| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 11.11.2020 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ben size KHK'yle ihraç edilmiş yüzbinlerce emekçiden birisi olan, bir direnişçi olan Nazan Bozkurt'tan bahsedeceğim, onun mektubunu okuyacağım.
Nazan Bozkurt'u size tanıtayım. Bize çok uzak değil, biraz ileride, Kızılay'da, Yüksel Caddesi'nde, 23 Ocak 2017'de ihraç edildikten sonra üç yıldır öğlen, akşam "İşimi geri istiyorum." diye eylem yapan bir insandır. Nazan Bozkurt üç yıldır bu eylemini yapıyor ve kendisi bir sosyalisttir. Bir sosyalisttir ama sadece sosyalistleri değil, zulme uğrayan herkesi, tüm mazlumları kucaklayan bir insandır ve bunun karşılığında da önemli bedeller ödemiştir. Bakın, Nazan Bozkurt, Yüksel Caddesi'nde "İşimi geri istiyorum." sadece "İşimi geri istiyorum." dediği için ne yapıldı? Polis tarafından darp edildi, elmacık kemiği kırıldı, görme kaybı tehlikesi yaşadı ve ne oldu biliyor musunuz? Polise hiçbir şey olmadı. Götürüldüğü adli muayenelerin parasını ödemek zorunda kaldı. İşte, Türkiye böyle bir yer.
Nazan Bozkurt, Hazreti Ali'nin bir sözünü gerçekleştiriyor. Hazreti Ali diyor ki: "Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun." o da öyle yapmaya çalışıyor. Ve bundan dolayı üç yıldır yaptığı Yüksel direnişinden dolayı cezaevine girdi, Gebze Cezaevinde üç aydır.
Bana 1 mektup yollamış Nazan Bozkurt ve o mektubu ben size okumak isterim arkadaşlar. Diyor ki: "Merhaba Ömer Bey, hikâyemi biliyorsunuz. Önce sorgusuz sualsiz ihraç edildik, sonra bu yasa dışı işleme karşı yargı yolu kapatıldı, İŞKUR ve SGK tarafından fişlendik, tüm kapılar yüzümüze kapandı hatta bir iktidar yetkilisi tarafından ağaç kökü yemeye teşvik edildik, isimlerimiz internette yayınlanarak fişlendik. 140 bin kişiydik, kimimiz öldük, kimimiz hayata küstük, kimimiz direndik. Öyle kolay gitmedi ölenlerimiz, kansere yakalanıp acı çekerek, inşaattan düşen öğretmenler olarak, pazarcılık yaparken Covid'e yakalanarak, Meriç'te boğularak, bir sabah namazında kalbimiz durarak, dışlanarak, ötelenerek, selam sabah kesilerek acılar içinde can verdik. Ve biz haksız, hukuksuz ihraçlara direnen Yüksel direnişçileri, Nuriye Gülmen'in, 9 Kasım 2016'da İnsan Hakları Anıtı'na attığı adımı, adımlarımızla çoğaltarak Nuriye ve Semih'in üç yüz yirmi dört gün hücre hücre eriyen bedenlerinde vücut bulan bir umudumuz var, o da direnmek deyip bunun bedelini yerlerde sürüklenerek, gözümüz çıkarılarak, her gün sokakta işkence edilerek ödedik. Ekmeğimizi elimizden alan siz ey zalimler, bu aşağılanmaya daha fazla dayanamayıp kendini asan Sevgi Hemşire'nin geride kalan 3 öksüz evladına 'Annesizlik nasıl bir duygu?' diye sormuyorsanız." demiş.
Bu arada size bir hikâye anlatacağım. Bakın, Isparta'da Sevgi Hemşire, KHK'yle ihraç edilmişti, 2 çocuğu vardı ve hamileydi, eşi de ihraç edilmişti; neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Maddi ve manevi büyük zorluklar yaşıyorlardı. Hamile kadın depresyona girmişti ve bir türlü atlatamıyordu, çocuğu doğdu atlatamıyordu, sekiz buçuk aylık olmuştu ve yine kötüydü. Bir gün eve eşi geldi, kapıyı açtı, evde garip bir sessizlik vardı, odanın kapısını açtı. Bir de ne görsün? Tavana asılan ipe kendini asmış Sevgi Balcı vardı. Biri sekiz buçuk aylık bebek olmak üzere 3 çocuk annesi olan, bir KHK'yle ihraç edilmiş, Hemşire Hanım Sevgi Balcı kendini asmıştı, hayattan vazgeçmişti. İktidarınız insanları o kadar çaresiz bir hâle soktu ki, o kadar mahvetti ki, o kadar evler yıktı, ocaklar söndürdü ki işte bunun gibi en az 80 kişi intihar etti. Çok büyük suç ve günahlar sahibisiniz, büyük veballer sahibisiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, ben bütün bunlar sonrasında Nazan Bozkurt'un bu mektubunu size okumayı bir borç bildim. Çünkü Nazan Bozkurt bir zulme engel olamıyordu ama sonuna kadar onu duyurmaya çalışıyordu. Ben Nazan Bozkurt'u tebrik ediyorum ve ona, Gebze Cezaevindeki Nazan Bozkurt'a buradan diyorum ki: Nazan, üç ay içeri girdin ama sesin kısılmadı. Sesini bu Mecliste tüm milletvekillerine, tüm millete duyurduk ama bütün bunlar sonrasında ben hâlâ susan iktidar yetkililerini de tövbeye çağırıyorum, Nasuh tövbesine çağırıyorum. Bu kadar cinayetlere sebep oldunuz "Tövbe edin." diyorum ve bu aslan yürekli kahraman kadını yüreğinden öpüyorum, tebrik ediyorum. "Nazan Bozkurt diren." diyorum; mutlaka bir gün kazanacaksın, cezaevindesin, zindandasın ama sesin tüm dünyaya duyuruluyor. (HDP sıralarından alkışlar)