| Konu: | İzmir ilinde yaşanan depreme ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 10.11.2020 |
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün kurucumuz, kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 82'nci ölüm yıl dönümü; Büyük Atatürk'ün önünde saygıyla eğiliyorum. Birileri belki kem gözlerle, kötü sözlerle Atatürk'ümüze laf edebilir ama biz onu seviyoruz, Türk toplumunun, Türkiye Cumhuriyeti'nin her yurttaşının da Mustafa Kemal Atatürk'ü çok sevdiğini biliyoruz; ruhu şad olsun bir kez daha. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekillerimiz, bir deprem yaşadık. İzmir'de yaşanan bu depreme "İzmir depremi" deniyor ama bu aslında İzmir depremi değil; işte, "Samos Adası depremi" olarak bilinen deprem ve İzmir'de etkisi ciddi anlamda hissedildi.
Depremi yaşadık, üç gün beş gün deprem konuşuldu, televizyonlarda haberler çıktı; Ayda bebek, arama kurtarma ekipleri, enkazlar, bizler siyasiler... Yani az önce konuşan değerli hatip bizi saymadı, İzmir Büyükşehir Belediyesini saymadı ama herkes oradaydı, AK PARTİ'li milletvekilleri de vardı, devlet de geldi, herkes orada, hep beraber bir görev yapıldı ama yavaş yavaş yine gündemden düşmeye başladı. Hep böyle oluyor, her depremde; gündeme geliyor, konuşuluyor, bir süre sonra -haber bültenlerinde- aşağı düşmeye başlıyor gündemden, sonra hiçbir şekilde konuşulmuyor ta ki yeni bir deprem olana kadar. Oysa Anadolu deprem gerçeğinin olduğu bir coğrafyadır. Bu topraklar, ciddi, büyük depremlerin yaşandığı, tarihte 1509'dan bu yana -1509'da bilinen 7,2'lik ilk İstanbul depremiyle birlikte- bilinen depremlerin yaşandığı bir bölgedir. Deprem gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Bu kapsamda deprem gerçeğini unutmadan tedbirleri de almamız gerekiyor.
Bakın, depremin ardından sonuç şöyle: 90.813 bina var İzmir'de, 85.829'u hasarsız, 4.187'si az hasarlı, 413 orta hasarlı, 336 ağır hasarlı; 16 yıkık, acil yıkılacak 32'dir 90.813 bina içerisinde. Bu kadar çok binanın yıkılmasının sebebi nedir? Japonya'da böyle şiddette bir deprem oluyor, ölüm yok; bizde ölüm fazla çıkıyor. Bunun sorumlusu, kimse kusura bakmasın, hepimiz, herkes yani şu anki Hükûmet de ondan önceki hükûmetler de bizler de hepimiziz, siyaset müessesesi, bunun sorumlusu siyasettir arkadaşlar. Şapkamızı çıkartıp önümüze koyacağız ve doğru olanı söyleyeceğiz.
Bu kadar çok imar affı, bu kadar çok olmayacak yerlere yapılan apartmanlar, dikey binalar, hiç olmayacak yandan çıkmalar, bunlara izin verildiği müddetçe biz maalesef bu acı gerçeği yaşamaya hep birlikte devam edeceğiz. Bugün İzmir'de yıkılan apartmanlara baktığımız zaman -ben günlerce kaldım orada, yarın yine gidiyorum- Rıza Bey Apartmanı, Doğanlar, Karagül Apartmanı, baktığınız zaman, 1979'da, 1983'te imar planları onaylanmış, 1997-1998 yıllarında yapılmış. O günden bugüne, pek çok siyasetçinin yanlışı yüzünden maalesef bu noktaya gelindi. Evet, içerisinde oturan yurttaşlarımız da tedbir almamışlar mı? Evet, maalesef almamışlar. İzmir'de Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi bu konuda bir çalışma yapmış, bilgi vermiş ama orada vatandaşı suçlamak da yanlıştır. Bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görevidir. (AK PARTİ sıralarından "Hadi oradan!" sesi)
Ya, "Hadi oradan!" diye laf atma, ayıp oluyor ya, konuşuyoruz burada ya. Şimdi sen öyle dersen ben burada bir laf söylerim, kalkamazsın ayağa, haberin olsun.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı öyle bir uygulama yapacak ki fay hatları üzerinde ne kadar bina varsa risk analizi yapacak, risk analizi belirlenecek. Belirlenen risk analizine göre de bu binalara kentsel dönüşüm mü yapılacak, güçlendirme mi yapılacak, bunların hepsinin tespit edilmesi gerekiyor.
Bir başka gerçeğimiz daha var: İstanbul gerçeği. Yani, İzmir'de az sayıda yıkık oldu ve sonuç böyle. İstanbul'da, Allah göstermesin bir deprem olsa, emin olun değerli arkadaşlar, çok büyük sonuçları olur. 1999 Marmara depremini hatırlayın, 1999 Marmara depremi bugün yaşadığımız bu son İzmir depreminin kaç yüz katı, kaç bin katı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) -Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Birileri o dönemki hükûmeti eleştiriyorlar. 1999 depremi, Erzincan'dan sonra Anadolu coğrafyasında yaşanan en büyük depremlerden bir tanesiydi. O günkü hükûmet de üzerine düşeni fazlasıyla yaptı, görevini de yaptı bunları da görmek gerekir. Ha, şimdi, çıkıp deniyor ki: "1999'da devlet yoktu." Sayın Fuat Oktay söylüyor ve bizi suçlayarak söylüyor. Bunu bize söylemeyeceksin, 1999'da hükûmet DSP, MHP, ANAP'tı, o partilere söyleyeceksin, onlardan bunu soracaksın eğer varsa bir sorun ki yok. Ben o depremi bire bir yaşamış ve o depremde görev almış biriyim. O dönemki hükûmet görevini aslanlar gibi yapmıştı, bu depremin kaç bin katı olmasına rağmen.
Değerli arkadaşlar, fay kanunu bir an önce çıkarılmalı, tüm dünyada olduğu gibi deprem kurulu mutlaka kurulmalıdır. Deprem gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Deprem gerçeğine göre de bu saatten sonra gerekli tedbirleri almamız; hep birlikte, siyasi parti ayrımı gözetmeden, partizanlık yapmadan, el ele vererek bunu yapmamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Deprem geldiği zaman CHP'liyi öldürüyor, AK PARTİ'liyi öldürüyor değil, herkese etki ediyor diyorum ve saygılarımı sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)