GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:18
Tarih:19.11.2020

HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, artık bazı şeyler söylemekten yorulduk ama tekrarlamakta da fayda vardır, belki bir gün söylediklerimiz karşılık bulur diye... Açıkçası söylemek gerekirse, artık Türkiye'nin hemen hemen her alanına sirayet etmiş bir durum var. Bir usulsüzlük yapıldığı zaman, bir haksızlık yapıldığı zaman, yanlış bir şey yapıldığında insanları uyardığınız zaman ya da bir milletvekili olarak, orayı temsil eden insanlar olarak uyardığınız zaman "Gidin şikâyet edin, nereye varıyorsa varsın." diyorlar. Çünkü iktidar tarafından kollanacaklarını ve iktidar tarafından korunacaklarını çok iyi biliyorlar, yaptıkları işlemlerin usulsüz olduğunu da çok iyi biliyorlar. Bunu niçin söylüyorum? Bunu şunun için söylüyorum: Bakın, geçen gün ben bir taziye nedeniyle İstanbul Sultangazi ilçesinde, Gazi Cemevi'nde -Gazi Mahallesi'nde- bulunuyordum; bir baktım ki bir toz yumağı geliyor yani gerçekten bir kum tozu yukarıdan geliyor. Sorduk, soruşturduk; yukarıda bir tane kum ocağı varmış. Böyle bir işletmeye nasıl ruhsat veriliyor ve insanlar bu şekilde nasıl zehirleniyor; artık insan hakikaten tahayyül edemiyor.

Yine, Kars'ın girişinde Digor'un yakınından bir gün aracımla geçerken bir toz yumağı, böyle bir sis yumağı içerisine girdim. "Herhâlde yağmur yağıyor." dedim ama sonra öğrendik ki kum ocağı çalışıyormuş. Belli ki filtresiz, hiçbir önlem alınmadan ocak işletiliyor; maalesef bu tür durumlar artık yaygınlaşmış.

Artvin'e, Yusufeli'ne gittim -bir balık yiyelim dedik arkadaşımızla- bir baktık, yukarıdan bir toz yumağı geliyor. Şehri yukarıya taşıyormuş iktidar, öyle bir proje varmış. Bir bakıyorsunuz, o insanların KOAH olmaması, bronşit olmaması elde değil; gerçekten yukarıdan bir toz, oradan aşağıya Yusufeli ilçesindeki insanları zehirlemeye devam ediyor.

Yani, bunun gibi örnekler çoğaltılabilir ki hakeza şunu söyleyeyim: Bazen de çok ciddi anlamda farklı uygulamaların olduğunu da görüyorsunuz. Hasankeyf'in on iki bin yıllık bir tarihi var, insanlığın beşik noktalarından bir tanesi fakat elli yıllık enerji sağlanması için maalesef yok edildi, sular altında bırakıldı. Hasankeyf, orada resmen betonlaştırıldı, yok edildi o güzelim doğal güzellik.

Yine, şöyle bir durum söz konusu; bakıyorsunuz, bu şekilde, enerji için doğa katlediliyor, tarih katlediliyor; fakat, bakıyorsunuz, TEDAŞ, halkımızı da sömürmeye devam ediyor, halkımıza da zorbalık yapmaya devam ediyor. Iğdır'da 12 tane köyün içme suyunu sağlayan trafonun elektriğini borcu var diye TEDAŞ kesmiş ve üç yıldır su alamıyorlar. Yani, açıkça söyleyeyim: Hem doğa talan ediliyor hem insanlar zehirleniyor hem tarih yok ediliyor ama orada, bölgede, özellikle Kürt bölgesinde TEDAŞ, zorbalığına zorbalık katıyor, bunu da ayrıca belirtmek lazım.

Yine, benim seçim bölgem olan Iğdır'la ilgili ciddi bir sorun var. Bu kürsüden de defalarca belirttim ben bu durumu ama maalesef yetkililerce bir karşılık bulmadı; tekrarlayayım çünkü Iğdır halkı bu konuda ciddi anlamda rahatsız: Yanı başında, Ermenistan'a bağlı, eski Sovyet yöntemiyle, Sovyet döneminde son derece ilkel yöntemlerle kurulmuş olan bir Metzamor Nükleer Santrali var ve bu nükleer santral ciddi sorunlara yol açıyor, gerçekten insanları zehirliyor. Iğdır'da kanser çok artmış durumda. Belki ölçümler yapılıyordur, belki bu konuda bazı noktalarda eksiklik belirtilmiyordur, tespit edilmiyordur ama orada ortaya çıkabilecek bir nükleer sızıntı ya da patlama sonucu büyük bir facia olacaktır, Erzurum'a kadar bölge yok olacaktır. O açıdan, yani, uluslararası camiada bu konuyla ilgili bir girişimde bulunulması lazım. Bakın, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ topraklarıyla ilgili savaş naraları atarak iktidarınız bir şeyler yaptı ve sonra Rusya'nın devreye girmesiyle bir barış antlaşması, bir ateşkes antlaşması imzalandı. Gelin, bu konuda da elinizi taşın altına koyun; o dirsek temasında olduğunuz, canciğer olduğunuz Rusya'yla bu konuyu da görüşün ve bu nükleer santralin kapatılması için bu konuda girişimlerde bulunun çünkü insanlar çok ciddi anlamda tedirgin ve gerçekten orada patlama olursa büyük bir facia olur ki iyot tabletlerinin de dağıtılmadığını ve bu konuda hazırlıklı olunmadığını da çok iyi biliyoruz. Bu konuda iktidarı ve diğer tüm muhalefet partilerini sorumluluk almaya davet ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

HABİP EKSİK (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Şimdi, geçen gün de ben, bu usulsüzlüğü dile getirdim. Gerçekten artık insanların usulsüzlük yaptıktan sonra yüzleri de kızarmıyor çünkü bu bir tarz hâline dönüştü. Bakın, Iğdır'da İl Özel İdaresine alım yapıldı, 25 kişilik personel alımı yapıldı ve bu personel alımında MHP'li milletvekilinin aynı soyadını taşıyan yeğeni alındı, AKP'nin ilçe başkanının aynı soyadını taşıyan yeğeni alındı, AKP'nin ilçe belediye başkanının yeğeni alındı, AKP'nin bir önceki dönem il başkanının yeğeni alındı -aynı soyadları taşıyorlar- AKP'nin ondan önceki il başkanının yeğeni alındı ve bu usulsüzlükler artık normal olarak görülüyor, o insanların yüzleri dahi kızarmıyor. Gerçekten öyle bir hâle getirdiniz ki insanlar eskiden bir usulsüzlük yapsa, bir haksızlık yapsa yüzleri kızarırdı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde isimlerinin anılmasından utanç duyarlardı ama maalesef sizin iktidarınız döneminde bunlar normal görülmeye başlandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Eksik.

HABİP EKSİK (Devamla) - "Bana ne, ne olursa olsun." tarzı gelişmiş.

Meclisin bu konuda denetleme yetkisini yerine getirmesi, bu usulsüzlüklerin önüne geçmesi konusunda çağrıda bulunuyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)