| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 10.11.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bugün 10 Kasım, cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 82'nci yıl dönümü. Kendisini rahmetle, saygıyla anıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünkü görüşmelerde 21'inci maddenin... Yani sürekli çalışanların kısmi çalışmaya geçirilmesi durumunda teşvik veren bir madde var; daha doğrusu bir işi iki kişiye bölen bir madde vardı; o maddenin kanun teklifinden çıkarıldığını memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz. Bizim de ona ilişkin hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda itirazlarımız olmuştu. Ayrıca, 33 ve 37'nci maddelerin de çıkartılacağına ilişkin basına da yansıyan haberler oldu. Bunu da memnuniyetle ifade ediyoruz. Dolayısıyla çalışanların kıdem tazminatı hakkını yok etmeye yönelik bu maddenin çıkartılması son derece memnuniyet verici. Tabii, burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Yani niye bu kadar çok enerjimizi tükettik? Bunları saatlerce Plan ve Bütçe Komisyonunda tartıştık, bunların yanlışlığını ifade ettik; orada iktidar grubu kulaklarını tıkadı, maddeyi orada kabul ettiler. Ancak, tabii ki yine de çıkartılmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade ettik ama keşke bunlar olmasa, keşke teknik komisyonda bu müzakereler esnasında bu sağduyuyu yakalayabilseydik; o olmadı.
İkinci husus: Bu 24'üncü ve 25'inci madde; Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü meselesi. Burada da enteresan bir durum var; 2'nci defa bunların da kanun teklifinden çıkartıldığını görüyoruz. Bu da Meclisin saygınlığını -en hafif tabiriyle- azaltan hususlardandır. Bunlar da Komisyonda tartışıldı 2'nci defa. Hem oradan buraya geliyor, burada tekrar çıkartılıyor.
Şimdi, madem bu çekilmelerden söz etmişken, 2 maddenin çok kritik olduğunu tekraren burada ifade etmek istiyorum; bunlardan biri, 22'nci maddedeki "varlık barışı" adı altında sunulan ama esas itibarıyla kayıt dışı geliri... Hatta illegal faaliyetlerden yani konusu suç teşkil eden faaliyetlerden elde edilmiş olsa bile -hiçbir ayrım gözetmediği için bu şekilde ifade ediyorum- bu tür gelirlerin beyan edilmesi durumunda bunlardan hiçbir vergi alınmadan, hatta sermayeye eklenmeden, işletmede kullanılmadan bile bunları aklamaya yönelik bir madde var; 22'nci madde. Umarım bu görüşmeler bitmeden sağduyu hâkim olur, bu madde de tekliften çıkartılır. Şu anda görüşmeleri geçti ancak hâlâ geç kalmış değiliz. Bu maddenin çıkartılmasının hayati önemde olduğunu düşünüyorum; Türkiye'nin başını ağrıtacak bir maddedir, ülkeye hiçbir şey kazandırmayacak bir maddedir.
Diğer bir madde de, Kurumlar Vergisi Kanunu'yla ilgili olan madde. Kurumlar vergisi oranı, biliyorsunuz, 40'ıncı madde de 5 puan düşürülüyor. Arkadaşlar, ben bunu birinci bölümü konuşurken de ifade ettim, hakikaten hiçbir şekilde ihtiyaç olmayan -ihtiyacı da bir kenara bırakın- yanlış olan bir maddedir. Bakın, OECD ülkeleri içerisinde, 34 ülke içerisinde 27 ülkenin kurumlar vergisi oranı bizden yüksek. Yani, bizde kurumlar vergisi oranı, biliyorsunuz yüzde 20. Bir de garip bir durum var tabii; geçici madde kapsamında üç yıl için 22 puan olarak uygulanan kurumlar vergisinin yüzde 15'e düşürülmesi için yetki alınıyor. Hâlbuki, OECD ülkelerinde 27 ülkenin bizden yüksek, düşük olanların da 4'ü yüzde 19'da; biz, yüzde 15'e çektiğimiz anda OECD'nin en düşük kurumlar vergisi olan 3 ülkesinden 1 tanesi olacağız. Bu yanlıştır. Bütçenin paraya ihtiyacı var, buradan 28 milyar TL'lik bir kayıp gelecek, bu yanlıştan dönmek lazım. Yani bu, kamu maliyesi açısından da iktisadi olarak da şu anda içinde bulunduğumuz sıkıntıları da düşündüğümüzde yanlış bir maddedir; umarım bu madde de geri çekilir.
