| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 15.10.2020 |
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Kobani protestoları sırasında sayıları bir türlü netleştirilemeyen çok sayıda yurttaşımız yaşamını yitirdi, çok sayıda yurttaşımız yaralandı, linç olayları gerçekleştirildi, kamu malı zarar gördü. İşte, biz bu olayların siyaset malzemesi yapılmaması için bir Meclis araştırması açılmasını istiyoruz. Gerçekten bu olayların aydınlatılmasını istiyorsanız buyurun destek verin. Birlikte mağdurları dinleyelim, mağdurların yakınlarını dinleyelim, o dönem görev yapan kamu görevlilerini dinleyelim, her türlü bilgi ve belgeyi inceleyelim, varsa görüntülerini de inceleyerek bir rapor hazırlayıp kamuoyunu aydınlatalım.
Bakın, gerçekten olaylar sırasında kaç kişinin yaşamını yitirdiği bile bilinmiyor. Hürriyet gazetesi 6 Kasım 2014'te diyor ki: "50 kişi öldü." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Haziran 2015'te seçim çalışması sırasında diyor ki: "53 kişi öldü." Anadolu Ajansı 7 Ekim 2015'te "2'si polis 31'i yurttaş, 33 kişi öldü." diyor. İnsan Hakları Derneği raporlarında ölen kişi sayısını 46 olarak açıklıyor. Cumhuriyet savcısı da en son yeni bir rakam söyledi, dedi ki: "37 kişi öldü." Evet, Kobani protestoları sırasında yaşamını yitirenlerin sayısını da bilmiyoruz. Ayrıca bu olayların tamamıyla ilgili bir soruşturma var mı, yok mu, bu konuda da bilgi sahibi değiliz. Bildiğimiz kadarıyla 3 tane soruşturma var, bu soruşturmalar da davaya döndü. 2'si Diyarbakır'daki protestolar sırasında yaşamını yitiren HÜDA PAR üye ve sempatizanlarının yaşamını yitirdiği soruşturma dosyası, 1'i Van'daki soruşturma dosyası, 1 tanesi de Ekrem Kaçaroğlu'nun yaşamını yitirdiği İzmir'deki dosya. Yalnız savcının söylediği bilgileri esas alsak bile geriye kalan 31 kişiyle ilgili herhangi bir soruşturma yoktur. Şimdi diyeceksiniz ki: "Bağımsız yargı var, bağımsız yargı iş başında." Çok açık söyleyelim, bu ülkede bağımsız bir yargı yok. Amerika'nın Irak'a müdahalesi sırasında anımsarsanız gazeteciler için kullanılan bir tabir vardı "iliştirilmiş gazeteciler" diye. Askerlerin araçlarında, askerlerle birlikte, askerlerin gözünden haber yapan gazeteciler için söylenirdi. Bugün, ülkemizdeki yargı için söylenebilecek en iyi kavram kanımca "iliştirilmiş yargı" olmalıdır. Çünkü iktidarın dolmuşuna binmiş, iktidarın gözünden bakan bir yargı var; bunun aksini hiç kimse söyleyemez.
Bakın, size birkaç resim göstereceğim: Bu, Amerikan Yüksek Mahkemesi, herkes görmüştür. Amerikan Başkanı konuşuyor, karşısında Başkan Yardımcısı ve bakanlar, hemen yanında yüksek yargı mensupları var. Bütün bürokratlar ayakta, yüksek yargı mensupları oturmuş, hatta bizde saygısızlık olarak addedilebilecek bacak bacak üstüne atmış Başkanı dinliyorlar. Peki, bizde nasıl? Bizde işte böyle: Önünü iliklemiş, şöyle el sallayan yüksek yargı mensupları, eğilmiş yüksek yargı mensupları; görüyorsunuz, Cumhurbaşkanının karşısında çay toplayan yüksek yargı mensupları. Bizdeki yüksek yargının durumu budur, buradan bir adalet çıkmaz çünkü bağımsız bir yargı söz konusu değil.
Bakın, çok uzatmak istemiyorum ama birçok soru sordum, diyoruz ki her düzeyde soru soruyoruz: Kobani protestoları sırasında öldürülen en az 37 kişinin failleri kimler? Cevap yok. Bu cinayetlerin tamamıyla ilgili -ki silahla öldürüldü hemen hemen hepsi- bir idari cezai soruşturma var mı? Bakanlıklardan cevap yok. "Katledilenlerin büyük bir bölümü HDP üyesi veya sempatizanı; bunlarla ilgili bir soruşturma var mı, özellikle mi soruşturmuyorsunuz?" diyoruz, cevap yok. "Katledenler değil, olayların mağdurları sorgulanıyor." diyoruz yine cevap yok. Varsa yoksa HDP'yi hedef gösterme, HDP'lileri suçlama, HDP'liler hakkında soruşturma başlatma.
Kobani düşmedi diye mi HDP'liler hakkında soruşturma başlatıyorsunuz. Kobani IŞİD'in eline geçmedi diye mi HDP'liler hakkında soruşturma başlatıyorsunuz? Kürtlerin, bu dünyada bir şeye sahip olmasından bu kadar mı rahatsızlık duyuyorsunuz? Kobani'nin Suriye'deki, İran'daki, Irak'taki, Türkiye'deki ve dünyanın dört bir yanındaki Kürtleri ruhen birbirine yaklaştırdığı, aynı duyguları paylaştığı için mi bu kadar rahatsızsınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Hani kardeştik, hani etle tırnak gibiydik, hani biz ne kadar Kürt'sek siz de o kadar Türk'tünüz. Kardeşlikten anladığınız bu mudur? İnsanları katledenleri değil "Bunun hesabı sorulsun." diyenleri soruşturuyorsunuz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)