| Konu: | Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 15.10.2020 |
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın İbrahim Aydın ve Ekrem Çelebi ve 17 milletvekili tarafından teklif edilen (2/3113) esas numaralı, 228 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yine bir temel kanun niteliğinde bir torba kanunla karşı karşıyayız. Komisyonumuza 17 madde olarak gelen, 8-9 ayrı kanunda değişiklik öngören bu teklif, 1 madde çıkartılıp daha sonra aslında bütçe için, ülke için ve bütçe hakkı adına çok elzem bir konuyu ihdas ederek yine 17 madde olarak Komisyondan çıktı. Gerek tümünün gerekse 7, 8, 9, 10, 12 ve 14'üncü maddelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu düşünülerek Anayasa'ya uygunluğunun incelenmesi İç Tüzük madde 38'e göre gerçekleştirilmedi yine, maalesef, aynı şekilde. Aslında üzerinde değişiklik öngörülen 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 14'üncü maddesinin emrettiği hüküm olan kanun tekliflerine mali yük etki analizinin eklenmesi zorunluluğu, şu ana kadar hiç olmadığı gibi, bu kanun teklifinde de olmadı değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, teklifin ilk 4 maddesinde 5018 sayılı Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanunu'nda bazı değişiklikler önerilmekte. Bunlar arasında performans esaslı bütçeden, bizim başka bir örneğini dünyada göremediğimiz "performans esaslı program bütçe sistemi" adı altında bir sisteme geçiş, merkezî yönetim bütçe kanununun gider cetvelinin program sınıflandırmasına göre düzenlenmesi, fonksiyonel sınıflandırılmanın kaldırılması ve düzenleyici ve denetleyici kurum bütçelerinin de program yapısına uygun şekilde hazırlanmasının yer aldığını görüyoruz.
Ancak bu yeni düzenlemenin birçok sakıncayı ve belirsizliği de beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz. Örneğin; mali saydamlığın ve yapılan harcamaların proje bazında denetlenebilirliğinin ve bütçe hakkının uygulanabilirliğinin zorlaşacağı ortadadır. Fonksiyonel sınıflandırmanın nasıl yapılacağına açıklık getirilmemiştir. Kurumların teknik ve personel altyapıları elverişli midir? Açıklık bulunmamaktadır. Getirilen değişiklikten ne fayda sağlanacağı da kuşkuludur. Getirilen sistem, özellikle uluslararası karşılaştırmalarda ve istatistiki veri paylaşımlarında sorun yaratabilecektir. Fonksiyonel sınıflandırmanın ortadan kaldırılması durumunda millî gelir hesaplarına dair detaylı ve sağlıklı veri üretmek güçleşecektir. Yeni düzenlemeyle elde edilecek verilerin eski serilerle karşılaştırılması da bu anlamda zorlaşacaktır. Söz konusu bu sorunlara ve kaygılara Komisyon görüşmelerimizde de maalesef tatminkâr yanıtlar alamadık. Ayrıca, Sayıştaydan da tatminkâr bir görüş alınmadığı da yine Komisyonda anlaşıldı.
