GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:8
Tarih:21.10.2020

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 221 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Konu, tarımın ve ormanın hâlipürmelali.

Değerli arkadaşlar, işe ilk başladığınız zaman acemisinizdir, zamanla tecrübe kazanırsınız, hem işinizi genişletirsiniz hem ekonominizi genişletirsiniz. Türkiye'de on sekiz yıldan beri iktidar var ama gelin görün ki on sekiz yılda tecrübesi artacağı yerde, bu ülkenin ekonomisini geliştireceği yerde, on sekiz yılın sonuna geldiğimizde maalesef ekonomi batmıştır. Bu kadar beceriksizlik herhâlde özel olarak yetiştirilmekle mümkündür diyorum ben. Ama sizi yetiştirenler nereden geldi, onu da bir türlü bilmiyorum.

Değerli arkadaşlar, özellikle buğday, ayçiçeği gibi en çok lazım olan tarım ürünlerimizde sürekli olarak azalma var. 25 milyon tona kadar çıkmış olan buğday rekoltemiz maalesef 17-18 milyon tona kadar düşmüştür. Türkiye'nin buğday üretimini sağlıklı bir şekilde yaptığınız zaman 35-40 milyon tona kadar kapasitesini artırma şansınız vardır. Nasıl mı? Önce tohum ıslahıyla başlayacaksınız. Onun ardından "kültür tarımı" dediğimiz, tarımın gübresini, ilacını vesairesini sağlıklı bir şekilde atıp toprağını sağlıklı bir şekilde hazırladığınız zaman 35-40 milyon ton buğdaya çok rahat erişirsiniz. Peki, Türkiye'nin ihtiyacı ne kadar? 20-25 milyon ton.

Şimdi, biz, her yıl 7-8 milyon ton dışarıdan buğday ithal ediyoruz. Hâlbuki bu şekilde bir çalışma yapsak her yıl 10-15 milyon ton yurt dışına buğday satacağız değerli arkadaşlar. Peki, bunu niçin yapmıyoruz, niye yapmıyoruz? Sebebi şu: Çünkü araştırma geliştirme bu Hükûmetin işi değil. Bu Hükûmetin işi, dışarıdan alalım, ithalat yapalım; ithalat yapmak için belli kişilere imkân tanıyalım, fırsat verelim, o insanları zengin edelim hesabıdır bu. Bugüne kadar Türk tarımının bu hâle gelmesinin yegâne sebebi budur değerli arkadaşlar.

Ayçiçeğine gelince... Ayçiçeği üretiyoruz. Ayçiçeğinin bugün kilo fiyatı 4 lira, ayçiçeği tohumunun kilo fiyatı 200 lira değerli arkadaşlar yani 50 kat fazla. 50 kat fazla olan bu ürünü, toprağımız var, suyumuz var, yağmurumuz var, güneşimiz var ama üretemiyoruz. Çünkü üretmek için çalışmak lazım, üretmek için araştırmak lazım, üretmek için bu işe eğilmek lazım. Peki, eğiliniyor mu? Hayır. O zaman ne yapılıyor? Nasıl yapıyoruz biz bu işi? İthalat yoluyla çünkü kolay olan budur çünkü hiçbir çaba, hiçbir gayret, hiçbir bilimsel araştırma yapmaya gerek kalmadan yandaşlarınıza ithalat imkânı verirsiniz. Ondan sonra buyursun ithalat, gelsin ithalat ve yandaşların cebi dolsun.

Değerli arkadaşlar, Fransız Hükûmetinden, tarımına katkıda bulunduğundan dolayı, bizim Türk Hükûmetindeki Türk Bakanlar liyakat madalyası alıyorlar, nişan alıyorlar. Ne kadar utanç verici bir şey. Hiç utanmıyor musunuz Sayın AKP'liler? Bundan daha büyük bir rezalet olur mu? Bunun gibi; fındık, incir, kuru üzüm ve zeytin üretiminde dünya şampiyonuyuz. Dünya piyasasını bizim yönetmemiz gerekiyor ama maalesef, dünya piyasası bizde değil. Dünya piyasasını ele geçiren Alman'ı, İtalyan'ı, Fransız'ı bize talimat veriyor "Bu şekilde yapacaksın." diye.

Zeytin ağacı dikmemizi engellemeye çalışıyorlar değerli arkadaşlar. Kiminle mi? Yunanistan'ın talimatını İtalyası, Almanyası alıyor ve Türkiye'ye diyor ki: "Sen her tarafını zeytin ağacıyla donatamazsın." Bundan utanmıyor musunuz?

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Sen utan, sen.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Ben niye utanacağım? Ben buradan bütün her şeyi açık bir şekilde söylüyorum size.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın efendim.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Doğru olanı gelin beraber yapalım diyorum. Doğrusunu söylemekten niye çekiniyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, ayçiçeği yağı fabrikalarımız vardı bizim, özellikle Trakya'da. Bu yağ fabrikalarının yüzde 90'ı kapatılmıştır. Bir iki tane Amerikan firması geldi bunların hepsini satın aldı, şimdi Amerikan fabrikalarının çıkardığı ayçiçek yağını yiyoruz değerli arkadaşlar.

Bunun yanında, tütüne gelelim, pancara gelelim. Pancarı ne hâle getirdiğinizi biliyorsunuz değil mi? Demin çıktı bir arkadaşımız, şekeri dışarıdan ithal ettiğinizi anlattı. 14 tane fabrikayı kapattınız, sattınız ama imalat yapamaz hâle getirdiniz. Biz daha cumhuriyetin ilk yıllarında 20 tane şeker fabrikası olacak dedik, pancar şekeri fabrikası olacak dedik. Bunları daha sonra 35'e çıkardık. Bakın arkadaşlar, on sekiz yıldaki beceriye bakın; şeker fabrikalarının 14'ü kapandı, biz dışarıdan şeker ithal ediyoruz. Bundan utanmıyor musunuz? Utanın arkadaşlar, bu rezalettir! Hani nerede millî, hani nerede yerli! Hepsi palavra! Hepsi palavra çünkü kendileri dahi inanmıyorlar. Ama hesap başka. Hesap yerli üretim değil, hesap dışarıdan alsınlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Size süre verdim, ekstra süre verdim efendim.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika rica ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bizim Samsun sigaramız vardı bölgenin tütününden üretilen, Bitlis sigaramız vardı, Tokat sigaramız vardı, bunun yanında Bafra sigaramız vardı, aynı zamanda Manisa bölgemizin Hisar sigarası vardı. Ne oldu bunlar?

Değerli arkadaşlar, çok kısa bir şey söyleyeceğim. Bir İngiliz yazar Türk Birinci sigarası içiyordu. 70'li yıllarda İngiltere ve Amerika Türkiye'ye ambargo koyduktan sonra, Birinci sigarasını ambargodan dolayı getiremiyorlar diye hükûmete dava açmıştır ve davasını kazanmıştır; buradan tekrar ona Birinci sigarası gönderdik. Siz ne yaptınız? Hepsini yok ettiniz, şimdi mahkûm ettiniz halkımızı yabancı sigaraya. Tütün alıp içiyorlardı, onu da yasakladınız. Ne yapsın diye? Yabancı sigara alsın diye; yabancı sigara sanayicilerinin, yabancı tütünün üreticisi olan tütün üreticilerinin ceplerini doldurmak için. Yakışıyor mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Yakışıyor mu, söyleyin bana! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Yazıklar olsun diyorum size! (CHP sıralarından alkışlar)