| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 11.11.2020 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Alman hukukçu Ernst Fraenkel 1941 yılında "diktatörlük" kuramına bir katkı olarak "ikili devlet" kuramını geliştirmiştir. Bu kuram "Üçüncü Reich"in ilk evresi yani Hitler dönemine odaklanarak Nazi Almanyasında hukukun nasıl işlediğini içeriden anlatmaya çalışır. Bu kuram, Almanya'da devletin ikili bir görünüm arz ettiği, kendini hiçbir biçimde hukukla bağlı saymayan bir tedbir devleti ile en azından mevcut kanunlar uyarınca işleri yürütmeye çalışan bir norm devletinin bir biçimde iç içe ve yan yana olduğunu anlatır. Yani tedbir devleti, hukuki öngörülebilirliğin temelini oluşturan genel normlara tabi olmaksızın siyasi karar ve durumun icapları uyarınca hareket ederken norm devletiyse yürürlükteki kanunlar ve mahkemelerin tesis ettiği hükümler uyarınca işler.
Şimdi "Bunu bize niye anlatıyorsunuz?" diyebilirsiniz. Şöyle söyleyeyim değerli milletvekilleri: AKP iktidarları döneminde, özellikle en güçlü olduğunuz dönemde yani 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin stratejisi, HDP'nin parti olarak seçimlere girmesiyle birlikte aslında ilk yenilgiyi tattınız. Bu sebeple 2015'ten beri HDP'ye karşı inanılmaz bir öfkeyle, hukuksuzlukla, adaletsizlikle saldırıyorsunuz. Bütün faşist uygulamalarınızı, bu tam da bahsettiğim Hitler Almanyasının yani "Üçüncü reich"in ilk evresini tanımlayan bu ikili devlet kuramındaki tedbir devletine ilişkin olan hususu yani ikili devlet hukukunu bize karşı işletiyorsunuz.
2015'ten beri 16 bin gözaltı var partililerimize karşı; milletvekillerimiz, ilçe ve il yöneticilerimiz, belediye eş başkanlarımız, partili arkadaşlarımız, 16 bin gözaltı ve yaklaşık 5 bin yoldaşımız da tutuklu. Bu, faşizm değil de nedir değerli arkadaşlar? Yani siz eğer "Burada hukuk var." diyorsanız sizin hukuk anlayışınızdan ben şüphe duyarım açıkçası. Son iki gün içerisinde seçim bölgem ve aynı zamanda memleketim olan Şırnak'ta, Cizre ilçemizde 11 yönetici arkadaşımız yine belediye meclis üyesi arkadaşımız yerine kayyum atanan, halkın iradesinin gasbedildiği Cizre Belediyesinin Belediye Eş Başkanı arkadaşımız ve yine belediye meclis üyesi arkadaşlarımız gözaltına alındı. Dosyalarında arkadaşlar "Niye pikniğe gittiniz?" diye sorular var; neredeyse "Niye WhatsApp?" "Niye Skype?" ya da "Niye Telegram gibi programlar kullanıyorsunuz?" diye sorular var. Yani dosyada tek delil yok, zorla delil üretilmeye çalışılmış; aslında faşizm dayatmasının göstergesi var burada.
Yine, 5 il genel meclisi üyesi arkadaşımız Şırnak'ta ihalelerde yolsuzluk yapılmasını engellemeye çalıştığı için görevden alındı. Tek birinin hakkında yeni açılmış tek bir dosya yok. Hatta bir arkadaşımızın görevden alınmasına ilişkin yazılan idari karardaki gerek soruşturma dosya numaraları gerekse kimlik bilgileri numaraları bu arkadaşımıza, bu il genel meclisi üyemize ait değil. Bu durumu aslında Mardin'de yapılan yolsuzluk operasyonlarında da gördük.
"Devlet bekası" diyerek -tırnak içerisinde- "terör" diyerek faşizmi uygulayan AKP iktidarının aslında kayyumlar eliyle nasıl bir soygun düzeni kurduğunun göstergesidir. Hakkında dosya yok, isim benzerliği dahi yok ama dosyaya da ulaştık, o dosyada "Hadi, sehven yapılmış." diyebileceğimiz bir isim benzerliği yok -2015'in dosyası- ve idari kararla arkadaşımız görevden alınmış. Faşizmin âlâsını yaşıyoruz değerli arkadaşlar.
Tabii bunlarla birlikte biz ne zaman "Kürt'e karşı düşmanlık yapıyorsunuz." desek itiraz ediliyor. Ama gelen bütün iktidarlar Kürt inkârına, Kürt'e zulme "devlet bekası" diyerek aslında önce Kürt'e, sonra tüm topluma kan kusturdular; şu an yaptığınız tam da bu. Ülkedeki faşizmin, ülkedeki bu hukuksuzluğun temel kaynağı ilk başta Kürt'e dayatılan, Kürt'e yaşatılan hukuksuzluktur.
Değerli arkadaşlar, "Wilhelm Reich" isminde psikiyatr tarihinin en radikal isimlerinden biri vardır, belki çoğunuz duymuşsunuzdur. "Faşizmin Kitle Psikolojisi" ve "Kişilik Çözümlemesi" gibi çok bilinen ve dikkate değer kitapların yazarıdır kendisi aynı zamanda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Çok önemli bir sözü vardır "Kitleler aldatılmadı, faşizmi arzuladılar." der. Sizler de aldatılmadınız, hiçbir zaman aldatılmadınız, sizler faşizmi arzuladınız. Şu an gerek Kürtlere gerek HDP'ye gerek tüm muhalif kesimlere karşı uyguladığınız bu faşizmin sonu geliyor arkadaşlar, tüm bu yapılanların hesabı elbet sorulacak.
Şunu buradan bir kez daha söylemek istiyorum: "Bin yıllık Kürt kardeşliği" teranesinden bıktık, "Kürtler ile Türkler et ve tırnak gibidir." metaforundan da bıktık...
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Nasıl anlıyorsanız...?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - ...çünkü Kürtler ne zaman bir şey istese, hakkını talep etse, eşit yurttaşlık talep etse kullandığınız bu metaforla uzayan tırnak oluyor ve kesilip atılıyor. Cezaevine atılıyor, sürgüne gönderiliyor, katlediliyor; bugün de yaşadığımız durum tam da bu. Bizler Kürtlere, Türklere, bu topraklarda yaşayan halklara bir ebru olarak bakıyoruz; iç içe geçmiştir, mozaik değildir, etle tırnak değildir. Etle tırnağı da, dediğimiz gibi, tırnağı kesersiniz, mozaiği ayırırsınız ama ebruyu ayıramazsınız; bu sebeple bu faşist uygulamalardan vazgeçin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)