| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 11.11.2020 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vallaha bu şartlar altında, sanıyorum, hep beraber yakalanacağız hastalığa, öyle gözüküyor. Ne için? Daha anlamlı bir şeyler için olsa, gerçekten halka bütçe için olsa mesela, hadi diyelim "Canımız feda." ama öyle bir şey yok.
Ben, bizim için çok üzücü sözle başlamak istiyorum. Kars Belediyesi Eş Başkanımız Şevin Alaca cezaevinde, maalesef, Covid'e yakalandı ve Şevin Alaca ağustosta da Covid'e yakalanmıştı, akciğerlerinden rahatsız. Aynı zamanda şu anda bakanlıklara buradan ulaşmaya çalışıyoruz. Lütfen, bunu dikkate alsınlar, kendisinden iyi haber alalım ve bir an önce tahliye edilsin, hastaneye sevk edilsin, öncelikle bunu belirtmek isterim. Ve cezaevindeki bütün arkadaşlarımı da sağlıkla sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pazar akşamı oldukça tuhaf bir istifa açıklamasına tanık olduk. Bu açıklama, kerameti kendinden menkul başkanlık sisteminin yarattığı tek sesliliğin ülkeyi ne duruma getirdiğini de bir kez daha gösterdi hepimize. Gün boyu bir açıklama bekledik ama ortada ne basın vardı ne yayın ne de bir devlet yetkilisi. Bir yandan uluslararası basın kuruluşları, diğer yandan yurttaşlar istifanın gerçekliğini araştırırken Cumhurbaşkanlığından açıklama ancak ertesi gün gelebildi. İstifa müessesinin de ortadan kalktığı bir sisteme geçmiş olacağız ki Bakan görevinden affedilmişti. İstifanın sağlık sorunları mı yoksa birtakım izlerin birbirine karışması nedeniyle mi vuku bulduğunu ise kimse henüz anlamadı. Bu ülke insanı gerçekten bunları hak etmiyor arkadaşlar. Bu istifa Hükûmetin ülkeyi yönetemez hâle geldiğini çok açık bir biçimde göstermiş oldu. Siyasi veya ekonomik normalleşmenin de birkaç Bakanın veya bürokratın değiştirilmesiyle sağlanamayacağını çok iyi biliyoruz. Artık kesinlikle değişim zamanı.
Uzun süredir ekonomi gerçek ekonomik sorunlara değil, semptomlara dönük bir üstünü örtme çabasıyla yönetiliyordu. Doları düşürmek için yapılmadık şey kalmadı; Merkez Bankasının 120 milyar dolarlık döviz rezervi piyasaya satıldı, kamu bankalarının kaynakları döviz kurunu sabit tutmak için seferber edildi, faiz düşürüldü ama TÜİK rakamlarla oynasa bile enflasyon düşmedi. Bu politikalar Türk lirasını tarihî olarak en değersiz seviyeye taşıdı. Ve öyle enteresan ki bir ülke Maliye Bakanı normalde istifa ettiğinde piyasalar sarsılır -ve dolara da etki eder bu- ama tam tersi oldu. Herhâlde "İstersem doları düşürürüm." diyen Albayrak'ın kastı buydu, "Ben gidersem dolar düşer." demek istiyordu.
Bugün ülkede geniş tanımlı işsiz sayısı ise 10 milyon 513 bin, iş aramaktan ümidini kesen işsizlerin sayısı bir yılda 718 bin artarak 1 milyon 333 bin oldu. Fakat nasıl ki darbe girişimi, OHAL ve baskı politikalarıyla otoriter rejim pekiştirilmek için kullanıldı, bugün de pandemi işçilerin haklarını gasbetmek için kullanılıyor.
Kanun teklifinde görüyoruz ki patrondan tahsil edilmesi gereken sigorta primleri yine kamuya ve İşsizlik Fonu'na yükleniyor. İşsizlik Sigortası Fonu, Bülent Ecevit Hükûmeti döneminde ne amaçla oluşturulmuştu? Sigortalı çalışan çalıştığı süre boyunca ödediği primler karşılığında işsiz kalsa da insanca bir yaşamdan mahrum kalmasın diye. Oysa bugün baktığımızda yani bırakın yatırdıkları paranın faizini, işçiler yatırdıkları parayı bile İşsizlik Sigortası Fonu'ndan geri alamıyorlar ama biz diyoruz ki: "Yapılacak şeyler var. Asgari ücret 4 bin lira olsun, vergiden muaf yapalım." Ya Allah aşkına, gerçekten bir empati kurun 4 bin lirayla hanginiz geçinebilirsiniz? Peki, bunu yapmaktan yoksun muyuz biz bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde? Ya da emeklilerin, her emeklinin aylığını 2.500 lira yapmaktan aciz miyiz gerçekten? Eğer böyleysek o zaman hep beraber çıkalım, gidelim buradan ama bu niyet meselesi, yapılmak istenmemesi meselesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - 4 bin lirayı gerçekten hak görmeyenler, her türlü lüks harcamayı ya da yandaşlara rantçı, kayırmacı politikaları hak görebiliyorlar ama artık gerçekten halkın burasına kadar geldi; "Yeter." diyor, herkes "Yeter." diyor, biz de "Yeter." diyoruz.
Son olarak şunu söylemek isterim: İstifa gerçekten kıymetli bir tutumdur arkadaşlar. Bundan sonra istifayı da daha usturuplu ve hep beraber yapmanızı temenni ederim.
Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)