GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:18
Tarih:19.11.2020

AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben mutat olduğu üzere bıraktığım yerden devam etmeye devam edeceğim.

Hepinizin bildiği gibi, bilgiden daha önemli bir şey yok. Sadece bu konuda bu çatı altında konuşulan meselelerde değil, bütün meselelerde bilgi önemli ama daha da önemlisi, doğru bilgiye sahip olmak. Ama maalesef bizim gözlemlerimiz dış politikada iktidar, maalesef bu binadan dahi bilgi esirgeyerek birtakım kararlara yol açıyor. Bunun örneklerini Suriye'de gördük, nasıl gördük? Trump'ın bir mektubu vardı, biz bunu on beş gün sonra fark ettik, böyle bir mektup olduğunu. Arkasından Libya tezkeresi geldi, Libya tezkeresinde biz tabii ki bir destek vermek arayışında olabiliriz, "Ne istiyorlar?" dedik, onun da cevabını alamadık. Azerbaycan tezkeresi geldi, tabii ki Azerbaycanlı kardeşlerimize vereceğimiz desteğin gereği olarak buna "Evet." dedik ama teknik ve siyasi anlamda özürlü çıktı bu tezkere maalesef, bunun da nedenlerine birazdan değineceğim.

Bir defa bir ortak merkezden bahsedildi biliyorsunuz. Bu ortak merkez, Barış Gücü'nün parçası mı değil mi? Bunu biz hâlâ bilmiyoruz çünkü Putin'e sorarsanız, bu, Barış Gücü'nün parçası değil, Erdoğan'a sorarsanız, Barış Gücü'nün parçası. Ne kadar kuvvet bulunacak bunun içinde? 30 Türk, 30 Rus mu; 300 Türk, 300 Rus mu? Bunu da bilmiyoruz, fiziken hangi arazide, nerede olacağını da bilmiyoruz ama en azından Yukarı Karabağ'da olmayacağını biliyoruz. Peki, bunu mutlaka Ruslarla mı yapmamız lazımdı, bunu Azeri kardeşlerimizle birlikte yapmak mümkün değil miydi? Kaldı ki bizim 2010 senesinde yapılmış bir anlaşmamız var ve o anlaşma bu tezkerenin çok ötesinde imkânlar veren bir anlaşmaydı, maalesef onu da nedense bir kalemde bir kenara koyduk. Daha da garip bir şey var: Rus Barış Gücü orada beş sene kalacak, bizim tezkere niye bir senelik; bu, yazılamaz mıydı? "Bu tezkere, Rus Barış Gücü'nün süresince geçerli olacaktır." cümlesi yazılabilirdi, yazmadınız, niye yazmadınız fikrine geleceğim biraz sonra.

Ayrıca Sayın Hulusi Akar bugün bir açıklama yapıyor: "Bu, bir çerçeve anlaşmadır, içini sonra dolduracağız." diyor. Biz içinin sonradan doldurulacak bir anlaşmanın üzerinden tezkere çıkardık. Bitmedi, Azerbaycan'ın imzası var mı bu anlaşmada? Niye Azerbaycan'ın imzası var mı diye soruyorum? Azerbaycan bizim kardeşimiz ama uluslararası hukuk açısından bir üçüncü ülkede iki ayrı ülke, Türkiye ve Rusya bir anlaşma yaptılar. Şunun altını çizmek istiyorum. İktidar, maalesef Suriye'deki alışkanlıklarıyla bu meseleye baktı. Suriye'de devlet var mı? Yok, ayrı bir konu, Azerbaycan'da bir devlet var. Dolayısıyla bu biraz evvel söylediğim siyasi ve teknik sakıncaların altını maalesef çizmek durumundayım.

Peki, ne kadar kalacak? Yani Ruslar "Barış Gücü için beş sene geldik." diyorlar. Ne zaman? Uzamak kaydıyla. Ne kadar uzayacak bu? Yukarı Karabağ meselesi çözülünceye kadar. Bu hafta Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Yardımcısı şöyle bir açıklama yaptı: "Yukarı Karabağ'ın statüsünün belirlenmesi konusunda herhangi bir tarih belirlenmemiştir." diye. Türkçesi nedir biliyor musunuz bu cümlenin? "Allah kerim, biz buradayız." demektir.

Yani dolayısıyla tabii ki işgal altındaki bölgeler kurtarılmıştır, tabii ki bizim desteğimiz olmuştur maddi, manevi ama başka bir duruma da maalesef yol açmış durumdayız biz şu anda. Yani taraf olmadığımız Azerbaycan- Ermenistan-Rusya anlaşmasına Rusya'yla yaptığımız anlaşma yoluyla biz taraf olduk. O anlaşma konusunda ne diyor biliyor musunuz Azeri kardeşlerimiz? "Tabii ki işgal altındaki bölgeleri kurtardık." Ama şu cümleyi de ilave ediyorlar: "Yukarı Karabağ'ı Ermenistan'dan aldık, Ruslara verdik." diyorlar. Bunu ben söylemiyorum, Azeriler söylüyor. Yani bunu niye ben burada anmak ihtiyacını duyuyorum? Şöyle makaleler var piyasada: "Sana yakıştıramadım Türkiye, sana yakıştıramadım Erdoğan." diye biten makaleler var bugün Azerbaycan'da. Bunun sonuçlarının ne olduğu konusunda daha fazla ayrıntıya girmeyeyim.

Niye bir sene? Ben tahmin ediyorum, "seneye zaten iktidarda değiliz" demek istediniz, seneye biz geleceğiz, o zamana kadar siz bununla idare edin, biz geldiğimizde daha iyisini yapacağız. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Son cümlem, Suriye'yle ilgili bir cümle. Daha vaktim olsa daha da söylerdim ama Sayın Başkanın söylediklerine riayet edeceğim. Bundan dokuz ay evvel Sayın Erdoğan "Bu Esad, 2019 Eylülündeki sınırlarına çekilecek." dedi. Çekilmezse ne olacaktı? Çekilmezse omuz üstünde baş kalmayacaktı, hatırlayan var mı bu cümleyi? Sayın Cumhurbaşkanı söyledi bunu; biz unutmadık, halk da unutmadı ve tarih de unutmayacak.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)