GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:7
Tarih:20.10.2020

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, 4'üncü madde üzerine konuşmadan evvel başka bir konuya değinmek istiyorum. Sabahtan beri telefonlarım susmuyor. Telefonun bir ucunda mevsimlik tarım işçileri, bugün Genel Kurulda Tarım Yasası'nın görüşüleceğini öğrenmiş olduklarından dolayı deyim yerindeyse feryat figandır. Dedikleri şey şu: "Ya, yollarda ölüyoruz, şose boylarında; en kötü koşullarda çalışıyoruz, temel insan haklarımız ihlal ediliyor, kendi kentimizden çalıştığımız yere gidene kadar binbir türlü kazayla karşı karşıya kalıyoruz, gittiğimiz yerde barınma başta olmak üzere eğitim, sağlık ve diğer konularda ve asayiş konusunda sürekli bir problemler yumağıyla karşı karşıyayız."

Arkadaşlar, o yediğiniz portakallar var ya, o üzümler, şeftaliler; işte, o lezzetin geri planında olan şey, orada kristalize olmuş muazzam bir emek gücü var. Bu emek gücünün sahibi, insan yerine konulmayan, bir türlü Başbakanlık Genelgesi'nin uygulanmaması sebebiyle her gün kazaya maruz kalan mevsimlik tarım işçileri. Geçtiğimiz hafta seçim bölgem olan Mersin'de yine bir trafik kazası meydana geldi, 33 işçi yaralandı, 2 kadın işçi hayatını kaybetti. Yaralılardan bir tanesi 14 yaşında bir kız çocuğu, pelvis kırığıyla hastaneye getirildi. Buradan Sağlık Bakanına da bir çift lafım olsun; diyor ki: "Mersin'de hastanelerin doluluk oranı yüzde 48." Biz bu evladımız ölmesin diye, ona bir yatak bulabilmek için Mersin kazan biz kepçe sabaha kadar uğraştık ve Mersin'de bir tek yatak dahi yok. Balcalıya nakli gerçekleştirildi en sonunda, bu sayede çocuğun hayatı kurtuldu.

Değerli arkadaşlar, bakın, daha öncede Silifke'de de benzer trafik kazalarında 20'den fazla insan yaralandı, yine can kayıpları söz konusu oldu. Gerek ırkçı, faşist saldırılara maruz kalmaları sebebiyle gerek son derece iş sağlığı ve güvenliği temel felsefesine aykırı koşullarda çalıştıkları için bu insanların yaşam koşulları yaşam koşulu değil. Bu corona koşullarında, onların gıda güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha idrak ettiğimiz koşullarda, onların çalışma koşullarının mutlak suretle garanti altına alınması gerekli.

Şimdi de yetmiyormuş gibi, Mersin'de, Mersinli tarım işçilerinin araçları durduruluyor ve ağır cezalar kesiliyor. 10 bin lira, 12 bin liralara kadar cezalar kesiliyor değerli arkadaşlar. Ya, bu insanlar bir araca biniyorlar; diyelim 16 artı 1'lik bir araç var, on sekiz kişi istemiş işveren, üç kişi için yeniden bir araç tutamayacakları için o araca binmeye çalışıyorlar. Oysa kamunun elinde personel taşıyacak kullanılmayan binlerce araç var. Bu araçların kullanılması için daha önce önerilerde bulunduk, girişimlerde bulunduk ama duvardan ses geliyor, AKP'nin tarım, ulaştırma, içişleri bürokrasisinden ne yazık ki ses gelmiyor, insanlar bu şekilde ölüme terk edilmiş durumda. Allah'tan reva değil. Evinizde yediğiniz o lezzetli meyvelerin her birinin geri planında bu insanların karşılığı ödenmemiş alın teri ve insan yerine konulmamış bedenleri var, kişiliği var ve bunun müsebbibi sizsiniz sayın AKP'liler.

Gelelim 4'üncü maddeye. Şimdi "bozuk orman" diye bir kavram var. Oysa Anayasa bu konuda, bozuk ormanların yeniden ağaçlandırılması ve bozuk vasfının ortadan kaldırılmasına ilişkin, hükûmeti görevlendirmiş. Bu maddede 3 olası ağır riski içinde barındırıyor. Bunlardan bir tanesi şu: Bir defa, yasayla orman köylüleri ve onların kooperatiflerine, ormandan yararlanma hakkı noktasında bazı öncelikler tanınmış durumda. Şimdi, siz, ormanlık alanlarda fidanlık kurulmasına, mantar ve tıbbi aromatik bitkilerin yetiştirilmesine imkân sağlarsanız, bunların tesisinin kurulmasına imkân sağlarsanız bu şu anlama geliyor: Birtakım sermaye grupları orman köylülerinin yasadan kaynaklanmış olan önceliklerinin önüne geçmek suretiyle oradan nemalanacaklar; olası ağır risklerden bir tanesi bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

RIDVAN TURAN (Devamla) - İkincisi şu: Oralarda tesis kurulmasına izin verirseniz, o "bozuk orman alanı" diye hakir gördüğünüz alanlar kısa süre sonra ormanla alakası kesilen sanayi tesisleri hâline dönüşür, sermaye gelir oraya oturur, ondan sonra da sağlam orman alanları dâhil olmak üzere geniş bir tahribat alanı oluşturur. Bu sebeple, "bozuk" diye tarif ettiğiniz ormanlık alanların sanayi tesislerine dönüşmesini mutlak suretle engellemek lazım.

Üçüncü mesele, eğer kültür bitkisini siz ormanda yetiştirmeye başlarsanız girdiye ihtiyacınız var. Neye? Mesela, tarım ilacı kullanmak zorundasınız; mesela, gübre; mesela, hormon kullanmak zorundasınız. Bunu kullandığınız zaman, ormanı koruyan, ormanı istilacı böceklerden koruyan predatör böceklerin de ölümünü sağlarsınız; böylece, olağanüstü bir oranda orman kaybına yol açarsınız. Bakın, Türkiye'de böcekler sayesinde yok edilen orman miktarı her yıl yangınlarda yok edilenden çok daha fazla değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RIDVAN TURAN (Devamla) - Son cümlem Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurunuz.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Bu adım orman varlığını korumak, tıbbi aromatik bitkilerin yetiştirilmesine imkân vermek anlamına gelmiyor, tam tersine orman varlığımızın daha da ciddi bir risk altında bulundurulması ve giderek bu varlığın da yok edilmesi anlamına geliyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)