GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:25
Tarih:08.12.2020

MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) - Dinle, acele etme.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk milliyetçiliğinin babası olarak andığımız merhum Ziya Gökalp, kültürün halkın geleneklerinden, eğilimlerinden, örflerinden, sözlü ve yazılı edebiyatından, estetik ve iktisadi ürünlerinden oluştuğunu söylemiş, kültürün bir milletin dili, dini, ahlaki, hukuki ve estetik hayatlarının ahenkli bir bütünü olduğunu belirtmiştir. Ziya Gökalp'in yapmış olduğu bu tanımdan da anlayacağımız üzere kültür, maddi ve manevi yönleriyle bizleri bir arada tutan en önemli değerdir. Bu bağlamda, varlığımızı sürdürmek için kültür değerlerimize sahip çıkıp koruyarak gelecek nesillerimize aktarmalıyız.

Ülkemizde bu sene yapılan çalışmalar tam da bu ruha mana ve değer katmaktadır. Ayasofya-ı Kebir Cami-i Şerifi'nin dualarla, törenlerle açılması bizleri ziyadesiyle mutlu ve memnun etmiştir. Cenab-ı Allah fethinden de fatihinden de cami olarak açandan da açtırandan da razı olsun.

1826 yılında kurulan, dünyanın en eski orkestralarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın inşa edilen yeni salonu gurur tablomuzdur, dünyaya sanat alanında verilen en güzel cevaplardan ve övünç kaynağımızdır. Başkent Ankara'nın kalbinde, Ankara Kalesi ile Anıtkabir arasında, dünyadaki en güzel konser salonlarından biri olarak gelenekten geleceğe bir köprü olmaya devam edecektir. Bu salon için bütün imkânları seferber eden Sayın Cumhurbaşkanımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.

Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmeleri, bir anlamda, Hükûmetin, bakanlıkların önceki yıllara göre icraatlarını anlattıkları ve gelecek dönemde yapacak olduklarına onay istedikleri, özünde ise millete hesap verdikleri dönemdir. Bugünkü koşullar ve her yanımızı habis bir ur gibi sarmış pandemi şartlarında insanlarımız hayatlarını kaybederken devletimiz bütün imkânlarını seferber ederek muazzam bir mücadele veriyorken geçen yılki rakamlar göz önünde bulundurularak yapılan değerlendirmelerle bir sonuç çıkarmaya çalışmak iyi niyetten uzak bir haksızlık olur ki biz bunu tasvip etmeyiz, edemeyiz.

Kültür ve Turizm Bakanlığının sadece pandemi koşullarında başlattıkları ve öncü oldukları çalışmalar sıralanırsa: Güvenli turizm sertifikasyonu iş yeri çalışanları ve ziyaretçiler için mükemmel bir çalışma olmuştur. Yine, otel, motel, tatil köyü ve benzerlerinin KDV beyannamelerinin verilme süresinin uzatılması sektöre rahatlama getirmiştir. Seyahat Acentaları Birliği aidatının 2020 yılı için alınmaması ve konaklama vergilerinin ertelenmesi seyahat acentelerinde olumlu etki yaratmış, Kredi Garanti Fonu'ndan sağlanan destek ve Bakanlığın kamu bankalarıyla yaptığı anlaşma neticesinde turizm tesislerine verilen ucuz krediler kuşkusuz olarak sektörün boğulmasına engel olmuştur.

Kongre, konser, fuar, lunapark giriş ücretlerinde KDV'nin yüzde 8'e indirilmesi; sinema, tiyatro, opera ve bale giriş ücretlerinde KDV'nin yüzde 1'e indirilmesi; devlet tiyatro salonlarının sembolik ücretlerle özel tiyatrolara sunulması; sanatçılara yapılan telif, kaşe ücretlerindeki artış takdire şayan ve alkışlanacak eylemlerdir.

Çok önemsediğimiz Müze Kart uygulamasının daha da yaygınlaştırılması ve özellikle devlet bankalarının kredi kartlarıyla anlaşılarak Müze Kart yerine geçmesi hakkımız ve dileğimizdir.

