GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:04.11.2020

HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 239 sıra sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

İlk oturum açıldığında arkadaşlarımız 4 Kasım siyasi darbeyle ilgili konuştular. 4 Kasımdan beri dört yıl geçti; barış, huzur giderek ihtiyaç değil, acil bir ihtiyaca dönüştü. Her taraftan yüksek ses çıkmakta, bir beklenti olmakta ve ne kadar barıştan, özgürlükten uzaklaşırsak aslında işsizlik artmakta, ekonomik kriz ortaya çıkmakta, kutuplaşma, ayrımcılık ortaya çıkmakta. Arkadaşlarımız, o günkü darbe nedeniyle gözaltına alınan, tutuklanan, hükümlülük şeyiyle cezaevlerinde olan arkadaşlarımızdan mektuplar getirdiler, okudular.

Ben, biraz daha farklı bir şekilde... Madem bugün torba yasa teklifinde işsizlik konuşuluyor, madem tekrar kriz konuşuluyor, madem tekrar ülkedeki problemler konuşuluyor, bu arkadaşlarımız ne söylemişler bu kürsüden veya meydanlardan?

Sevgili Selahattin Demirtaş, vekili olduğum il Batman'da, 28 Şubat 2016'da -28 Şubat, biliyorsunuz, bir yıl dönümünde darbelere karşı konuşurken başka bir darbeyle ilgili 4 Kasımı da bugün burada konuşuyoruz- ne diyor? "Bu meydanı dolduran arkadaşlarımızın neredeyse tamamı işsizdir. Esnaflar ancak kendi karnını doyurabiliyor. Çiftçinin mazot, gübre borcu var. Böyle bir ülkeden bunları çekmek zorunda olmadığımızı göstermek zorundayız. Bu bizim kaderimiz değil. El ele verip bunları değiştirebiliriz. Gidin Antalya'ya, Adana'ya, oralar da işsiz; Çukurova ve Harran bütün Orta Doğu'yu besleyecek bir güce sahip ama hepsi işsizdir. İşte, bunun adı AKP'nin ileri demokrasi düzenidir."

Tekrar -birazdan bölümdeki maddeler üzerinde de tekrar konuşacağım- Sevgili Figen Yüksekdağ ne diyor? "Siz bu iş cinayetlerini çözmezseniz biz buna 'iş cinayeti' demeye devam edeceğiz. Siz bu haksızlıkları gidermezseniz biz işçilerin yanında mücadeleye devam edeceğiz." Ve arkadaşlar, sendikanın bugün burada, vekillerin huzurunda ne tür muamele gördüğüne hepimiz tanık olduk.

İdris Baluken ne diyor? "Bildiğiniz gibi, Sayın Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahale eden açıklamalarından sonra dolar kurundaki hızlı bir dalgalanma gün içerisinde neredeyse tarihî rekorlara koşuyor. Nereden nereye ve bu müdahalenin doları artırması karşısında, dövizi artırması karşısında herkes suskun duruyor."

Tekrar, Çağlar Demirel ne diyor? "Kriz gittikçe artıyor, bir günde doların bu kadar yükselmesi ekonomik istikrarı yerden yere vuruyor."

Tekrar, Gülser Yıldırım ne diyor? "İnsanları evinden, kentlerinden göç ettireceksiniz, yedek işsizlik yaratacaksınız ve bunu çözüm diye sunacaksınız; işçiye, emekçiye köleliği dayatıyorsunuz."

Ve Sevgili Abdullah Zeydan ne diyor? "Biz ekonominin istikrara kavuşmasını, üretimin, istihdamın artmasını, topyekûn kalkınmayı gerçekleştirmek istiyorsak savaş politikalarından vazgeçmemiz gerekir."

Buradan hepsini ve diğer arkadaşları selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum.

Arkadaşlar, burada, vergi yapılandırması, işsizlik ve işsizlik sigortası dışında istihdam alanı yaratmak için bir kısım düzenlemeler konuşuluyor ve vergiyle ilgili düzenlemeler düşünülüyor fakat ne gariptir ki gazeteler, ana akım medya bunu nasıl tanıttı? Teşvik paketi; işverene, sermayeye teşvik paketi. Burada, Hükûmetin, iktidarın tercihinin ne olduğu ortaya çıkıyor ve kanun teklifinin gerekçesinde son dönemde getirilen şey, pandemi öne sürülüyor, salgın öne sürülüyor ama içeriğe baktığımızda sermayenin lehine, işçinin, emekçinin aleyhine düzenlemeler var, birçok madde onunla ilgili. Yani siz baktığınızda pandemide en çok mağdur olana bir destek mi var? Hayır, ama "istihdam" diye, "İş bulacağız." diye bir aldatmacayla beraber daha çok işverene destek var.

