| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 27.10.2020 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Yasa teklifinin 20'nci maddesiyle yürürlükten kaldırılan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 8/İ maddesinin ikinci fıkrası üzerinde söz aldım. Bu ikinci fıkranın tamamen kaldırılması isteniyor. Bir başka deyişle ön alım hakkının tamamen kaldırılması isteniyor. Daha önce de söylediğim gibi "İşte, ben yaptım oldu." mantığının bir örneğini burada görüyoruz çünkü bu yasa teklifi 2014 yılında yine bu Mecliste bu şekilde kabul edilmiş. Bizim arkadaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri 2014 yılında o gün Anayasa Mahkemesine başvurmuşlar; bu yasanın ikinci fıkrasının doğru olmadığını, mülkiyet sahiplerine haksızlık yapıldığını, onlara zarar verildiğini söylemişler. Ve ben de burada diyorum ki: Eğer altı yıl, yedi yıl önce bu yasa doğru idiyse şimdi niye değiştiriyorsunuz, tamamen kaldırıyorsunuz? Ya da yanlışsa bunu niye o zaman getirdiniz? Tekrar bir yanlış daha yapmayalım diyorum. Tarım arazilerinde ön alım hakkının tümüyle kaldırılması yerine bazı değişikliklerin olmasını öneriyorum. Mesela bu arazi büyüklüklerini korumaya değer bir yasa... Bunun için örneğin tapu müdürlükleri satış öncesi bir aylık bir başvuruyla tebligat yapabilir. Bir aylık bir süre beklenir, bu olabilir. Ya da mülk sahibi vârislerden, sınırdaşlardan -yani ön alım hakkı olan sınırdaşlardan- muvafakat toplayarak satışı gerçekleştirilebilir. Ya da biliyorsunuz, vergi oranları çok yüksek, vergi oranları çok yüksek olduğu için tarlaların gerçek değerleri gösterilmiyor, vergi oranları düşürülerek gerçek beyan üzerinden yapılabilir. Bugün bu yaptığınız değişikliklerin de ileride ceremesini çekmemek, ileride tekrar bir soruna dönüşmemesi için gelin bu madde üzerinde değişiklik yapalım. Üreticilerimizi, bu anlamda mülk sahiplerini de koruma altına alalım diyorum.
Sayın Başkan, pandemiyle birlikte tarımın ve sağlığın öneminin bir kez daha ortaya çıktığını tüm dünya biliyor, herkes söylüyor, bir kez de ben söyleyeyim. Bir ziraat mühendisiyim, ziraat mühendisi olarak demokratik kitle örgütlerinde yıllarca yöneticilikler, başkanlıklar yaptım. Tarımın ne denli önemli olduğunu o kadar çok anlattık ki belki de bu anlattıklarımız o zaman iyi anlaşılmıyordu. "Nasıl olsa tarım yapılıyor, nasıl olsa üretici ekiyor biçiyor." diye tarım doğal akışına bırakılıyordu ama bu pandemi bize tarımın çok kıymetli olduğunu gösterdi. Bu nedenle tarımın kıymetini bilmemiz gerekiyor ama maalesef bugün durum öyle değil, yanlış üzerine yanlış yapıyor iktidar.
Örneğin tarımın bu acı hâli ortadayken Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli geçtiğimiz günlerde Malatya'da diyor ki: "Son iki yılda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi döneminde tarımdaki gayrisafi millî hasılamız yüzde 45 artarak 189 milyardan 276 milyar liraya çıktı." Bir başka yerde yine "Tarımsal hasılamız 7,5 kat artarak 275 milyar TL'ye çıktı." diyor. Peki, buradan şöyle soruyorum: Algıyı bırakın Sayın Bakan, algıyı bırakın. 2002 yılında 4,5 milyar lira olan çiftçinin borcu bugün 180 milyar liraya çıkmış, 45 kat artmış. Madem çiftçi ürettiğinden, ektiğinden kazanıyorsa son on sekiz yılda Çiftçi Kayıt Sistemi'ne göre çiftçi sayısı neden 2 milyon 800 binden 2 milyon 100 bine düştü, 700 bin çiftçi ekimden koparıldı? Cumhuriyet tarihinde ilk kez ekim alanları 20 milyon hektarın altına düştü. Bunu neden gizliyorsunuz? Tarımdaki bu kara tablo neden pembe tablo olarak veya güllük gülistanlık anlatılıyor. Bakan, tohumdan gübreye, ilaçtan mazota, enerjiye, her şeyin yüzde 200 ve üzerinde arttığını görmüyor mu? Bugün dolar almış başını gidiyor değerli arkadaşlar, her şeyimiz dolara bağlı. Dolar aynı benzin istasyonlarındaki bir benzin pompası gibi, sayaç gibi her saniye artıyor, 8,20'lere geldi, dolayısıyla tarımdaki tüm girdiler buna paralel pahalandı ve arttı.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekillerimiz; tarımsal destekler geçen yıl 22 milyardı, "Yüzde 36 artırarak..." dedikleri destek 2020 bütçesinde 22 milyardı, bugün üzülerek görüyoruz ki 2021 bütçesinde de yine destek 22 milyar olarak kalmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.
AYHAN BARUT (Devamla) - Oran olarak, 2006 yılından 2020 yılına geldiğimiz bu dönemde, Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesine göre yüzde 1'den aşağı olmaması gereken, çiftçinin alması gereken destek 318 milyar, ödenen 142 milyar, biraz önce de söyledim, çiftçinin alacağı 176 milyar.
Değerli arkadaşlar, bu Hükûmet, bu iktidar, bu bakan çiftçiye verilmesi gereken bu hakkı bile vermiyor. Yani bizlerle; çiftçilerle, üreticilerle alay ediyorlar. "Net bir şekilde ihracatçı konuma geldik." diyorlar ya, net bir şekilde ithalatçı konuma geldik. Çünkü 2003-2019 yılları arasında net bir şekilde 105 milyar dolar ithalat yapmışız, 27 milyar dolar açık vermişiz yani ihracatımız 27 milyar dolar daha aşağı. İthalatla ülkemiz döviz kaybına uğrarken çiftçimiz desteklenmemiş, paramız da yabancı ülkelerin çiftçilerine gitmiştir.
Değerli arkadaşlar, ziraat mühendisleri ve zirai ilaç bayilerinin katıldığı bitki koruma ürünlerinin toptan ve perakende satılmasına yönelik 17 Ekimde Ankara, İzmir, İstanbul'da 15 bin kişinin katıldığı bir sınav oldu. Bu sınavı Tarım Bakanlığı yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYHAN BARUT (Devamla) - Sayın Başkanım, önemli, bir dakika daha.
BAŞKAN - Vermiyoruz valla. Sesiniz iyi. Ama bir dakikadan fazla vermiyorum. Grup Başkan Vekillerine vermedim.
AYHAN BARUT (Devamla) - 15 bin mağduriyet var Sayın Başkanım.
Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)