GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:8
Tarih:21.10.2020

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, günümüz dünyasında gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler, kendi insanlarının sağlığındaki en önemli faktörün beslenmeden ve temiz havadan geçtiğini yıllardan beri keşfettikleri için ülkelerindeki tarım ve gıdadaki düzenlemeleri yıllar öncesinden tamamlamışlardır. Bu ülkelerdeki kolay ve ucuz beslenme sayesinde salgın ve kronik hastalıklarda insanlar daha korunaklı hâle gelmiş durumdadır ama maalesef, ülkemizde hemen hemen her alanda olduğu gibi mevcut iktidar insanların beslenmeye bağlı sağlığını geri planda bırakıp "Birilerini daha çabuk nasıl zengin ederiz?" veya "Rant nerede daha fazladır?" derdine düşmüş, sonuçta ulusal politikalarımız tarım ve gıdada hâlen oturmamış bir sistemle devam etmektedir. Yıllarca verdiğimiz mücadele ve uğraşlara rağmen, ülkemiz insanları, bol ve ucuz doğal gıda noktasında beslenmedeki yetersizlikler sonucunda, salgın ve kronik hastalıklara bünyesel olarak daha zayıf bir şekilde yakalanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, yaşamın tüm bileşenlerini ve alanlarını yakından ilgilendiren tarım ve gıda, tek bir kişinin aklıyla yönetilecek bir sektör değildir. Coronavirüs salgınıyla önemi bir kez daha ortaya çıkan tarım ve gıdada tüm dünyanın şimdiye kadar bitirmiş olduğu, bizim çok geç kaldığımız ulusal ve sürdürülebilir tarımın belirlenmesi şarttır. Eğer bu yöntemi belirlemezsek günübirlik adımlar, eksik çözümler ve yanlış düzenlemelerle gıda ve tarım alanındaki sorun yumağı her geçen gün biraz daha büyüyecek ve içinden çıkılmaz bir hâle gelecektir ve hatta gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, ne yazık ki ülkemizdeki tek adam yönetimine özgü "Ben bilirim." ve "Yaptım oldu." tavrı, bu yasa teklifinin hazırlanması ve görüşülmesinde de kendini göstermiştir. Daha önceki dönemlerinizde de her gelen Tarım Bakanı, ülkenin ve insanların değil kendi hırslarının peşine düşerek bir önceki yasayı değiştirip yine birilerinin menfaatine gelecek hâle getirmiştir.

Değerli arkadaşlar, artan nüfus, iklim değişikliği, su kaynaklarının kısıtlılığı, toprak kayıplarının artması, verimli toprakların kaybedilmesi gibi nedenlerle tarımsal üretimin nüfusa yetmediği durumlarda gıda egemenliği ve gıda güvenliği, ülkelerin geleceğe güvenle bakabilmesi için en stratejik konular olacaktır. Ülkemiz tarımı, AKP iktidara geldiği günden bugüne kadar, artan bir şekilde dışa bağımlı hâle gelmiştir. 2002 yılında tarımsal hasılanın büyüme oranı 7,5 kat artmışken 2003 ila 2019 yılları arasında tarım sektörü ortalama 2,7 büyümüştür. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra büyüme oranı daha da aşağı düşerek yüzde 2,5 olarak gerçekleşmiştir. Tarımsal hasıla kayıpları, büyüme oranlarının düşük olması ve AKP iktidarının ithalatçı politikaları ülkemizi tarımda net olarak ithalatçı konuma getirmiştir.