Turizm konusundaysa rakamlara takılmadan ve demoralize olmadan yapılan desteklemelerin sürekliliğinde fayda görmekteyiz. Şu anki koşullar özellikle deniz turizmi ve turistik tesislerde bazı kalıcı yeniliklerin ve iyileştirilmelerin yapılması açısından da fırsat olabilir. Nihayetinde başka Türkiye yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'deki kadar çeşitli ve yeterli turistik tesis işletmesi de bulunmamaktadır. Özellikle üzerinde durmak istediğim acil önlem alınması gereken bir konu -ki sadece Turizm Bakanlığının değil Çevre Bakanlığının da bir konusudur- şudur: Devletin iskele denilen yüzme ve güneşlenme alanlarına izin vermesinin sebebi kum sahili olmayan, kayalık alanlarda vatandaşlara kolaylık ve imkân sağlamaktır; peki, kumsalı olan sahil yerlerinde yan yana sıralanmış bu yapılara verilen izinlerin amacı nedir? 2 kilometre kumsalda her pansiyona, her siteye bu yapıların yapılmasına izin verilmesi iskele enflasyonu, görüntü kirliliği oluşturmakta ve otele gidemeyen, sitelerde evi olmayan insanlarımızın sahillerde denize girme imkânını kısıtlamaktadır. En kısa sürede bu soruna bir çözüm bulunmalı, gerekirse birleştirme yoluyla iskele sayıları azaltılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, önce korumamız lazım; tarihimizi korumamız lazım, tarihî eserlerimizi korumamız lazım, kültürel mirasımızı korumamız lazım. Gün yüzüne çıkarıp koruyamıyorsak bırakalım, yerinde kalsın. Koruyabileceğimiz zaman gün yüzüne çıkarır, o zaman tarihin yeni sayfalarında yerini aldırırız.

Belirtmek isterim ki arkeoloji turizmin arkasında kalmamalı, kültür dokumuz turizmin gölgesine esir olmamalıdır; tam tersi olarak, kültür dokumuz arkeolojimiz, tarihimiz ve tabiat varlıklarımızla beraber turizmin dinamosu olmalıdır.

Bir diğer önemli konu da tarihî ören yerlerinin kazı ve restorasyonlarında sponsorlara kucak açmamızdır. İlgili firmalar da yasal çerçevede, vergilerinden bu sponsorluk harcamalarını düşmektedirler. Lakin, sponsorluk reklamı kültür değerinin önüne geçmemeli, yapılan reklam o tarih dokusunun ruhuna sahip olmamalı. Bıraksınlar, tarihin ruhu yerinde kalsın.

Tarihin sıfır noktası olarak ünlendirdiğimiz Göbeklitepe ve benzerlerinde, ziyaretçi merkezinden başlayarak şirket reklamı taşıyan dolmuşlardan kazı alanına ulaştığımız zaman dilimine kadar sponsor ismiyle karşılaşmak doğrusu bir hayal kırıklığıdır. Aynısı bir dönem Bodrum Tiyatrosu'nun restorasyonunda başımıza gelmişti. Tarihten bir örnek vermek gerekirse Divriği Ulu Camisi, ki bence kuvöz içerisinde saklanması gereken bir tarihî eserimizdir; Evliya Çelebi'ye göre, methinde diller kısır, kalem kırıktır. İşte, bu eseri 1243 yılında yapan Mimar Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah, bu muazzam esere imzasını, ismi eserin önüne geçmesin diye, zaman içinde eriyerek yok olacak bir taşın üstüne atmıştır. İşte, ecdat nerede, biz şimdi neredeyiz?

Bakanlığımızın almış olduğu arkeolojik kazıların on iki aya çıkarılması kararı, çok yerinde ve isabetli bir karardır. Şüphesiz on iki ayın her günü kazı yapılması mümkün olmayacaktır. Lakin, restorasyon, bilimsel makaleler ve aktiviteler sürekliliği sağlayacak, ören ve kazı alanını canlı tutacaktır. Bir de istihdam edilecek arkeolog, restoratör ve sanat tarihçilerini de düşünürsek çok yerinde bir uygulama olmuştur.

Arkeolojik kazı demişken, kadim Anadolu toprakları üzerinde boy boylamış, soy soylamış medeniyetlerin en eskilerinden bir tanesi Hatti Uygarlığı'dır. Yaklaşık beş bin yıllık bir tarihten gelen Hattiler Ankara'da -burada- Ahlatlıbel'den Boğazkale'ye kadar uzanmışlardır. Ve tarihte bir ilk olmuştur: İşgal eden Hititler, o zamanki ismiyle "Nesililer" ilk defa asimile olmuşlardır; bir işgalci toplum, işgal ettiği yerde asimilasyona uğramıştır. Bunu söylememin nedeni, cumhuriyetin ilk yıllarında, Hititlerin yapmış olduğu, şu anki ismiyle "Gavur Kalesi" olarak bilinen kalenin arkeolojik çalışması için cebinden para veren, destekleyen, yurt dışından arkeolojik mimar getiren, Mimar Von der Osten'a yaptıran ve arkasından Türk Tarih Kurumunu kendi parasıyla kuran Mustafa Kemal Atatürk'tür. Şimdi, Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumunun on iki ay sürecek kazıları desteklemesi, masraflarını karşılaması, arkeologları, restoratörleri işe alması, Anadolu medeniyetlerinin tarihlerinin aydınlatılmasında öncü rol oynaması bu ruha bir saygı, bir idealin devamı, tarihsel bir şuurun sonucudur. "Türk Tarih Kurumu niye arkeolog işe alıyor?" diye soranlara da en güzel cevaptır.