Arkadaşlar; vergiler, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almak lazım. Biz defalarca sorduk -şimdi İzmir depremini herkes konuşuyor- deprem vergisi nerede? Dediler ki: "Yol yapmışız, köprü yapmışız." Ya, bu yol, köprü için topladığınız paralar nerede, onun vergileri nerede? Dediler ki: "Biz müteahhitlere vermişiz, müteahhitler yol yapsın diye, müteahhitlerle ilgili." Peki, bunlar nereye gitti? "Bunlarla ilgili biz mecburi onlara bir garanti vermişiz yolcu geçmesi için, inmesi için." Peki, bu müteahhitlerden topladığınız vergi nerede? İşte, burada onlara teşvik veriyorsunuz, onlara yol açıyorsunuz. Ne güzel bir şey. Yani işçinin, emekçinin ücretinden keseceksiniz, onlara vereceksiniz.

Asgari ücreti örnek veriyorsunuz. Asgari ücretle çalışanların sayısının azlığı ülkedeki demokrasiyi, başarıyı da gösterir, asgari ücretle çalışanların sayısının fazlalığı zulmü gösterir, tercihi gösterir. Bugün açlık sınırının altında asgari ücretli var, onlar daha fazla vergi veriyor ve son üç ay vergi diliminden dezavantajlı kısma giriyorlar ama gelir vergisinde biz bunlardan, sermayeden düşüklüğe gidiyoruz, onlara tercih yaratmaya çalışıyoruz. Vergi düzenlemeleriyle beraber siz değil işçilere, emekçilere destek olmak, tümüyle sermayeye destek çıkmaya devam ediyorsunuz.

Dolaylı vergilere, diğer vergilere hiç girmeye gerek yok. İnsanlar artık markete çıkıp geldiğinde, bizim vergilerimizle köprülere, hastanelere, havaalanlarına hepimizin cebinden giden sadece bugün değil, çocuklarımıza, torunlarımıza olacak miras bile gitmiş oluyor ve ne oluyor arkadaşlar? Biraz önce konuşmanın başında da söyledim, aslında barıştan, huzurdan uzaklaştığımızda problemler artıyor. Bakın, çözüm süreci; birçok eleştiri olmasına rağmen, o süreçte bir ekonomik verilere bakın, bir de bugüne bakın. O nedenle, acil sorunlara köklü çözüm bulmak lazım.

Şimdi, Türkiye'de İşsizlik Sigortası Fonu'ndan söz ediliyor. Arkadaşlar, Türkiye'de iş bulmak çok çok zor, işsiz kalmak çok kolay, iki dudak arasında ama işsizlik ödeneğinden yararlanabilmek en zoru. Ne oldu? Çıktığından beri toplanan para tümüyle işverenlere veriliyor ve bunun da mazereti, bahanesi işçilere destek, işçilere istihdam, eğitim diye gösteriliyor. Bu pandemide bile bu yapılıyor ve giderek öyle bir hâle geldi ki 2023'te İşsizlik Fonu diye bir şey kalmayacak. Bari bunun ismini değiştirelim, ismini koyalım ki "işverenlere destek fonu" işçilerden aldığımızı işverenlere veriyoruz, bunu böyle yaparsanız en azından toplum da bilir. Uzun süredir pandemi de bahane gösterilip işçilerle ilgili bir kıdem tazminatlarına göz dikilmişti, bununla beraber bu torba yasada ne yapıldı biliyor musunuz? Giderek buna bir ortam yaratıldı, 25 yaş altı ve 50 yaş üstüne denildi ki "Esnek çalışma getireceğiz ve bu esnek çalışmayla bir model yaratacağız." Plan Bütçe Komisyonundaki sayın arkadaşlar biliyor, işveren temsilcisi adına gelen kişi -enderdi zaten sivil toplum örgütlerinin katılımı- böylece biz bir şeyi başardık; 25 yaş altı 50 yaş üstüyse bundan sonra diğer yaşlara da gelecek bu, giderek esnek çalışma gelecek, insanlardan artık modern köle yaratacağız. "Bize istihdam artacak." diye bir hikâye anlatmayın. Belirli süreli çalışma aslında sendikasız çalışmadır, aslında iş yapamaz bir hâle gelmektir ve giderek sizin bu çarkı sermayenin lehine çevirdiğinizin göstergesidir.

