan çarpışmalar ve yaşanan dengesizlikler, neredeyse 10 bin kilometrelik oluşan bu aksta ülkemizin büyük bir çevrelenme ve kuşatma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.
Ülkemizin sınırları dışında veya denizlerinde meydana gelen bu gelişmelerin yanında, ülkemizin içerisinde hâlâ faaliyetlerini sürdürmeye çalışan PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi terör örgütleri, aynı zamanda FETÖ terör örgütü her an ülkenin iç dinamiklerini sarsmak ve Türkiye'ye zarar vermek noktasında fırsat kollamaktadır. En yakın zamanda Hatay ilimizde ve diğer illerimizde, Osmaniye'de, Trabzon'da yaşanan orman yangınlarının, bu şekilde terör odakları tarafından gerçekleştirildiği konusunda oluşan yoğun şüpheler, Türkiye'de her alanda, her noktada teyakkuzda olunması gerektiği ve bu meselelere karşı, tehdit ve tehlikelere karşı kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiği gerçeğini önümüze koymaktadır. Böyle zamanlarda millî birliğin ve kenetlenmenin temin edilmesi son derece önemlidir. Türkiye, sadece ulusal olarak bu bahsettiğimiz meselelerle mücadele etmekle kalmıyor; aynı zamanda küresel bir salgınla da sadece ülke topraklarında değil, dünya çapında çok ciddi bir mücadeleye katkı sağlamaktadır.
Bahsettiğim gibi, millî birlik ve kenetlenmenin temin edilmesi bu kadar önemliyken toplumumuzun her kesiminin bu millî politikalar çerçevesinde doğru yerde, doğru bir noktada bulunması ve düşüncelerini ortaya koyup bu noktada faaliyet göstermesi, çaba sarf etmesi gerekirken bunun dışında gerçekleşen hadiseler, davranışlar ve açıklamalar, inanın, milletimizle birlikte hepimizi büyük bir üzüntüye sevk etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Dün, Meclisimizde Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu'yla alakalı vermiş olduğu kararın sonrasında, yargılamayı yapan mahkemenin vermiş olduğu karar üzerinde uzun uzun tartışmalar söz konusu olmuştu. Bu verilen karar, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karar, şu an itibarıyla, hukuk yolu itibarıyla -hâlâ itiraz yolu açık olduğu için- hâlen hukuk sürecinin devam ettiği bir durumu bize göstermektedir. Hukukun bu işleyiş süreci içerisinde kuşkusuz herkes kendi değerlendirmesini yapacaktır; kendisi yorumlarını, değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşacaktır. Bu yorum ve değerlendirmelere tabii ki saygı duyuyoruz ancak burada, hukuk ve yargının tamamen töhmet altında bırakılması ve yargıya yönelik olarak ağza alınmayacak hakaretlerin sarf ediliyor olması da son derece üzücüdür.
Bütün bunların devam ettiği bir günün akşamında... Her akşam Anayasa Mahkemesinin önünden geçenler çok iyi bilecektir, Anayasa Mahkemesinin ışıkları her akşam yanıyor, her akşam aydınlatılan bir bina.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Birçok bina, birçok kamu binası da aynı şekilde aydınlatılmaktadır. Sanki ondan çok farklı bir durum varmış gibi, o geceye mahsusen ve bu tartışmaların da hemen üzerine gelmesi açısından da son derece önemli olan bir vakitte, Anayasa Mahkemesinin daha önceki dönemde Başkan Vekilliği görevini yürütmüş, şimdi de mevcut süreçte üyeliğini yapan bir yargıcın, Anayasa Mahkemesi üyesinin "Işıklar yanıyor." diye bir "tweet"ine hep birlikte şahit olduk. Tabii, bu bazı kesimler tarafından önemsenir, önemsenmez, bunu bilemeyiz ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin yaşadığı travmalar, demokrasimizin yaşadığı travmalar göz önüne alındığında hiç de hafife alınmayacak bir durumun karşısında olduğumuzu biz düşündük ve değerlendirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Tabii, tamamlıyorum.
Evet, geçmişte askerî darbelerin şifrelerinden ve sinyallerinden biri olarak değerlendirilen bir cümledir. Genelkurmaya atfen "Işıkları yanıyor." denildiğinde, sanki demokrasiye bir müdahale ve bir vesayetin tekrar ortaya çıkacağı, darbe girişiminin tekrar meydana gelebileceği algısını toplumda yaymak üzere kullanılan bir cümle, özellikle siyasette ve yönetimde. Şimdi, bu aynı ifadenin, profesör, akademisyen olan ve aynı zamanda yıllardır Anayasa Mahkemesi üyesi olan bir kişinin yani Türkiye'nin bu demokrasi tarihinden son derece haberdar olan birisinin, aynı şekilde, bu cümleyi Anayasa Mahkemesinin bu tartışma sürecinde ışıklarını ve binasını göstererek yayınlıyor olmasının mazur görülebilecek hiçbir tarafı yoktur ve bunun şahsi olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi bugün yaptığı açıklamada "Bu, şahsın kendisinin görüşüdür, bizi bağlamaz." gibi bir ifade kullandı. Tabii ki önemlidir ancak orada, Anayasa Mahkemesini arkasına alıp da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümleniz Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - ...bu mesajı verdiği bir ortamda bunun bireysel bir mesele olarak düşünülmesi söz konusu olamaz. Anayasa Mahkemesinin bugüne kadar vermiş olduğu birçok karar son derece tartışmalı olduğu gibi bundan sonra vereceği kararları da haydi haydi tartışmalı hâle getirecek bir gelişme olmuştur. Türkiye'de eğer bu manada merak sahibi olanlar varsa, kimin kudreti yeter kimin yetmez, kim dikkate alınır kim dikkate alınmaz bilemeyiz ama varsa bu noktada niyeti olan, Halep oradaysa arşın burada; biz gereğini yapmaya her an hazırız, elimizdeki gücümüzle. Burada bunu ifade ederken şahıs olarak, bu memleketin bir evladı olarak ifade ediyorum. Biz, bu noktada buna müsaade etmeyeceğimizi ve Türkiye'de bundan sonra asla ve asla bu şekilde bir şeyin olmayacağının altını çizmek istiyoruz. Fakat bu durum kesinlikle hafife alınmamalıdır, herkes kendi bulunduğu mevkide, herkes kendi elinde bulundurduğu gücü hukuka uygun bir şekilde, hakkaniyete uygun bir şekilde kullanmak durumundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Son, bağlıyorum Sayın Başkan, kusura bakmayın.
BAŞKAN - Buyurun, estağfurullah.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bunun dışında, hakkın kötüye kullanıldığı, yetkilerin ve sorumlulukların kötüye kullanıldığı bir ortamda bunların mazur görülmesi ve bağışlanması çok daha büyük zararlara ve sıkıntılara neden olabilecektir.
Ben buradan, bu verilen mesajı ve arkasından gelişen tartışmalarda ona sahip çıkılması noktasında ifade edilen görüşleri kabul etmediğimizi ve Türkiye'nin, Allah muhafaza, bir daha darbe, vesayet gibi birtakım ifadelerle veya birtakım girişimlerle karşılaşmaması noktasında hassasiyetimizi, teyakkuzumuzu burada tekrar dile getiriyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)