Şimdi birkaç madde özelinde daha konuşmak istiyorum, bunlardan bir tanesi de 26'ncı madde, hemen bu bölümlerden sonra gelecek olan madde. Burada da KDV Kanunu'nun geçici 17'nci maddesinde bir süre uzatımı var. Şimdi, bu kanun 1998 yılında çıkmış, 1998'den bugüne kadar uygulanmış geçici madde kapsamında yani yirmi iki yıl... Ya, bir kanun yapılıyor... Hani on sekiz yıllık bir iktidarı konuşuyoruz, kendilerinden önce çıkmış ancak bu, defalarca uzatılmış; 2008'de uzatılmış, 2015'te uzatılmış, uzat, uzat şimdi tekrar bir daha uzatma talebiyle geliyor. Bu, eğer doğru bir şeyse -buna ilişkin düşüncelerim var, o ayrı bir konu- bunu sürekli madde hâline getirelim ancak bu hakikaten geçiciyse yani yirmi iki yıl uygulanan bir geçici maddeyi tekrar bir beş yıl daha uzatmayı düzgün çalışan bir kamu yönetimi açısından son derece sakıncalı buluyorum. Kaldı ki dâhilde işleme rejimiyle ilgili de uygulamada ciddi sıkıntılar var yani Türkiye ekonomisi, daha doğrusu ihracatımız, dâhilde işlemeye çok bağımlı hâle geldi, çok yüksek miktarlarda, uluslararası mukayeselerde çok yüksek oranlarda dâhilde işleme rejimi kapsamında bir ithalatımız var, dolayısıyla buraya zaten çekidüzen vermek gerekir.
Bunun haricinde, KDV konusu gelmişken Plan ve Bütçe Komisyonunda hemen şunu önermiştik: Firmalarımızın şu anda 200 milyar TL civarında devletten KDV alacağı var. Bu, düşük oranlı KDV uygulamalarından kaynaklı bir alacaktır. Şimdi, zorluğu biliyoruz, firmalar finansmana erişimde zorlanıyor, herkes finansman sıkıntısı çekiyor, efendim, finansman maliyetleri son derece artmış, böyle bir durumda devletten alacağı olan firmalara devletin -bu, KDV alacağı, vergi alacağı, kesinleşmiş alacak- bunları vermesi kadar normal bir şey olamaz, bunların verilmesi lazım veya hiç olmazsa, doğan KDV borçları veya diğer vergi borçlarından bunlar mahsup edilsin şeklinde önergelerimiz oldu, bunlar kabul edilmedi. Bu konuda da inşallah önümüzdeki maddeler görüşülürken bir aklıselim hâkim olur da bununla ilgili bir düzenleme yapılır. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Bakın, yani oradan buradan kredi vermek yerine devletin borcu ile devletin alacağının birbirine bir mahsup işleminin yapılması herkesi rahatlatacaktır, firmaları rahatlatacaktır. Dolayısıyla böyle bir şeyin de ben kritik olduğunu düşünüyorum.
Arkadaşlar, diğer bir madde, kritik olan maddelerden bir tanesi de 34'üncü madde, bu İŞKUR'la ilgili. İŞKUR Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyeleri yıllardan beri gelen uygulama kapsamında 4483 sayılı Kanun'un dışında. Yani devlet memurlarını koruyucu, soruşturma ve kovuşturma için bir izin gerektiren maddedir. Böyle bir izin İŞKUR için yok. Şimdi, yıllardır olmayan bir şeyde burada İŞKUR Yönetim Kurulu üyelerine, Genel Müdürüne ve çalışanlarına bir koruma getiriliyor. Bu nereden çıktı diye soruyoruz. Hiçbir şey izah edilemedi. Tabii, bunun nereden çıktığını anlamak aslında çok zor değil. Çünkü İŞKUR son dönemde -bakın, bu Cumhurbaşkanlığının yıllık programı, oradan okuyacağım- olağanüstü bir şekilde devlette istihdam alımı için uygulanan bir arayüz gibi bir model. Çok verimsiz -bununla ilgili bir sürü çalışma var, akademik çalışmalar var- ne çalışana bir faydası var, ne devlete bir faydası var fakat burası çok keyfî bir kullanım alanı oluşturduğu için Hükûmetin hoşuna gitti ve Hükûmet buradan kimi zamanlarda 900 bin kişiye kadar alım yaptı. Şimdi tabii, bu kadar usulsüz, keyfî alımlardan sonra bu alımları yapan bürokratları da koruma ihtiyacı oldu. Şimdi bu madde de bu anlamda geliyor. Bunu hiçbir şekilde anlamak, hiçbir şekilde bunu iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değil. Bu anlamda buradan da bir geri dönüş olmasının gerekliliğini düşünüyorum.
