| Konu: | Avrupa'da yaşayan Türklerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 02.12.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün karşınızda olmamın nedeni, Avrupa'daki 6,5 milyon vatandaşımızın karşı karşıya bırakıldığı bir büyük sıkıntı. On yıllardır memleketlerinden, ailelerinden uzakta, gurbette alın teri döküp birikimlerini "İlle de vatan." diyerek Türkiye'de değerlendiren yüz binlerce vatandaşımızın Türkiye'deki hesap bilgileri bu yıl sonu itibarıyla çalıştıkları ülkelerin yönetimleriyle paylaşılacak.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) nezdinde vergi kaçakçılığını, kara parayı ve terörün finansmanını önlemek için Kasım 2011'de Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi imzalandı, 2017'de yürürlüğe girdi. Sözleşmenin uygulama esaslarını belirleyen Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimi Anlaşması ise 2017'de imzalandı, 31 Aralık 2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla onaylanarak yürürlüğe girdi.
Değerli milletvekilleri, anlaşma kapsamında Türkiye, bu yılın sonunda 57, gelecek yıl ise 100'e yakın ülkeye Türkiye kökenli göçmenlerin Türkiye bankalarındaki para ve diğer finansal birikimlerine ilişkin tüm bilgileri gönderecek. Almanya, İngiltere, Hollanda ve Fransa, hepsi bu listede.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkelerde yaşayan milyonlarca kardeşimiz şu anda panik içinde. On yıllarca en ağır işlerde çalışarak dişinden tırnağından artırıp Türkiye'de biriktirdikleri paralarına ilişkin tüm bilgiler yaşadıkları ülkelere bildirildiğinde haklarında vergi soruşturmaları başlayabilir, ağır para cezaları kesilebilir, aldıkları sosyal yardımlar kesilebilir hatta geçmişe dönük sorgulama dahi yapılabilir. Bu insanlar ne yapacağını bilmiyor çünkü ellerinde hiçbir bilgi yok. İlk anlaşmanın imzasından bu yana on yıl geçmiş ama onlara bunun ne getirdiğini, ne götürdüğünü anlatan bir Allah'ın kulu çıkmamış. Sadece ağustos sonunda Gelir İdaresi Başkanlığının hazırladığı bir rehber var ortada, onu da anlayabilen beri gelsin.
Olayın vahametini şöyle anlatayım: Avrupa'daki kardeşlerimizin çoğu, tesadüfen, Türkiye'deki bankamatikten para çekerken ekrana düşen mesajlarla bilgilerinin yaşadıkları ülkelere verileceğini öğreniyorlar. Binlerce kardeşimiz her gün konsoloslukları arıyor ama yanıt yok. Bizleri arıyorlar, bizler de onlardan öğreniyoruz. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Şu salgın döneminde apar topar Türkiye'ye gelip, bankalardaki parasını çekip yastık altına koyan ya da yanında Avrupa'ya götüren mi dersiniz; Ankara'dan yönlendirmeyle ikamet adresini değiştirip kendini Almanya yerine Türkiye'de gösteren mi dersiniz... Ortada yanıt bekleyen yüzlerce soru var ama yurttaşların yardımına koşacak bir tek yetkili dahi yok.
İsveç'ten Fatih Yeşilekin yazıyor: "Hayatımız boyunca tüm varlığını ülkemize yatıran biz gurbetçiler için idam sehpası hazırlanmış. Bizler kara paracılarla, vergi kaçakçılarıyla bir tutuluyoruz." Abidin Tangaloğlu Avusturya'dan soruyor: "Türkiye neden yurttaşlarını başka bir ülkeye karşı mağdur bırakıyor?" Bu soruların tümü yanıtsız. Ayrıca, vatandaşlarımıza doğru ve yeterli bilgilendirme yapılmadığı için "müşavir" "danışman" adı altında dolandırıcılar, hokkabazlar dahi türemiş.
