GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:10.11.2020

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu görüştüğümüz torba yasa teklifinde gariban yani bu -Türk milletini konuşuyoruz ya- Türk milletinin esas garibanları, işçisi, memuru, çiftçisi, işsizi, emeklisi filan yok. Öyle kanunlar çıkarıyoruz ki işçinin kıdem tazminatını ortadan kaldırıyoruz, kazanılmış haklarını elinden alıyoruz ve bu yaptığınız değişiklikle Kürt'ü, Türk'ü, Laz'ı hiçbir ayrım olmuyor, hepsi aynı şekilde etkileniyor. Deminden beri yapılan bu milliyetçilik yarışında kaybeden bu ülkenin garibanları oldu, burada ne görüşülüyor, bu kaynadı gitti.

Değerli arkadaşlarım, bu meseleyi hiç kimse çözemeyecek. Bu mesele -Kürt meselesini kastediyorum- yani "Böldürmeyiz." dediğiniz iş ancak gerçek anlamda bir eşit yurttaşlıkla mümkün olur. Bu da bir yeni sosyal demokrat programla olur değerli arkadaşlar.

Şimdi, bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi geri çekti bu maddeyi. Saraya "raportör" diye özel bir memur kadrosu, kariyer kadrosu geliyordu, geri çektiler ama değerli arkadaşlarım, niye konuşuyoruz biz? Daha önceki torba yasadan da geri çekmişlerdi, bundan da geri çektiler; bundan sonra gelecek torba yasada yine koyacaklar çünkü kafalarına koymuşlar bunu. Ne yapıyorlar? Niye kafalarına koymuşlar? Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dedikleri ucubeyi güya hayata geçirmeye çalışıyorlar. Yani Cumhurbaşkanı, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti devleti bakanlıklarındaki kadrolardan filan ciddi bir şekilde hazzetmiyor, kendisi ayrı bir paralel bürokrasi oluşturuyor, özel bir şekilde de kanunlarla, yetkilerle donatarak oluşturuyor değerli arkadaşlarım.

Size güvenmiyoruz, bir süre sonra bunu tekrar getireceksiniz. Bu, yasama kurnazlığıdır değerli arkadaşlarım. Alıştıra alıştıra... Yani gerçekten, bu bir neoliberal kanundur, dünyanın birçok yerinde kanunlaşmıştır bu düzenlemeler, şimdi Türkiye'ye de yavaş yavaş bunları getiriyorsunuz, alıştıra alıştıra getiriyorsunuz. Böyle tartışmalarla da "Aman, memleket bölünüyor!" filan gibi tartışmalarla da bunu örtmeye çalışıyorsunuz.

Bakın değerli arkadaşlarım, bu "Cumhurbaşkanlığı sistemi" denen sistem var ya, siz bir defa, bir süre sonra "Bu sistem değişsin." demeye başlayacaksınız. Onun için fuzuli uğraşmayın. Niye böyle demeye başlayacaksınız? İlkesel olarak bir şeyi anladığınızdan dolayı değil ama çoğunluğunuzun kalmadığını gördükçe "Bu sistemi değiştirelim, parlamenter sisteme geçelim, en çok oy alan parti kazansın." demeye başlayacaksınız değerli arkadaşlarım.

Zaten bu son iki günde yaşadığımız tartışmalarla Türkiye'deki Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti yani Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti yavaş yavaş bir teknokrat hükûmete doğru gidiyor. Bakın, şu anda öne çıkan 2 arkadaş teknokrattır yani siyasetçiden çok -hem Ağbal hem Lütfi Bey- böyle siyasetçilerdir, yavaş yavaş buraya gidiyor. Ben bunu 1971'de görmüştüm oysa siz oligarşik demokrasiyle mücadele etmek için gelmiştiniz değerli arkadaşlarım. Ne oldu oligarşik mücadele? Olmuyor çünkü seçimi kaybedeceksiniz. Nasıl kazanacağız? Ya, biraz rasyonaliteye dönelim, gidip bakalım, bu demokrasi memokrasi... Hak ve özgürlüklerle ilgili problemler oldu geçmişte; "Bunu FETÖ yaptı...". Beraber yaptınız hepsini ama "FETÖ yaptı bunu, her şeyi ona yıkalım..." Uluslararası ilişkilerde, dış politikada önemli sıkıntılar oldu Orta Doğu'da, Osmanlıcılık filan, maceralar oldu, Rus uçağı filan düşürüldü; "Bunu da Ahmet Davutoğlu yaptı." Hadi bakalım, bir günah keçisi, öyle mi değerli arkadaşlar? Ekonomide büyük yanlışlıklar yapıldı, dünya kadar cambazlıklar yapıldı; bu, memleketi batırdı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında 1 kuruş para yok, eksi 20-25 milyar dolar, tam da bilmiyoruz. Bu hâle getirildi. Kim getirdi bu hâle? Damat da olsa Berat Albayrak getirdi, hadi ona da güle güle. Arkadaşlar, çok yakındır, esasen size güle güle olacak. Başınızı kuma gömmekle bir yere gidemezsiniz, rasyonaliteyi çalıştırın, bu el yordamıyla yaptığınız şeyleri samimi bir şekilde yapın, muhalefete elinizi uzatın. Türkiye'nin bu geçiş dönemi sıkıntısız bir şekilde ya da daha az sıkıntılı bir şekilde geçsin yoksa şark kurnazlıklarıyla hiçbir yere gidemezsiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)