| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 24.11.2020 |
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, ben, kadına yönelik şiddetin araştırılması ve çözümünün bulunması için bir genel görüşme açılması önerisini partimiz adına açıklamak üzere söz aldım.
Değerli arkadaşlar, yarın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. Aslında kadınlar açısından her gün mücadele; üç yüz altmış beş gün, yedi gün yirmi dört saat kadınlar sürekli bir şiddet sarmalının içerisinde ve bu şiddete karşı mücadele ediyorlar. Tabii ki bu şiddetin çoklu biçimiyle kadınlar karşı karşıya. En fazla basına yansıyan fiziki şiddet ama kadınlar; psikolojik, ekonomik, cinsel ve fiziki şiddetin her türüne yedi gün yirmi dört saat her alanda maruz kalıyorlar. Tabii en fazla basına yansıyan, kamuoyuna yansıyan ve bizim de gündemimize aldığımız, artık kadınların yaşam alanını, yaşam hakkını ortadan kaldıran fiziki şiddet.
Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye'de 2020 Ocak ayı itibarıyla en az 256 kadın katledilmiş; yine, 197 kadın şüpheli bir biçimde yaşamını yitirmiş. Bu şüpheli biçimde yaşamını yitirme olaylarının çoğunun cinayet olduğunu çok iyi biliyoruz, bunu Şule Çet gibi davalarda aslında kadınlar olarak tecrübe ettik. Biz, mücadele etmesek, kadınlar bunun peşine düşmese Şule Çet olayı yine şüpheli bir ölüm, intihar gibi görülüp üstü kapatılacak meselelerden biriydi.
2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'ne göre Türkiye, 153 ülke arasında 130'uncu sırada. Bence, günbegün bu sıralamada daha alt sıralara düşecek gibi de görülüyor.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu şiddetin artmasının çokça nedeni var. Onun için biz bir gün oturalım bütün Meclis özelinde tartışalım, konuşalım ve bunun çözüm yöntemlerini bulalım diyoruz. Kadına yönelik şiddetin, özellikle iktidarın yürüttüğü politikayla bire bir bağlantılı olduğunu biliyoruz çünkü iktidar bütün sözcüleri aracılığıyla, basın aracılığıyla, kurumları aracılığıyla sürekli bir biçimde kadın düşmanı politikalar yürütüyor ve yine iktidar, özellikle bu vasıtalarla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini perçinleyecek, geliştirecek siyasetler üretiyor.
Bakın, iktidarın, en üstteki Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, bütün sözcüleri, zaten kadın ve erkeğin eşit olmadığını düşünüyor, bunların fıtraten eşit olmayacağını ifade ediyor. Yine, mücadele eden kadınlar özellikle, özel bir biçimde hedef alınıyor. İki gündür, kendini İçişleri Bakanı değil de erkeklerin sözcüsü gibi gören Bakan, çıktığı her yerde kadınları hedef gösteriyor, kadınların mücadelesini hedef gösteriyor ve gerçekten dâhiyane önerilerde bulunuyor(!) Çözüm neymiş? Erkekler kadınlara vuracaklarına, kendilerine vuracakmış. Gerçekten dâhiyane bir çözüm önerisi(!) İktidar sorumlu değil zaten. "Pandemi döneminde eve kapanın; siz, kendi tedbirinizi alın, biz tedbir almak zorunda değiliz." Kadınlar, şiddete maruz kaldığında, katledildiklerinde "Yapmayın erkekler, aman ayıp!" diyor, bir de "Ayıp!" Kadına yönelik şiddet ayıp değil arkadaşlar. "Ayıp" söylemi tıpkı karakollarda polislerin, jandarmanın kadınlara "Aman, ayıptır." erkeğe "Ayıptır, bak yapma böyle bir daha. Böyle yaparsan artık aramız bozulur, bozuşuruz." diyerek erkekleri ikna edip, kadınları ikna edip eve göndermesiyle aynı zihniyettir. Bu ülkenin İçişleri Bakanı kadına yönelik şiddeti "ayıp" olarak tanımlayamaz. Kadına yönelik şiddet Ceza Kanunu'nda özel olarak düzenlenmemiş, doğru ama şiddet suçtur. İçişleri Bakanı böyle tanımlarsa biz bu işin içerisinden nasıl çıkacağız? İşte bunu düzenlemenin, değiştirmenin yöntemini bulmak lazım. İlk önce de bence, eğitimin bir parçası olarak toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi en üstten en alta verilmeli, özellikle başta Kabineden de başlayabiliriz.
Bir de sayı tartışmasına giriyoruz. Biz 1 kadının katledilmesini bile bu ülkede kıyameti koparma vesilesi olarak görüyoruz. Bizim mücadelemiz sadece pankart mücadelesi değil, biz mücadelemizi siyasetin her alanında olarak, biz mücadelemizi toplumun her alanında olarak, biz mücadelemizi erkek egemen zihniyeti değiştirme, dönüştürme ve kadınlara eşit bir yaşam kurulması için her alanda yürütüyoruz. Bu mücadelemiz küçümsenecek, dalga geçilecek bir mesele değildir. Bunu da İçişleri Bakanına hatırlatmak isteriz.
Değerli arkadaşlar, peki, gerçekten savaş tablosu ortadayken iktidar ne yaptı bu pandemi sürecinde? Pandemi bir kriz süreciydi, kadına yönelik şiddet vakaları arttı ama iktidarın yaptığı birkaç şeyi söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Başkan, rica edersem bir dakika daha toparlamak için...
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Şimdi, bu, bir savaş tablosudur; kadınlar bir savaş tablosuyla karşı karşıya. Şimdi, bu kadar kadın katledilmiş, kadınlar her gün yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyor. İktidar "Pandemi sürecinde erkekleri de düşünsünler hâkimler, savcılar 6284'ü uygularken." diyerek bir HSK genelgesi yayınladı. İnfaz Kanunu, cezaevlerindeki koşullar, cezaevindeki mahpusların yaşamını tehlikeye atıyordu ama en fazla erkekleri etkiliyordu herhâlde, özellikle kadına ve çocuğa karşı suç işleyen erkekleri. Az önce arkadaşımız ifade etti, Diyarbakır'da bu yıl içerisinde katledilen 9 kadından 2'sini öldürenler bu İnfaz Yasası'yla çıkan erkeklerdi. Yine ne yaptı iktidar? Fırsata çevirdi pandemiyi; kayyumlar atayarak, kadın kurumlarını kapatarak eş başkanlık sistemimizi hedef aldı; yine bununla beraber mekanizmaları askıya aldı bu süre içerisinde ve "Evlerinize gidin kadınlar; bu süreçle, bu saldırılarla, bu şiddetle yüz yüze kalın." dedi. Şimdi, biz kadınlar... Bir de İstanbul Sözleşmesi'ni de tartışmaya açtı ve bunu hâlâ tartıştırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Biz, İstanbul Sözleşmesi'ni uygulayalım diye özellikle belirtiyoruz.
Arkadaşlar, tekrar ifade edeyim; bugün bu korkunç savaş tablosunun karşısında, gelin bütün partiler bir günümüzü bu meseleye ayıralım, bir gün "Neden bu ülkede kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor?" tartışmasını yürütelim. Bizim çözüm önerimiz, emin olun, İçişleri Bakanının çözüm önerisinden çok daha etkili; eğer bunu uygularsak gerçekten bir nebze ilerleyebileceğimizi düşünüyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)