Bir diğeri gençlerle ilgili. Ya, bu Meclis şunu konuştu: Gençlere oy hakkı veriyoruz, gençlere seçilme hakkı veriyoruz. Şu anda ne yapıyorsunuz, biliyor musunuz? Bir genç, kısmi çalışmaya özendirdiğiniz için sendikalı olmayacak ve emeklilik hakkını cebinden verirse yararlanabilecek. Emekli olması için kendi cebinden vermesi. Bu ne demektir? Genç, sen gel, köle ol. Halkların Demokratik Partisi olarak önerge verdik -üç üyemiz var- madem gençlerle ilgili burada bir kısım vergi düzenlemesi yapıyorsunuz, gelin, öğrencilerin kredi borçlarını kaldıralım dedik ama iki parti reddetti. Biz biliyoruz ki bu reddedişle beraber Türkiye'deki yandaş müteahhide 9,5 milyar vergi affı getiriyorsunuz, öğrencinin 5 milyar borcunu ertelemekten vazgeçiyorsunuz ve gençlerden yanasınız ama bu gençler ilk seçimde size ne olduğunu gösterecekler.

Bir diğeri -kurnazlığa bir bakın- bu süreçle beraber, kısmi çalışmayla beraber getirdikleri bir şey: Emeklilikte yaşa takılanlar, EYT. 50 yaş üstündekilere -emeklilikleri dolmuş, yaşa takılmışlar- şimdi diyor ki: "Git çalış, hiç özlük hakların olmayacak, emekliliğine bu yansımayacak, yararlanamayacaksın." Esnek çalışma bir modele dönüştürülüyor, giderek ucuz iş kaynağına dönüştürülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İpekyüz, tamamlayın sözlerinizi.

Buyurun.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Nakdî yardım, günlük 39 lira arkadaşlar. Asgari ücret dediğiniz, açlık sınırının altında; günlük 39 lira veriyorsunuz. Bununla olmaz, bununla bu iş devam ettirilemez.

Bir diğeri, cezalarla ilgili düzenlemeler var. Bir kısmı yerinde ama çok yetersiz. Biz onu söyledik, az önce öğrenci borçlarıyla ilgili söyledik, çiftçilerle ilgili söyledik, sulama birliklerinin borçlarıyla ilgili söyledik.

Ben vekili olduğum ilden örnek vereyim: Mayısın ilk haftası maske takmayan, fiziksel mesafeye uymayan toplu taşıma araçlarına 2 milyon 985 bin TL ceza kesildi İl Hıfzıssıhha tarafından. Bu düzeltilemez mi? Mayısın ilk haftası, daha bir buçuk-iki ay geçmiş. Batman yoksul, Batman işsiz; siz bu cezayı devam ettireceksiniz İl Hıfzıssıhha Kurulu olarak. Burada nerede adalet, nerede vicdan?

Bir diğeri, Varlık Fonu. Arkadaşlar, bir ülkede huzur, özgürlük, güven yoksa para gelmez, para gider.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Selamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Siz ne derseniz deyin, "varlık barışı" diye bir şey çıkarırsanız, "varlık barışı" diye bunu söylerseniz insanlar parayı getirmediği gibi, siz de bir şekilde kara parayı aklama şekline dönüştürürsünüz, özendirirsiniz ve sadece yurt dışı için değil, yurt içinde de parası olup bugüne kadar bildirmeyenleri getirmek için düzenleme yapıyorsanız bunun hiçbir inandırıcılığı kalmaz.

Son olarak, birçok yerde borçlanma var, bu kayyumlar da borç üstüne borç edip o kayyum oldukları kentin geleceğine, özgürlüğüne vergi borcu diye bir yük getirmektedir. Her şeyinizle aslında adaletten uzaklaşıyorsunuz, insanları daha borçlu konuma getiriyorsunuz ve işsizliği artırıyorsunuz. Bunlar çözüm olmayacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)