GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:6
Tarih:15.10.2020

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisi saygıyla selamlıyorum.

İlgili kanun teklifinin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Teklifin gerekçede mevcut kanun doğrultusunda hazırlanan bütçenin şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından daha etkili kılınması öne sürülmüşse de değişikliğin en başta bütçe hakkı, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından sorunlu olduğu meydanda. Üstelik torba yasa olarak sunulan bu madde değişikliği için etki analizi yapılmamış, beklenen fayda anlaşılır ve açık bir şekilde ortaya konmamış, herhangi bir pilot çalışma da yapılmamıştır.

Özet olarak, yine her zaman olduğu gibi bir oldubittiyle Meclis karşı karşıya bırakılmış, bütçe hakkı bir şekilde kontrole alınmış, merkeze bağlanmaya çalışılmış ve aynı zamanda yerel yönetimlerin de bütçesinin kendilerince yapılmasının önüne geçilecek maddeler eklenmiştir.

Bütçenin hazırlanması sırasında, doğal olarak kimin faydalanacağı, kimin faydalanmayacağı konusu da gündeme gelmektedir. Ülkemizde, malum, çok ciddi yapısal sorunlarımız var; enflasyon, cari açık, işsizlik vesaire gibi ama bunun yanı sıra, bir de bölgeler arası dengesizlik had safhada ve çok daha önemli bir durum arz ediyor.

Şimdi, size bazı rakamlar söyleyeceğim, bölgeler arasındaki dengesizliğin ne kadar olduğunu ve iktidarınız sırasında bunda da hiçbir değişiklik yaşanmadığını, bütün söylemlerinize rağmen her şeyin yerli yerinde durduğunu ifade ediyor bu rakamlar. Türkiye'de hane halkı kullanılabilir gelir düzeyine baktığımız zaman, Türkiye ortalaması 28.522, Marmara Bölgesi'nde 40.748, Batı Anadolu Bölgesi'nde 32.384, Ege Bölgesi'nde 30.337, bölge illerinde yani Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı 10 ilde 13.441 yani Türkiye ortalamasının yüzde 40'ı, İstanbul ve batı bölgelerindekinin de yüzde 33'ü kadar bir gelire sahip.

Sosyal Güvenlik Kurumu genel sağlık sigortası verilerine baktığımız zaman, sağlık sigortası primini ödeyemeyecek olanların yüzde 49'u yine bu bölgelerde yaşıyor.

GAP bölgesi tek başına, Türkiye'deki yoksulluğun yüzde 30'unu oluşturuyor. 2008 ile 2019 yılları arasında, on bir yılda 1 milyon 468 bin kişi bu 10 ilden batıya göç etmiş durumda, buna rağmen işsizlikte herhangi bir azalma söz konusu değil.

Ülkede istihdam oranları ortalama yüzde 45,7 iken bölgede 35,7. İş gücüne katılım oranı yüzde 53 iken bölgede yüzde 46,1. İstihdam düşük, işsizlikse yüksek oranlardadır. Bölgede esnaf sayısı 238 bin, bölge dışındaki diğer illerde 1 milyon 238 bin. Bu da oradaki ticaretin, faaliyetlerin ve günlük yaşamın ne kadar zor olduğunu ve çok düşük düzeylerde olduğunu gösteriyor. Bir de kadınlarla ilgili kısmını söyleyeyim: Kadınlarda Türkiye'de ortalama işsizlik oranı yüzde 20 iken bölgede yüzde 42.

2017 verilerine göre yaşam kalitesi göstergesi yani kişi başına koltuk, bina, sinema, sağlık vesaire gibi göstergeler konusuna gelince de yeşil kart kullananların yarısı bu 10 ilde yaşamaya devam ediyor. Bir iktidarın marifeti insanları yoksullaştırıp onlara yardım etmek değil, insanları yoksulluktan kurtarmak olmalıdır.

Bu yılki bütçenin... "GAP" diye bir projemiz var, şu anda yüzde 89'u bitmiş durumda. Demirel'in söylediği, "GAP'ı kaptırmam." dediği meşhur proje. Şu anda kalan yüzde 11'lik kısmının önemli bir kısmını sulama kanalları oluşturuyor. Eğer bu sulama kanalları için şu anda bütçenin bin yüz birde 1'i ayrılırsa yani 1 milyar 250 milyon dolar ayrılırsa bu sulama kanalları bitmiş olacak ve 1 milyon 250 bin kişiye istihdam sağlanmış olacak. Dolayısıyla bölgeden her sene batı bölgelerine, güneye, kuzeye giden insanlar yollarda telef olmaktan kurtulmuş olacaklar; kendi bölgelerinde, kendi işlerini yapmış olacaklar ve dolayısıyla bir nebze de olsa rahatlama şansını elde etmiş olacaklar.

Bunun yanı sıra, bölgedeki hayvancılık da önemli ölçüde zarar görmüş durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Bölgedeki hayvancılık da önemli ölçüde darbe almış durumda. Türkiye nüfusu 65 milyonken kişi başına 2,6 hayvan düşerken şu anda 0,8 hayvan düşüyor. Yani bölgede yayla yasakları, köylerin boşaltılmış olması, çeşitli şekillerde baskıların uygulanıyor olması nedeniyle de insanlar hayvancılıktan uzaklaşmış, tarımdan da önemli ölçüde geri kalmış durumdadırlar. Türkiye, 312 milyar dolar ithalat yaparken kendi üreticisine 150 milyar dolar civarında bir destekte bulunmuştur. Bununla Türkiye'nin huzura kavuşması, Türkiye'de gelir dağılımının adil olması ve Türkiye'deki herkesin refah düzeyinin yükselmesinin söz konusu olmadığını ifade ediyor, saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)