Değerli arkadaşlarım, Avrupa'da yaşayan Türk, yabancımız değildir; aslında onlar bizleriz. Kimimizin anası, babası, amcası, kardeşi ya da komşusu onlar; yani, onlar bizim ayrılmaz parçamız. Onları ne dolandırıcıların eline bırakabiliriz ne de nasıl hareket edeceğini, ne isteyeceğini kestiremediğimiz yabancı ülkelerin vergi idarelerinin önüne bilgisiz, donanımsız ve korumasız terk edebiliriz. Ortada büyük bir ihmal var ama bunun sorumlusu ne Almanya'daki Ali amca ne Danimarka'daki Döndü teyze; sorumlusu burada, Ankara'da.
Bakın, yirmi sekiz gün sonra, yılbaşında ne olacak: Danimarka, İsveç, Finlandiya, İngiltere'nin de aralarında bulunduğu 57 ülkeye orada yaşayan yüz binlerce vatandaşımızın Türkiye'deki banka hesapları gönderilecek 31 Aralıkta; hiçbirisinin bilgisi yok. Hesaplardan bilgiler çoktan -geçen yıl sonunda- toplanmış, paket hazır; kimsenin haberi yok. İngiltere'den 60 yaşındaki temizlik işçisi Songül ablamız beni arayıp soruyor "Biraz birikmiş param vardı. Uçak bulup gelsem bir şey yapabilir miyim?" diye. Neden kimse bilgilendirmedi bu vatandaşı? Öte yandan, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya'daki milyonları bulan Türklerin bilgileri bu yıl gönderilmedi ama gelecek yıl gönderilecek; onlara da hâlâ Allah'ın tek bir kulu çıkıp kapsamlı bilgi vermiş değil. Peki, bu nasıl çifte standart? Londra'daki Songül abla ile Köln'deki Ali dayı, 2'si de bizim insanımız, bizim vatandaşımız; ayrımcılık niye, çifte standart niye? O zaman, Türklerin yaşadığı ülkelerin hiçbirine göndermeyin şimdi, ne bu acele?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Tabii ki.
Vergi cennetlerine para kaçıranlar, kara para aklayanlar ve uyuşturucu kaçakçıları ile bizim emeğinden başka sunacak hiçbir şeyi olmayan, Avrupa'da yaşayan kardeşlerimiz bir tutulabilir mi? Bu, onlara yapılan büyük haksızlıktır.
Peki, ne yapılmalı? Buradan Maliye Bakanına, Dışişleri Bakanına ve Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum, yurt dışında yaşayan 6,5 milyon kardeşimiz adına sesleniyorum: "Bu anlaşmadan kaçalım." demiyoruz ama yurt dışındaki vatandaşlarımızı yeterince bilgi sahibi yapana kadar bu anlaşmanın uygulaması ertelenmelidir. Cumhurbaşkanının imzaladığı uygulama anlaşmasının 6'ncı maddesi çok açık: Anlaşmanın uygulanmasında zorlukla karşılaşılması hâlinde her ülkenin istişare isteme hakkı var. Sadece Almanya'da 3 milyon, yurt dışında toplam 6,5 milyon vatandaşımız var, hiçbirini bilgilendirmemişiz. O zaman şimdi "Benim vatandaşım bu anlaşmaya hazırlıksız, öğrenip uygulamakta zorlanıyor, bizim zamana ihtiyacımız var." diyebilmelisiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu anlaşmanın uygulamasını ertelemek ya da kademeli bir geçiş istemek Türkiye Cumhuriyeti'nin en doğal hakkıdır, bu bir lütuf değildir. Bu sayede, yurt dışındaki kardeşlerimize bu anlaşmayı öğrenme ve ona göre tedbirini alma, bulunduğu ülkeye bildirimini yapma zamanı tanımış ve onları her türlü suistimale karşı korumuş oluruz. Bu anlaşmayı yurttaşlarımızı bilgilendirene kadar ertelemeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Selamlamak için son bir süre...
BAŞKAN - Uzatmanızı verdim, sağ olunuz.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Peki, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)