GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:17
Tarih:18.11.2020

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4'üncü madde üzerinde huzurunuzdayım.

Bu maddeyle, ruhsat sahalarına tanınan tüm muafiyetlerin ve izinlerin devredilen ruhsatlarda aynen korunacağı düzenlenmektedir. Hâlihazırda redevans sözleşmeleriyle çalışan tüm sahalar ya kendisine tanınan muafiyetlerle ya da Maden Kanunu'nun 7'nci maddesi kapsamında tüm izinlerini alarak faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ancak, bu maddeyle, ÇED raporu alma, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı gibi izinlerin redevans sözleşmesi yapan firma için yenileme zorunluluğu kaldırılmaktadır. Madencilik sektöründe bir yanıyla taşeronlaşma hızlandırılmakta ve genişletilmektedir. Sanki, bu ülkede taşeron şirketlerin ihmaliyle yüzlerce madenci ölmemiş gibi taşeronluk yaygınlaştırılmakta ve daha da acısı, bu yapılırken denetimsizlik temel bir politikaya dönüştürülmektedir. Öte yandan, değişiklik "ihale" "işletme" ve "redevans" gibi çeşitli adlarla başka kurum ve kuruluşlara da ruhsat hakkı doğurmaktadır. Günümüzde yapılan üretimler ile muafiyet alınan dönem arasındaki gelişmeler çok farklı olunduğundan bunların aynı şekilde değerlendirilmesi düşünülemez. Bu yüzden, yıllar içinde gelişen teknolojiler, değişen üretim teknikleri nedeniyle aynı taahhütlerin verilerek diğer izinlerden muaf tutulması anlaşılır değildir. Mevcut maden kanunlarında birçok muafiyete tabi olduğundan, aynı muafiyetlerin özel sektöre de devredilmesi yasal açıdan sorunlar yaratacak ve haksız rekabete yol açacaktır.

Bir diğer sorun, devredilen kapasite ile sözleşme kapasitesi birbirinden farklı; sözleşme kapasitesi için gerekli izinler alınmamışsa ne olacağıdır. Birçok sözleşme alanı, bakir ve yeni işletmeye açılacak alanlardır. Bu bağlamda, kanun düzenlemesinin eksikliklerinin biri de müeyyidenin bulunmamasıdır. Soma katliamında 301 canımızı bu yüzden kaybettik. Bu ölümlere doymadınız mı, daha ne kadar canımızı bu denetimsiz, müeyyidesiz rant sevdanız için kurban edeceksiniz? Bilmiyorum. Sizler madenci değilsiniz ama birkaç yandaşın çıkarı için çıkardığınız bu yasalarla tarih önünde siz sorumlu olacaksınız. Bu maddeyle ekosistemdeki diğer canlılar ve doğanın kutsallığı salt kâr, rant hevesiyle göz ardı edilmektedir.

Doğanın en ücra, en mikro alanlarına kadar müdahale eden bu yaklaşım, daha fazla kâr ve rant saldırganlığından hareketle, doğayı maksimum düzeyde tüketim nesnesi hâline getirmenin yollarını açmaktadır. Türkiye ölçeğinde bununla ilgili tehlike haritası her geçen gün büyümektedir. Bunun en acı örneklerinden birisi memleketim Maraş'ta yaşanıyor. 1984 yılında faaliyete açılan Afşin-Elbistan Termik Santrali'nin bacalarından çıkan zehirli gazlar yüzünden, bölgede yaşayan insanlardan hayvanlara, ekolojik sistemden içilen sulara kadar hepsi bu gazlarla zehirlendiler. Yine, Maraş'ın Pazarcık ilçesine bağlı Çöçelli köyünde her türlü çevre felaketi riskine rağmen kalker ocakları dayatılıyor. Bölgede yaşayan tüm halkın tepkilerine karşı faaliyete geçirilen 2 adet çimento fabrikası bulunan Çöçelli'ye kalker ocağı da yapılmak istenmesi, sermayenin kârının ve doğanın nasıl da hiçe sayıldığının kanıtıdır. Burada insanlar zaten 2 adet çimento fabrikasından yeterince muzdariplerdir. Bu köyde yaşayan Alevi canlar için kutsal olan bir türbe alanını da içine alan, faaliyete geçmesi hâlinde köydeki tüm endemik bitkileri yok edip yerleşim yerlerini yaşanmaz hâle getirecek bu kalker ocağı halkın rızası olmamasına rağmen dayatılmaktadır. Oysa, tüm yaşam alanlarında doğanın içerisindeki her canlının, ağacın, bitkinin, kurdun, kuşun, börtü böceğin bile hakkı vardır.

Doğanın dengesini böyle bozduğunuz için doğal afetler arttı, kanser yayılmaya başladı; kuş gribi, domuz gribi, SARS ve Covid-19 gibi virüsler ortaya çıktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Özellikle bu pandemi sürecinde doğanın ve insan sağlığının öneminin çok daha fazla anlaşılması gereken zamanlarda hâlen bu talan niye?

Arkadaşlar, doğanın kendine yapılan kıyımları affetmediğini anlamanız gerekir. Bunu anlamak için ne kadar daha felaket yaşamamız gerekiyor? Ekosistemimiz artık daha fazla ekonomik ve siyasal çıkarlar için talan edilmemelidir. Ekolojik bütünlüğü tehdit eden enerji ve maden arayışlarına son verilmeli ve doğa, geri dönüşü olmayacak bir sömürü nesnesi hâline getirilmemelidir. Bu anlamda doğayla ve tüm canlılarla barışık, tahakkümcü olmayan, alternatif enerji modelleri esas alınmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)