| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2020 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Bugünler gerçekten acılar yaşadığımız günler; Covid'den her gün 70-80 kişi kaybediyoruz, İzmir'de 105 deprem şehidimiz var; eski Başbakan Bülent Ecevit'in ölüm yıl dönümü, yakınlarda yine bir başka Başbakan Mesut Yılmaz'ı kaybettik; hepsine rahmet diliyorum.
Mesut Yılmaz'la ilgili birkaç cümle etmek istiyorum değerli arkadaşlarım. Ben Mesut Bey'le birlikte siyaset yaptım; son derece beyefendi, devlet adamı, nazik bir insandı. Bugün yaptığım gibi o gün de çok sert muhalefet yapıyordum ama hiçbir şekilde nezaketini kaybetmezdi, sabırla muhalefeti dinlerdi, değerli bir insandı. O insanla ilgili medyada çıkan bazı söylentiler, bazı laflar çok rahatsız edici. Geçenlerde böyle yandaş bir gazetenin köşe yazarı -yandaş derken AKP yandaşını kastediyorum- hakaretvari şeyler yazmış, dinden çıkarmış Mesut Bey'i; sadece Mesut Bey'i değil, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ı da eklemiş. Ne ayıp arkadaşlar, ne ayıp ya! Bu hâllere nasıl geldik biz şaşıyorum.
Bu maddeyle, 14'üncü maddeyle değerli arkadaşlarım, yapılan şey şu: "Covid-19 sebebiyle işverenlerin yaptıkları zorlayıcı sebep gerekçeli kısa çalışma başvurularının alınması, değerlendirilmesi ve ödenmesine ilişkin işlemler hakkında Bakanlık ve Kurum personeline herhangi bir sorumluluk yüklenemez." Yani bu işlemleri yapan bürokratlar hiçbir şekilde sorumlu olmayacaklar değerli arkadaşlar. Aşağıya da işte "kanunlara aykırı olmamak şartıyla" falan, hiçbir şey getirilmiyor. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar. Bu kafa -kimse kusura bakmasın, kızmayın- Kenan Evren kafası değerli arkadaşlarım. Hani çıkardı ya kendisi; bürokratları, katılmış olanlar filan, hiçbirisi 12 Eylül döneminde yapılan haksızlıklar, zulümler, işkenceler dolayısıyla sorumlu tutulamayacak; onun gibi bir şey. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar.
Şimdi, bakın, hukuk devleti... Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı, Fransız Cumhurbaşkanına sert çekti, dedi ki: "Türkiye, çadır devleti değil, muz cumhuriyeti değil." Doğru değerli arkadaşlarım, öyleydi ama bu ne? Bu, çadır devletlerinde olur değerli arkadaşlarım. Hukuk devletinde, bir bürokrat, siyasetçi, Cumhurbaşkanı bile olsa, kim olursa olsun herkes Anayasa ve yasalar çerçevesinde işlem yapar. Buna aykırı bir şey yapıyorsa sorumludur değerli arkadaşlarım. En basit yani hukuk devletinin en basit kaidesi budur, bunu yok sayıyorsunuz. Böyle bir şey olur mu değerli arkadaşlarım?
Hukuk devletinde -gene Anayasa'mız diyor- yani "Herkes Anayasa'da, kanunlarda belirtilen şekilde hareket eder." diyor değerli arkadaşlarım. Siz bunlara bakmıyorsunuz ya. "Biz seçildik, her şeyi yaparız." Yahu yapamazsın değerli arkadaşlarım, yapamazsın. Ha, şu anda çoğunluğun var, her şeyi yapıyorsun; olmaz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Anayasa, değişik konularla hükümler koyar ve "Bu hükümlerin uygulanmasıyla ilgili ayrıntılar kanunla düzenlenir." der değerli arkadaşlar. Şimdi, siz geldiniz buraya "kanunla düzenlenir"in yanında "Kanunla ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir." dediniz. İyi ama böyle demediğiniz, "kanunla düzenlenir" dediğiniz şeyler var. Ben bir tane örnek vereyim size; mesela, Anayasa'nın 130'uncu maddesi yükseköğretimle ilgili işlerin Yükseköğretim Kanunu'yla düzenleneceğini söylüyor. Nitekim, kanun hükmünde kararnameyle rektör atamalarıyla ilgili şeyleri değiştirmişsiniz ama daha sonra, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle geldi, bu maddeyi değiştirdi değerli arkadaşlarım; rektör olma şartlarını kaldırdı, üç yıllık profesör olmayı kaldırdı ve gitti rektör ataması yaptı, birkaç gün sonra da tekrar Cumhurbaşkanı kararıyla bu değişti.
Şimdi, ben size soruyorum değerli arkadaşlarım, bu çadır devletinde mi olur, hukuk devletinde mi olur? Maalesef, üzülerek ifade ediyorum, siz bu ülkeyi çadır devleti hâline getirdiniz ama bu iş burada kalmaz. Bu ülkenin yüz elli yıllık demokrasi tecrübesi var değerli arkadaşlarım, kaideleri, kuralları var, anayasaları var, kanunları var, teamülleri var; bunlar işler değerli arkadaşlarım. Ha, bunlar işlemez şu anda, çoğunluk dolayısıyla işletmezsiniz. Yarın, bu kanunlara da koysanız bunun hesabı görülür hukukun önünde değerli arkadaşlarım.
Ne demek insanlar muaftır ya? Böyle bir şey var mı değerli arkadaşlarım ya? Peki, siz görmüyor musunuz değerli arkadaşlarım? Dünya kadar hukukçu var aranızda. Hukukçu olmaya da gerek yok bunu bilmek için yani benim gibi psikiyatrist bile biliyor bunu, değil mi? Yani bir suç işlenirse, varsa, bürokrat bir iş yapacaksa kanuna uygun olarak yapar, yapmıyorsa sorumludur. "Hayır, sorumlu değildir." diye kanun çıkarıyorsunuz ve el kaldırıyorsunuz. Ben ne diyeyim size arkadaşlar? Söylenecek bir şey yok.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)