2021 yılı merkezî yönetim bütçe kanun teklifinin yüce Meclisimize sunulmasına yaklaşık bir hafta kala, kamu mali yönetimi ve denetimi sistemi açısından önemli sayılacak bu teknik düzenlemenin aceleyle yasalaştırılmasını da doğru bulmuyoruz. Söz konusu düzenlemenin kamuoyuna daha geniş bir zaman düzleminde anlatılarak tartışılmasının ve üzerinde detaylı bir yasama çalışması yapılmasının da gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca, Komisyon görüşmelerinde bu teklif henüz kanunlaşmadan kamu idarelerinin bütçelerini teklifte öngörülen değişikliklere göre yapmış oldukları anlaşılıyor. Böyle bir durum var ise bunu asla kabul etmiyor ve yürütmenin bu davranışını yüce Meclisimize ve milletin iradesine büyük bir saygısızlık olarak görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin genel gerekçesinde kamu harcamalarında şeffaflığa ve hesap verilebilirliğe katkı sağlayacağı ve harcama önceliği geliştirmek suretiyle mali disiplini de destekleyeceği belirtiliyor. Allah aşkına, siz kalkacaksınız bütçe uygulama sonuçları ve borçlanma limitinin neden aşıldığına ilişkin milletvekilleri tarafından yöneltilen soruların ve verilen önergelerin hiçbirine cevap vermeyeceksiniz ya da bunları geçiştireceksiniz; 5018 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesi gereği teklifin getireceği mali yük hakkındaki zorunluluk hükmünü yerine getirmeyeceksiniz; kamu-özel iş birliği projelerinin topluma gerçek maliyetini ve gelecek yıllarda kamu ekonomisine getireceği yükü, bütçe hakkı gereği bir zorunluluk olmasına rağmen, bunun bir özel hukuka tabi olduğunu ileri sürerek ne Meclise ne Sayıştaya ne de herhangi bir başka kuruma bildireceksiniz; kamu ihale mevzuatını delik deşik edeceksiniz, Kamu İhale Kanunu'nun muafiyet ve istisnalar maddesini yüzlerce kez değiştirerek ihale süreçlerinden arkada şaibe bırakarak kaçacaksınız; büyük hacimli inşaat ve yapım projelerini yandaşınız olan 5 büyük müteahhit arasında paylaştıracaksınız; millî gelir hesapları, Tüketici Fiyat Endeksi, Tüketici Güven Endeksi, işsizlik, büyüme gibi göstergelerdeki veri setlerini ihtiyacınıza göre başkalaştıracak, manipüle edecek ve değiştireceksiniz; devletin kariyer sistemine dâhil denetim organlarını kapatacak veya dışlayacak ve etkisizleştireceksiniz; Meclisi ayak bağı gibi görecek, yasamanın yürütme üzerindeki denge, denetleme yetkisine dair süreçlerden -burada olduğu gibi- sürekli kaçınacaksınız; Meclisin bütçe hakkı adına kamu idarelerinin gelirlerini ve kamu harcamalarını denetleyen Sayıştaydan rahatsız olacak ve görevini engellemeye çalışacaksınız; 4749 sayılı Kanun'la Meclis tarafından 2020 yılı için Hükûmete verilen 154 milyar TL borçlanma yetkisini -yüzde 5 artırımlarıyla birlikte söylüyorum- kimseye sormadan ve hesap vermeden 100 milyar liraya yakın aşacaksınız; sonra hiç sıkılmadan, yangından mal kaçırır gibi, bu yetkinin 2 katına çıkartılmasını bir ihdas maddesiyle isteyeceksiniz; bu bağlamda, memleketi borç batağına sürüklemekten hiç tereddüt dahi etmeyeceksiniz; kamu harcamalarında Kredi Garanti Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu gibi bütçe dışı kaynakları kullanacak fakat bunları bütçe harcaması gibi halka göstermeye kalkışacaksınız; kötü yönetimin ve israfın sonuçlarını pandemiye bağlamaya çalışacaksınız; sonra kalkıp kamu mali yönetimi ve denetiminde şeffaflık ve hesap verilebilirlikten bahsedeceksiniz. Şaka gibi değerli arkadaşlar, buna diyecek bir tek söz olabilir gerçekten "Hadi oradan sen de!" İşte tam da bu nedenlerle milletimizin bu iktidara artık ne güveni ne de tahammülü kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde dikkatlerden kaçan, belki de kaçırılan fakat çok önemli gördüğüm bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bildiğiniz gibi 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nda belediye tanımı "Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi"dir, böyle tanımlanmıştır. Ayrıca 5018 sayılı Kanun kapsamında mahallî idare bütçeleri de yer almaktadır. Belediyeler de bu kanundan dayanak alarak bütçelerini hazırlamaktadır. Kanunun mevcut hâlinde "Kamu