| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 27.10.2020 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 22'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce, Ahlat'ta yapımı devam eden saray ve millet bahçesi çalışmaları sırasında çok sayıda insan kemiğinin ortaya çıktığı, inşaatın durmaması adına bu kemiklerin ya makinelerle ezildiği ya da saklandığı yönünde ciddi iddialar yer almakta. Bu hususun üzerinde ciddi şekilde durulması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 14'üncü maddesine yeni bir fıkra eklenmektedir. Söz konusu 14'üncü madde, tarımsal potansiyeli yüksek büyük ovaların belirlenmesi ve korunması amacı taşımaktadır. AKP'nin kanun yapma tekniği genel anlamda önce herhangi bir şeyi yasaklıyor, ardından yeni bir fıkrayla bu yasağın kimler tarafından ve ne şekilde ortadan kaldırılacağının şartları belirleniyor. Bu durum, kanun maddeleri üzerinde çelişkiler ve ikilemler yaratmaktadır. Örneğin, söz konusu 5403 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinde, büyük ovalarda bulunan tarım arazilerinin amacı dışında kullanılamayacağı, sadece tarımsal amaçlı yapı ya da Bakanlığın talebiyle Bakanlıkla ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış faaliyetlerin yapılabileceği ifade edilmektedir. Burada, bir yandan "Tarımsal alanlar sadece tarım için kullanılır." denilirken, diğer yandan "Kamu yararı varsa yapılaşma normal." demenin anlamı nedir? Çünkü iktidarın kamu yararı kavramı ile halkın kamu yararı kavramı aynı şeyi ifade etmemektedir. Çünkü iktidar tarafından AVM'ler, HES'ler, müteahhitler, oteller, saraylar birer kamusal yarar iken toplumsal açıdan bunun herhangi bir karşılığının olduğunu söylemek mümkün değildir. Örneğin, Bitlis'in Ahlat ilçesinin Çarho bölgesi tarımsal bir alan olma özelliğine sahip. Burası Okçular Vakfına devredildi, şimdi de millet bahçesi yapılıyor. Bunların tamamı sizler için kamusal yarar ama üretim açısından ülke ekonomisine hiçbir katkısı yok. "Ama"sız ve "fakat"sız, tarım alanları sadece tarım için kullanılmalıdır. Fakat şimdi, getirilen fıkra da -bugüne kadar getirilen maddeler gibi- hem korumacı hem de korumayı ortadan kaldırıcı çifte anlam barındırmaktadır. Bir yandan, tarımsal alanların başka bir amaç doğrultusunda kullanılamayacağının altı çizilirken diğer yandan yerleşim alanının ihtiyacı için kullanılabileceğinden bahsediliyor. Üretim alanlarında betonlaşmayı meşrulaştırıcı her türlü adımın karşısında büyük bir kararlılıkla durmak gerekmektedir. Bu koruyucu tavır, en başta, iktidar grubu tarafından sergilenmelidir. Hâlbuki çıkan her yasa hem tarım alanlarını yok etmiş hem de üreticiyi tarımdan uzaklaştırmıştır. Çiftçiler Meclisten ve iktidardan üretici için destek beklerken çıkarılan yasalarla sadece umut dağıtılmıştır. Çiftçinin yükünü azaltacak, girdi maliyetini düşürecek hiçbir adım atılmamıştır; üretilen ürün maliyeti kurtarmadığı gibi aldıkları desteklere de bankalar tarafından el konuldu.
Değerli milletvekilleri, çiftçinin yıllardır çözülemeyen sorunlarına bir de coronavirüs sebebiyle ihracat kaygısı eklenmiştir. Sorunlar yumağı hâline getirilen üretimin ve çiftçilerimizin durumunu TÜİK ve SGK verileri açıkça özetlemektedir. SGK'ye kayıtlı çiftçi sayısı on iki yılda yüzde 48 azaldı, sadece çiftçi değil tarımsal istihdam da çok ciddi yaralar aldı. TÜİK verilerine göre tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 2002'de 7 milyon 458 bin iken 2020 Şubat ayı itibarıyla 4 milyon 157 bin kişiye geriledi; tarım sektöründe istihdam yüzde 44 azaldı. Özellikle pandeminin etkisiyle gerek dünyada gerekse Türkiye'de milyonlarca insan işsizlikle burun buruna. Akdeniz Parlamenter Asamblesinin 19 Ekimde gerçekleştirdiği toplantıda pandemi sürecinde tüm dünyada 149 milyon insanın işsiz kaldığı paylaşıldı. Pandemi sürecinin işsizlik üzerindeki etkileri hâlâ mevcudiyetini korurken bunu önleyici en önemli politika üretim zincirinin yeniden değerlendirilmesi olmalıdır. Buradaki üretim, salt bir sanayi üretimi değil tarımsal açıdan kendine yetecek bir üretim ağının geliştirilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Gaydalı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Cumhurbaşkanı geçtiğimiz yıllarda nasıl şehirlere ihanet ettiğini söylediyse, geçtiğimiz haftalarda nasıl eğitim konusunda başarısız olduğunu itiraf ettiyse, yarın da tarım politikalarındaki yetersizliği ve yanlışları görecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)