Getirilen yasa teklifinde -arkadaşların da belirttiği gibi- Tarım Kanunu'nda değişiklik öngörülmesine karşın çiftçilerimizin yaşadığı çeşitli sorunlarını ve sıkıntılarını gideren düzenlemelere yer verilmemesi, Türkiye tarımı açısından çok üzücüdür. İlim Gaziantep'te olmak üzere, çiftçilerin sulama ve elektrik borçlarını ödeyememeleri, yeterli destek primi alamamaları, birikmiş banka borçları, devletin destek için verdiği ödemeden vergi kesilmesi, borçları nedeniyle gelen paralara usulsüz bir şekilde haciz ve bloke işlemi uygulanması çiftçilerimizi çıldırtacak hâle getirdiği gibi tükenmişlik sendromuna da sokmuştur. Çiftçilerimiz artık mesleği bırakıp tarlalarını ekmemeye başlamışlardır. Bu durum sayısal olarak da görülmektedir. 2002 yılında tarımın istihdam içindeki payı yüzde 35 iken 2019 yılında tarımın istihdam içindeki payı yüzde 18'lere düşmüştür. Başka bir deyişle, son on yedi yılda 2 milyon 361 bin kişi tarımsal istihdamdan çıkmıştır. 2019 yılında 3 milyon 387 bin hektar tarım arazisi, çoğu ülkenin gıptayla bakıp eline geçmezken ülkemizde maalesef nadasa bırakılmıştır. Dünya, tarımı ve ekme işini ciddiye alıp ucuz gıda temininin peşine düşmüşken biz, elimizdeki verimli arazileri yıllardır uygulanan yanlış ve tutarsız politikalar nedeniyle kaybetmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin 15'inci maddesinin kabul edilmesi hâlinde Merkez Av Komisyonunun üye sayısı 21'den 25'e çıkartılacaktır. Böylece, yaban hayatıyla ilgili usul düzeyde faaliyet gösteren 4 sivil toplum kuruluşunun yanı sıra, doğru bir kararla, 1'i biyoloji diğeri orman mühendisi olmak üzere 2 bilim insanı yer almış olacaktır. Tek kaygımız şu: Bu Komisyona seçilecek kişilerin liyakat ve ehliyet kriterlerine göre seçilmesi önem arz etmektedir. Doğal hayatı koruma noktasında bizim de onayladığımız bu maddenin biyolojik çeşitlilik kaybıyla ülkemizdeki tehlike altındaki tür sayısının korunmasına katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, tarım ve tarım ürünleri güvenli olursa gıdaya ulaşım ya da alımı güvenli olur. Gıda çok ve ucuz olursa beslenme güçlü olur. Beslenme güçlü olursa vücut Covid ve gribe daha az yakalanır; yakalansa dahi güçlü bir şekilde, çabucak atlatır.

Son olarak Covid'le ilgili biraz konuşmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) - Biliyorsunuz ülkemizde birinci dalga bitmeden ikinci dalga diye yeni bir artışa geçtik. Arkadaşlar, en son bugün 2.013 yeni vaka, 68 ölüm, yine ağır hasta sayımız 1.504 civarında. Maalesef, açık söyleyeyim, dünyada da her yönüyle bizim bu sınavı tamamen geçtiğimizi söyleyemem bir hekim olarak çünkü sayıların doğru olmadığına dair herkes artık bir şeyler söylemeye başladı. "Vaka mı, hasta mı?" parabolüne soktuk ülkeyi, doğru değildi bu. Ve gördüğüm kadarıyla dünyada bir çok ülkenin uyguladığı, yaptığı gibi sürü bağışıklığı psikolojisini uyguluyoruz, sürü bağışıklığı politikasını uyguluyoruz.

Ben yalnız özellikle siz milletvekili arkadaşlarım için bir şey önereceğim: Sayın Cumhurbaşkanının her grup toplantısından önce, galiba milletvekili arkadaşlara Covid testi yapılıyormuş, PCR testi. Bu, doğru değil arkadaşlar, Grup Başkan Vekilleriniz konuşamıyorsa ne olur birisi gitsin Sayın Cumhurbaşkanımızla konuşsun. Bakın, o PCR testi yapılırken bile tehlikeli; özellikle burun operasyonu geçiren, burunda problemi olan... Hatta hatta yapanın acemiliğinden, kafa kaidesine kadar girdiğinde o çubuk çok kötü şeylere neden olabilir. Gelin, bu testi de bence her Cumhurbaşkanı toplantısında grubunuza yaptırmayın diyorum, size bir önerim olsun bu.

Grip aşısına gelince, dünyanın her yerinde beklentisi 10 milyon kutu olan grip aşısı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurunuz.

BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) - 10 milyon dolayında bir grip aşısı beklentisi varken -1 milyon 300 bin, galiba bir 800 bin daha, etti 2 milyon diyelim- o kadar grip aşısının olmaması çok tehlikeli arkadaşlar. Bakın, salgında grip çok çabuk bulaşır ve Covid'le benzer klinikler verir. İnsanlar yarın hastanelere ufacık bir öksürüğünde, ufacık bir ateşinde "Covid oldum." diye gidecektir ama aşı yapılmış olsa en azından grip olmayacağı fikrine kapılıp Covid olduğu şüphesiyle gidecektir. Bu nedenledir ki bu aşı konusunda çok eksiğimiz var. Neden bu hâle geldik, onu da anlamış değilim. Hâlbuki çok kolay temin edilebilirdi, aylardan beri belliydi ülkemize grip geleceği ve Covid'le bu mücadelenin olacağı ama maalesef niye bu önlemler alınmadı, onu da bilmiyorum. Bu da iktidarınızın eksikliğidir diye düşünüyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)