Şimdi, diğer bir husus, biliyorsunuz, pazar günü, Hazine ve Maliye Bakanı sosyal medya hesabından, af dilediğini veya istifa ettiğini açıkladı. Aradan bir gün geçtikten sonra bu af isteği kabul edildi. Şimdi sosyal medyada dolaşan haberlere göre sıkıntının bu rezervlerle ilgili husustan çıktığına ilişkin bir kısım haberler var; bu doğrudur veya yanlıştır ama gelmek istediğim nokta şu: Sayın Cumhurbaşkanına bir sunum yapılıyor, o sunum çerçevesinde -Sayın Cumhurbaşkanımız çünkü her yerde "Rezervlerimiz pozitif, 70-80 milyar dolar." gibi sözler ifade ediyor- şimdi bunun eksiye düştüğü söyleniyor. Biz bunu aylardır söylüyoruz; işte ben buradaki konuşmalarımda da söyledim, 40 milyar dolar eksiye düştü Türkiye'nin rezervleri, bu kırılganlık ondan kaynaklanıyor, başka yerlerde suç aramayın, suçu kendimizde arayalım dedik. Bizim söylediğimizi tabii, hiç kimse duymadı, işitmedi belki veya Sayın Cumhurbaşkanı işitmedi ama o sunumda rezervlerin eksiye düştüğü kendisine ifade edilince tabii, bir kriz çıkıyor ve o kriz sonrasında bir kısım gelişmelerden sonra Hazine ve Maliye Bakanının istifa ettiği söyleniyor. Bunun doğru veya yanlış olduğunu tartışmıyorum ama bir hakikat var, hakikaten bu konu büyük ihtimalle bilinmiyor. Ben buradan bir konuda ikaz etmek istiyorum. Şimdi, aynı yanlışı... Sayın Cumhurbaşkanı bugün bir konuşmasında Türkiye'nin hâlâ işte, 2023 hedeflerine ulaşacağını, 2023 yılında 10'uncu büyük ekonomi olacağını söylüyor. Bakın, arkadaşlar, 29 Eylülde açıklanan, eski Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanan şu program bunun olmayacağını söylüyor. Diyor ki: Buradaki programa göre, işte, 10 bin dolar kişi başına gelir, 875 milyar dolarla Türkiye olsa olsa bizim bu rakamlarla en iyi ihtimalle 18'inci büyük ekonomi olacak, IMF'nin rakamlarına göre de 21'inci ekonomi oluyor. Şimdi hâlâ Sayın Cumhurbaşkanının ifadelerinde -bugün dahi konuştu, şu kitapçıkta var- 1 Ekim Meclis açılış konuşmasında da ilk 10 ekonomiye gireceğimizi, 2023 hedeflerini yakalayacağımızı söyledi. Şimdi, birisinin Sayın Cumhurbaşkanına bunu açıklaması lazım. Bakın, bir kriz daha çıkacak, bir kişi daha sırf bu nedenden dolayı gidecek. Benim onlara tavsiyem, Sayın Cumhurbaşkanına bunu açıklamaları.
Diğer bir husus da işsizlikle ilgili. Bugün yine Sayın Cumhurbaşkanı... Ben bunları duyunca çok üzülüyorum yani Türkiye'yi doğru tahlil edemeyen bir idare var arkadaşlar, bunu kabul etmek mümkün değil. Bugün, Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "İşsizlik düştü." Şimdi, bakıyorsunuz manşette evet, TÜİK bir rakam veriyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
...Sayın Cumhurbaşkanına da muhtemelen sadece o rakam gösteriliyor ama bu işin bir detayı var, bu işin altında bir kısım çalışmalar var. Yine, TÜİK rakamlarına baktığımızda, bunun için farklı çalışmalar yapılabilir ama bizim kullandığımız rakamlara göre, Türkiye'de Covid etkisini de işin içerisine kattığımızda işsizlik yüzde 33,3 ve geçen yıla göre de 7,4 puan artıyor. Bakın, yarın bu gerçeği de Sayın Cumhurbaşkanı öğrendiğinde bir kişinin daha kellesi gidecek, ben bundan eminim. O yüzden şu andan itibaren ben yeni Hazine ve Maliye Bakanını veya bununla ilgili Strateji Bütçe Başkanlığı olabilir, TÜİK olabilir, onları ikaz ediyorum, diyorum ki: Sayın Cumhurbaşkanına bu rakamların doğrularını söyleyin, bu rezerv meselesinde olduğu gibi başka bir sıkıntı daha çıkmasın. Bunlar doğru olarak bilinirse o zaman belki doğru kararlar alınır da ülkenin hayrına bir şey yapılır diye düşünüyorum, bu değerlendirmemi de sizlerle paylaşmak istedim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Çok teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)