| Konu: | TÜİK verilerine göre ülkede işsiz sayısı 456 bin kişi azalırken çalışan sayısının 975 bin kişi azaldığına, bu garip rakamları ülkenin kaderini bir kişinin kontrolüne veren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığına, İYİ PARTİ olarak iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi önermeye devam edeceklerine, milletin gerçekleriyle iktidarın ekonomik verilerinin örtüşmediğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 11.11.2020 |
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Yakın takvim içerisinde açıklanan TÜİK işsizlik verilerine göre, işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 456 bin kişi düşmüş, işsizlik oranı 0,8 puanlık azalışla yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. İstihdam edilenlerin sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 975 bin kişi azalmış, istihdam oranı da 2,4 puanlık bir azalış göstermiştir. TÜİK'e göre, Türkiye'de işsiz sayısı 456 bin kişi azalırken aynı dönemde istihdam sayısı yani çalışan sayısı da 975 bin kişi azalmıştır. "Bir yandan çalışan sayısı azalırken diğer yandan nasıl oluyor da işsizlik sayısı düşebiliyor?" sorusu hepimizin zihnini tırmalıyor. Bu garip rakamlar, basit bir matematik hatası ya da gözden kaçmış basit bir siyasi propaganda değildir; aklı, bilimi ve sağduyuyu öteleyen, ülkenin kaderini bir kişinin kontrolüne veren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığı basit bir sonuçtur. Şeffaflık, adalet, demokrasi ve zenginlik maalesef bu ucube sistemle yaşama geçirilemeyecektir. Bunlar ancak kuvvetler ayrılığına dayalı güçlü ve bağımsız kurumlarla mümkündür. Bu sebeple, her zaman olduğu gibi, İYİ PARTİ olarak iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi önermeye devam edeceğiz.
Kamu ve özel sektör emekçilerimiz hak ettikleri bir yaşama ulaşamamaktadır. Türk emekçileri gelişmiş ülkelerdeki çalışanların şartlarına sahip değildir. Çalışanlarımızın sağlığını tehlikeye atan iş kazalarının önemli bir bölümü fazla çalışma sürelerinden kaynaklanmaktadır. Çalışma sürelerinin kısılması, gerekli iş sağlığı düzenlemelerinin yapılması çalışanın sağlığını koruyacağı gibi işveren ve devlet üzerindeki yükleri de kaldıracaktır. Devletin işverenden aldığı vergileri azaltıp çalışanlarımız için gelir kaybı yaratmadan çalışma süreleri kısaltılmadır.
Türk milletinin gerçekleri ile iktidarın ekonomik verileri örtüşmemektedir. İstanbul İstatistik Ofisi verilerine göre geçtiğimiz ay İstanbulluların yüzde 40'ı borç almış, yüzde 20'si ise kredi kartının asgari borcunu bile ödeyememiştir. Esnaf siftahsız dükkânını kapatıyor, emekli geçinemiyor, genç işsizlik rekor kırıyor, işçi, memur ay sonunu getiremiyor. Türk lirası 2020 yılının başından bu yana yüzde 30'un üzerinde değer kaybetmiştir. TÜRK-İŞ'in ekim ayı için açıkladığı, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı -yani açlık sınırı- geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 2.482 lira olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Açalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bu ülkede 8 milyon kişinin asgari ücretle yani 2.324 lirayla geçindiği unutulmamalıdır. 10 milyon emekli ise asgari ücret seviyesinde ya da altında maaş alıyor. 20 milyona yakın vatandaşımız açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmeye gayret sarf ediyor. Üstelik döviz kuru artıkça fakirleşmemiz de artarak devam ediyor. Hâl böyleyken Hükûmetin "Ekonomi uçuyor, kaçıyor." gibi söylemlerini milletimizin vicdanına bırakıyorum. Milletimizin gönlünde ve cebinde bu söylemin karşılık bulmadığını ifade ediyor, Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.