idareleri bütçelerini, stratejik planlarında yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu ve performans esasına dayalı olarak hazırlarlar." diyor. Oysa siz buraya değişiklik getiriyorsunuz ve diyorsunuz ki "Kamu idareleri bütçelerini kalkınma planı, Cumhurbaşkanlığı programı, orta vadeli program, orta vadeli mali plan, Cumhurbaşkanlığı yıllık programı ve kendi stratejik planlarının program yapısına uyumlu şekilde ve performans esasına dayalına olarak hazırlarlar." olarak değiştiriyorsunuz. Evet, merkezî yönetim kamu idarelerinin bütçelerini bu yeni duruma göre isteyebilirsiniz ama yerel yönetimler aslında yatırım hizmetlerine dair bütçelerini yerelin taleplerine göre yapar; yerelin ihtiyaçlarına ve önceliklerine göre yapar; kendi siyasal tercihlerine göre yaparlar. Çünkü siyasi niteliği olan bir kamu kurumudur ve emlak gelirleri, kendi gelirleri, merkezî yönetim bütçesinden gelen paylarla hazırladıkları bütçelerle halkın yerel ihtiyaçlarını öncelerler. Oysaki bu düzenlemeyle yerel yönetimlere de bütçelerini hazırlarken halkın ihtiyaçlarına göre değil de Cumhurbaşkanlığının, daha doğrusu siyasal iktidar olan yürütmenin siyasi ve ekonomik plan ve programlarına uyumlu olmalarını zorunlu olarak getiriyorsunuz. Bu yerelde kalkınmayı engelleyecek ve yerel yönetimleri, merkezî yönetimin vesayeti altına sokacak olan son derece yanlış bir düzenlemedir. Mahallî idare bütçelerinin idari ve mali özerkliğini tırpanladığınız gibi bir de saraya bağlamak istiyorsunuz. Nerede kaldı bu belediyelerin mali özerklik hakkı?
Değerli milletvekilleri, kanunun 6'ncı maddesiyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun ek 3'üncü maddesinin birinci fıkrasına bir bent ilave ederek vakıf üniversitelerinin tıp fakültesi kurabilmesi ve devamında öğrenci alabilmesi için mülkiyeti ve işletme hakkı kendisine ait olan asgari 200 yatak kapasitesine sahip hastanesinin bulunmasını zorunlu olarak getiriyorsunuz ama yapılan düzenlemede mevcut üniversitelerin getirilen kurala uyum sağlaması yönünde bir zorunluluk getirmiyorsunuz. Bunun için bir süre de koymamışsınız. Bu hususu da büyük bir eksiklik, eşitsizlik ve kayırmacılık olarak görüyoruz.
Cumhurbaşkanlığında raportör ve raportör yardımcılığı kadrosunun kariyer meslek sınıfı olarak atanmalarına dair düzenlemeler getiren teklifin 7'nci ve 8'inci maddeleri ise Cumhurbaşkanlığında görev yapacak olan raportör ve raportör yardımcılarının görevlerinin tanımlanmaması, sayılarının belirlenmemesi ve görevlerine sınırlama getirilmemesi nedenleriyle Anayasa'nın 2, 7 ve 128'inci maddelerine aykırılık taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, aslında bir yandan GSM operatörlerine kıyak geçilmesi ve buradan GSM operatörlerinin ceza yükümlülüklerini ortadan kaldıran ve dağı taşı her yeri diledikleri gibi İmar Kanunu'nu da yok sayarak ve bununla ilgili bütün yasal düzenlemeleri tamamen operatörlerin lehine düzenleyerek bir kanun değişikliği ve aynı zamanda kırsal mahalle, kırsal yerleşik alan konusunda bizim ısrarla her zaman söylediğimiz, "Yapmayınız, kıymayınız köylere, bunlar tarımsal üretim alanlarıdır." dediğimiz hâlde şimdi bir değişiklikle gündemimize getirdiniz.
Son sözüm: Değerli milletvekilleri, üzerinde görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifinin maddeleri üzerinde milletvekili arkadaşlarımız çok daha detaylı açıklamalarda bulunacaklardır.
Ben bu teklifin aslında ne anlama geldiğini bir cümleyle tanımlayarak sözlerimi sonlandırmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Son cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki, selamlayın.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Bu kanun teklifi "Tek adam olarak ben milletin parasını, tüyü bitmemiş yetimin hakkını çarçur ederim, dilediğim gibi israf ederim, yandaşlarıma dilediğim gibi dağıtırım, memleketi hiç tereddüt etmeden borç batağına da sürüklerim, hangi çılgın bana hesap soracakmış şaşarım. Hatta yasamanın bütçe hakkı da neymiş? Tanımam." diyen sarayın bir dayatmasıdır, bir dayatma bütçesidir. Bu teklifi reddediyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)