| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 25.11.2020 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, aslında farklı bir konudan söz edeceğim, ona da gireceğim ama öncelikle şunu söylemek isterim: O kadar çizdiğiniz sınırları var ve o sınırların içerisinde kalınmasına bunca yıldır o kadar alıştınız ki iktidar partisi olarak gerçekten hani bunun dışında bir şeye tahammül edemiyorsunuz. Mesela şunu söylemek istiyorum size: Emniyet görevlileri geliyor ve size diyor ki: "Sadece şurada bulunacaksınız, bunun dışına çıkmayacaksınız." İktidar olan partinin bütün milletvekillerine söylüyorum: Ne hissedersiniz gerçekten? "Ben milletvekiliyim, ne oluyor? Bir dakika, sen nasıl böyle konuşursun milletvekiliyle?" dersiniz. Peki, biz bu muameleyi gördüğümüz zaman... Sizin Emniyet görevlileriniz -sizin diyorum çünkü gerçekten bizi korumakla falan görevli değiller, böyle bir şey yok- dokunmayı, hakaret etmeyi, her türlü kötü muameleyi yapmayı kendilerine iş edinmişler ve onların tepesinde de bunu açıkça aslında bize reva gören bir İçişleri Bakanı var. Evet, bir gün size asla bunu demek ve dedirtmek istemeyiz: "Şu sınırlar içerisinde kalacaksınız; bunun dışında sizin toplantı, gösteri hakkınız olmayacak, protesto hakkınız olmayacak." Siz hiçbir haktan haberdar değilsiniz, hiçbir hakkı da gerçek anlamda benimsiyor falan değilsiniz. Gerçekten demokrasicilik oynanıyor aslında, bu bir oyun. Burada bu Meclisi de aslında bir şekilde kullanarak sanki bir meşruiyet kazandırmaya çalışıyorsunuz. Aslında sizin için sadece yasaklar var, sadece yasaklar var ve bundan da gayet ama gayet de memnunsunuz, bunun keyfini sürüyorsunuz ve memnun oluyorsunuz aslında. Dönüp de bakmıyorsunuz bile "İnsanlara ne yapılıyor, nasıl muamele ediliyor?" diye çünkü hiçbiriniz alanlarda da değilsiniz. Siz bir yere gittiğiniz zaman eşlikçiler eşliğinde gidiyorsunuz, öyle gidip de direkt halka falan karışmıyorsunuz; onu yapmadığınız zaman da ne halkın ne yaşadığını görebilirsiniz ne de anayasal bir hak olan protestonun, toplantı, gösteri hakkının nasıl engellendiğini görürsünüz. E, bu da sizin vicdanınıza kalmış ama gerçekten bunların hesabının sorulacağı, yargı önüne çıkacağınız günler de gelecek.
12 Ekimden bu yana tazminat hakları için eylem yapan Ermenekli madencilerin günlerdir yaptıkları görüşmeler sonuç vermedi ve madenciler direnişlerinin 87'nci gününde Ankara yürüyüşüne başlamak istediler. Fakat her zaman olduğu gibi gece gündüz Mecliste sermayeye kapıyı açanlar, işçiler söz konusu olduğunda o kapıları "Çat!" diye onların suratına kapattılar ve ciddi olarak darp edildiler, baskı gördüler. Az önce Ankara'da Sakarya Caddesi'nin önünde kadınlara da yapıldığı gibi. Bunu her sene, her 25 Kasımda yapıyorsunuz ve dediğim gibi toplantı gösteri hakkı nedir, bilmiyorsunuz ya da biliyorsunuz ama bunu yapmak işinize geliyor. Evet, bir yılı aşkın süredir alamadıkları maaşları, yatmayan tazminatları, ocaklarda gerekli işçi sağlığı, iş güvenliği önlemleri alınmadığı için direnişte işçiler ve yüzlerce madencinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesine rağmen hâlen işçilerin haklarını alabilmek için direnmek zorunda kalmaları çaldıkları her kapının yüzlerine kapanması bu ülkenin utancıdır. Öyle Bakanın delikanlılık yapıp "Ben söz veriyorum, hakkınızı alacaksınız." demesiyle olmuyor bu işler. Sizin dilinizle konuşayım, varsa bu işin de bir raconu var. Hak mücadele edilen bir şeydir. (HDP sıralarından alkışlar) Hak bunun sonunda alınan bir şeydir. Hak yasalarda yazan bir şeydir. Bakan sözleriyle verilecek, öyle iltimas edilecek ya da -nasıl diyeyim- insanları ihya edecek iaşe gibi verilecek bir şey değildir. Hak diyoruz, hak! Bunun için de biraz bakın isterseniz kitaplara.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, evet, yenilenebilir enerjiden söz ediyoruz ama bakanlar da dâhil birçok milletvekilinin benim bütçede tanık olduğum gibi "yenilebilir enerji" dediği yenilenebilir enerjiden. Gerçekten o ne yenilenebilir ne de yenilebilir. Hiç yapılanlar yenilir yutulur değil. Ben sadece ANKAPARK'ı, Ankara'yı söylemek istiyorum son olarak. Şirket belediyeye ödemesi gereken 26 milyon lirayı ödemedi ve bu ANKAPARK'tan o kadar fazla zarar gördük ki gerçekten, 5 kez iptal edilmesine rağmen projeye devam edildi, 750 milyon dolar harcadı bu park için Melih Gökçek. Geçen de saraya çağrıldı. Hesap sormak için mi? Hiç sanmıyorum ama onunu hesabını Ankaralılar soracak gerçekten Melih Gökçek'ten ve bunun dışında daha sorulacak çok hesap var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Son cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN - Bir dakikadan sonra süre vermiyoruz genelde.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamam, tamamlayayım o zaman.
Son olarak, Gölbaşı'nda bunu yapmayın; Lösante Hastanesi var, lösemili çocuklar köyü var orada. Lastik yenilenebilir enerji değildir. Gölbaşı'nda bunu kurduğunuz zaman dioksini lösemili çocuklara solutacaksınız, bunu da bu Meclis ve iktidar böyle bilsin.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)