GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:10
Tarih:27.10.2020

ORHAN SÜMER (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 28'inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 28'inci maddesiyle, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 3'üncü maddesinde değişiklik yapılıyor. Teklifte toplum sağlığını korumak amacıyla vatandaşı yanıltacak, taklit, tağsiş ürünlerin reklamına, üretimine ve pazarlamasına para ve hapis cezası getiriliyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak vatandaşların yararına olacak her konuyu destekledik, desteklemeye devam edeceğiz ancak keyfîliğe, adam kayırmacılığa, yandaşı kollamaya dün de karşıydık, bugün de karşıyız. Madde vatandaşı kandırana, ayıplı mal üretip satana para, hapis cezası getiriyor ama bunu tespit edecek olan kimdir, hangi kurumdur, bu konuda net bir söylem yoktur. İktidarın keyfî tutumlarla yasaya hatta Anayasa'ya aykırı işler yapabileceğini ne yazık ki yıllardır görüyoruz. Yasa teklifinin maddesi bu şekliyle kabul edilirse yarın bilim insanları, dernekler, üniversiteler, meslek odaları keyfî olarak siyasal iktidarın cezai yaptırımlarına maruz kalacaklardır.

Değerli milletvekilleri, söylemde özgürlük olmadı mı sonuçlar mutlaka yanlış olur. Tarım alanlarında yapılan "İktidardan taraf olmayanlar bertaraf olur." baskısını en azından bu alandan kaldıralım. Gönül isterdi ki gıda tarım kanunuyla ilgili görüşülen teklif, başta ülkemizin tarım kenti hâline gelmiş ancak son yıllarda öksüz bırakılmış şehirlerimize ve seçim bölgem, memleketim Adana'ya can suyu olsun ama ne yazık ki öyle değil. AKP iktidarının bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük, Türkiye'yi tarım ürünü ithal eder duruma düşürmektir. Zira AK PARTİ hükûmetlerinin yönetimde olduğu tüm dönemlerde, çiftçilere verilen destekler yetersiz olmuştur. Ürün girdileri şirketler tarafından sürekli artırılmış, çiftçilerin binbir eziyetle, çileyle elde ettiği ürünlerinin fiyatı, maliyetlerinin altında kalmıştır.

Çiftçinin sömürüsü sürerken tüketiciler de aynı şekilde tüccarlar tarafından sömürülmektedir. Sonunda çiftçi, ekin yetiştirmeye değil yaşam savaşı vermeye başladı. Türkiye'de çiftçi sayısı son on iki yılda yüzde 48 azaldı, tarım alanları son on sekiz senede yüzde 12 düştü, sebze bahçeleri aynı dönemde yüzde 15 küçüldü. 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde, Türkiye'nin tarım alanı 26 milyar hektardan şu anda 20 milyon hektara geriledi. Ekilen tarım alanları 18 milyon hektardan 13 milyona düştü. Çiftçi kendi toprağına maalesef küstü, traktörüne haciz geldiği için toprağı sürmeyi bıraktı. 5 milyon hektardan fazla tarım arazisi, maddi imkânsızlıklar nedeniyle maalesef ekilemiyor.

Değerli milletvekilleri, eskiden "Türkiye, tarım ülkesi." denirdi, şimdi ise Türkiye, ithal tarım ürünleri ülkesi hâline getirildi. Ayçiçeğini Rusya'dan, arpayı Ukrayna'dan, buğdayı Amerika'dan, mercimeği Kanada'dan, nohudu Meksika'dan ithal eder duruma geldik. Tohumlarımızın tamamı ithal oldu maalesef. Türk tohumunu, tütününü, pamuğunu kendi memleketimize yabancı hâle getirdiniz. Yakın tarihe kadar tüm dünyanın bildiği Türk tütünü vardı. Türk tütünü ihracatın göz bebeğiydi, hem dünyaya ihraç ediliyor hem de yerli ve millî sigaralar üretiliyordu. Peki, sonra ne oldu? 2002 yılından sonra özelleştirmeyle maalesef öksüz bırakıldı. Anadolu'nun verimli toprakları ve ürünleri artık yok. Tüm ülkemizde verimli topraklar dururken maalesef Sudan'dan tarım arazisi kiralayan, çiftçiye sırtını dönen bir iktidar var; milletin efendisi olan köylüye hesap vermeye mecburdur. Yakın zamanda, tarım arazisi imara açılan çiftçiler, karpuz üreticisi, beyaz altın pamuğun sevdalısı, narenciye üretiminin başkenti olan Adanalı hemşehrilerim ilk fırsatta bu hesabı soracaktır iktidardan.

Konuşmamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tarım ve çiftçinin ne kadar önemli olduğunu belirten sözleriyle tamamlamak istiyorum, belki bu lafları Tarım Bakanımız duyar: "Dünyada zaferlerin iki vasıtası vardır; biri kılıç, diğeri saban. Hakiki zafer kılıçla değil, sabanla yapılandır. Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer eliyle de sabanı topraktan ayırmadı. Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya üzerinde bulunmayacaktık." Milletimizin yüzlerce yıldır topraktan ayırmadığı saban, AKP iktidarıyla ne yazık ki elden düşmüştür.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)