| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 20.10.2020 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de her alanda ciddi bir yoksullaşma yaşanıyor. Geçmiş dönemde yoksulluğun mottosu bir esnafın dönemin Başbakanına yazar kasa fırlatmasıydı ama sanıyorum, bu dönemin mottosu daha çarpıcıydı. Denizli'de, Denizli Valisi esnafı ziyaret ederken bir esnafın "Salı günü 15 lira kazandım, çarşamba günü 100 lira kazandım, gebermek istiyorum." ve daha sonrasında "Bu ülkeyi terk etmek istiyorum." demesi aslında 100 yazar kasaya bedeldir ve günün mottosudur. Yoksullaşma her alanda yaşanıyor maalesef.
Şimdi, bu getirilen teklif tarımla ilgili. Türkiye'de maalesef tarımın yanlışlığı artık ayan beyan ortada. İthalata dayalı bir tarım sistemimiz var ve yerli üreticinin girdileri her gün -gübresi, mazotu, ilacı- katbekat artarken artık çiftçi tarlasını ekemez duruma gelmiş. Dolayısıyla, şu anda, artık, tarım arazileri bir taraftan imara açılırken bir taraftan orman alanları da "bozulmuş" adı altında yine rantiyeye peşkeş çekiliyor.
Değerli arkadaşlar, bu kadar yoksullaşmayı, bu kadar çarpık bir tarım politikasının düzeltilmesini, yapısal sorunlarının çözümünü ancak cezaları artırmakla çözebileceğini düşünen bir iktidarla karşı karşıyayız. Ancak bu böyle çözülmez, mutlaka ve mutlaka tüm ülkelerde olduğu gibi tarımın sübvanse edilmesi lazım ama Türkiye'de de sübvansiyonlar çiftçiye ulaşmadan bir taraftan borçlarına karşılık olarak kesiliyor.
Değerli arkadaşlar, tabii, Türkiye'nin bir diğer önemli sorunu var. Mevsimlik işçiler sorunu bu ülkenin kanayan yarasıdır ve hiçbir şekilde kalıcı, sağlıklı bir çözüm geliştirilememiştir. Her yaz döneminde maalesef onlarca mevsimlik tarım işçisinin hayatını yitirmesine neden oluyor ve kaldıkları yerlerde suya, elektriğe, sağlıklı bir yaşama ulaşma imkânları da neredeyse yok.
Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz söz konusu madde aslında alkollü içeceklerin kısıtlanmasını içeriyor yani şunu söylüyor: Alkollü içeceklerin satışını akşam saat 22.00'den sabah 06.00'ya kadar engelliyor ve bu dönemde satış yapanlar eğer aynı olayı tekrar ederlerse -3 kez tekrar edildiğinde- söz konusu büfeler, marketler, bakkallar ya da alkollü ürünler sunanların işletmeleri kapatılıyor. Şimdi, bu kadar ağır bir ceza.
Peki, AKP niye yapmak istiyor? AKP bir taraftan seçmene, halka "Ben mütedeyyin bir iktidarım." diyor ve dolayısıyla bunun üzerinden aslında toplumun, halkın yaşam biçimine müdahale ederken bir taraftan da bu dindarlığı kullanarak "Ben alkollü içki tüketimini azaltıyorum." diyor. Peki, gerçekte bu mu oluyor? Gerçekten alkol tüketimi azalıyor mu? Hayır. Bakın, bir örnek vereceğim: 100 liralık bir alkol ürününü düşünün; girdisi 17,5 lira, 82,5 lirası vergi değerli arkadaşlar, 82,5 lira vergi alınıyor. Peki -dediğim gibi- bunlar alkol tüketimini azaltıyor mu? Hayır, vatandaş kendi yolunu buluyor. Peki, bu ne yaratıyor? İşte, kaçak içki üretimini. Biraz önce sayın vekilin de söylediği gibi, neredeyse her yurttaş kendisi kimyager olarak kendi evinde alkol üretimine geçiyor. Sadece geçen aylarda bu ülkede 57 yurttaşımız sahte alkol kullanımından dolayı yaşamını yitirdi. Bu, basına yansıyan kısmı, gerçek rakamları bilmiyoruz; belki bunun katbekat daha üstüdür. Şimdi, dolayısıyla, bunun çözümü değerli arkadaşlar, bir taraftan vergileri artırıyorsunuz -hani dindarsınız- bu kadar vergi, bu kadar şeyi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dindarlıkla ne alakası var?
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Ama siz bunu bu yolla getirmeye çalışıyorsunuz. Cumhurbaşkanı bunu söylerken, gençlere ifade ederken bunu ima etmeye ve göstermeye çalışıyor ama bir taraftan da bu vergileri nereye harcadığınızı kimse bilmiyor.
Değerli arkadaşlar, sadece bu vergilerin ötesinde, aynı zamanda bu alkollü içeceklerin tüketimi de azalmadığı gibi... Bakın, ben size bir araştırmanın örneğini söyleyeyim, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi'nde yayımlanan bir çalışma şunu söylüyor: "Kaçak içki kullanımının gerekçesi, getirilen vergi zamları neticesinde oluşan yüksek fiyatlardır." Dolayısıyla, siz vatandaşın ulaşımını bu kadar engellemeye çalışırken aslında kaçağın önünü açıyorsunuz ve aynı zamanda, bir taraftan da vergi kaybına neden oluyorsunuz; bunu da görmeniz gerekir diyorum.
Genel kurulu saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)