Kıymetli milletvekilleri, konuşmama Bakanlığın ilgili kuruluşu RTÜK'le devam etmek isterim. RTÜK, son hamlesiyle bizlerin takdirini kazanmıştır. Kırmızı çizgiler aşıldığında devlet doğal olarak reaksiyon gösterir, kurumlarının varlığını ve milletinin değerlerini korur. Ülkemizin varlığının, birliğinin, bekasının teminatı, olmazsa olmazı Metehan'ın ordusuna saldırıp hakaret edilirken kayıtsız kalamayan RTÜK Başkanı ve Üst Kurul üyelerini kutluyoruz, alkışlıyoruz. (MHP sıralarından alkışlar) "Yanlı" diye tabir edilen RTÜK'ün devlet yanlısı, millet yanlısı, memleket yanlısı olması birilerinin kanına dokunsa da bizim için gurur vesilesi olmuş, Türk milleti nezdinde de takdire mazhar olmuştur.

Hakeza, RTÜK, son zamanlarda yaptığı başarılı hamlelerle uluslararası yayıncıları Türkiye'ye getirmiş, ülkemize yeni istihdam ve ek kaynak yaratmıştır. "Gelmezler." "Kaçarlar." denilen Netflix, Amazon Prime, MUBI, Spotify, Deezer gibi uluslararası yayın kuruluşları ülkemizde teker teker yayın lisansları almaktadırlar. Ayrıca "Kaçar." denilen Netflix İstanbul'da ofis açma kararı almıştır.

Yıllardır altını çizerek söylediğimiz "Türkçe, dil bayrağımızdır." düsturuna riayetle, RTÜK yönetiminin, radyo ve televizyon yayınlarında güzel Türkçemizin doğru ve düzgün, anlaşılır konuşulması için yürüttüğü çalışmalar ve ekranlarda aileye, kadına, çocuklara şiddete karşı yaptığı mücadele milletimizi mutlu ve memnun etmiştir.

Son olarak, engelli kardeşlerimizi unutmayarak farkındalıkları ve yayınlara ulaşabilmeleri için işaret diline ve sesli betimlemelere ayrılan sürelerin artırılması örnek bir çalışma olmuştur.

Sayın milletvekilleri, opera ve bale alanında Sayın Bakan tarafından da açıklanan mevcut kültür merkezlerine ek olarak Erciş Kültür Merkezi'nin tamamlandığının, Burdur Kültür Merkezi inşaatının ise yıl sonuna kadar tamamlanacağının ve 4 adet kültür merkezinin daha projesinin başlayacağının haberini almış olmak bizlere, Bakanlığımızın sanat alanında etkin çalışmalar yaptığının bir göstergesidir.

Ayrıyeten, en büyük temennimiz ise sabırsızlıkla beklediğimiz, İstanbul'da yapımı devam eden Atatürk Kültür Merkezi'nin de bir an önce tamamlanıp milletimizin hizmetine sunulmasıdır.

Kültürel gelişmeyi sağlayan en büyük unsurlardan biri de tiyatrodur. Sanatsal ürünleri en etkili ve direkt yollarla seyirciye aktaran bir araçtır. Tiyatrolar hem eleştirel yaklaşır hem toplumu komplekslerinden arındırır. Sorunlar üzerinde düşünme ve yargılamayı öğreten tiyatrolar toplumun duyarlılığını ve bilincini de artırır. Kültürel birikiminin pekişmesine ve zenginleşmesine yardım eder. İnsanları ortak bir estetik düzeyde buluşturur. İnsanı çok iyi bir şekilde yine insanlara ve topluma tanıtır. İşte, bu amaç ve doğrultuda pandemi koşullarında büyük bir özveriyle sahne alan tiyatro sanatçılarımızı, özel çocuk tiyatroları düzenleyerek 23 il, 19 merkez, 38 ilçede perde açan, ilaveten açık hava yaz oyunlarıyla 21 temsil veren Devlet Tiyatroları yetkililerini gönülden kutluyorum.

Geçen sene konuşmamda gene bu kürsüden dile getirdiğim özel tiyatrolara sağlanan bütçenin artırılması konusunda... Geçen sene özel tiyatrolara ayrılan 6 milyon lira desteğin bu sene yaklaşık 3,5 kat artırılarak 21,5 milyon liraya çıkarılması çok yerinde bir karar olmuştur. Bunun için de Sayın Bakan ve Bakanlık temsilcilerine ayrıyeten teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, fazlasıyla önemsediğimiz ve arzu ettiğimiz bir diğer konu da Ankara'mıza, Beştepe'de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Millet Kütüphanesinin üçgeninde dünyanın en büyük müzelerinden birinin, hatta en büyüğünün yapılmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ERKAN HABERAL (Devamla) - Hatti, Göbeklitepe, Hitit, Frigya, Lidya, Truva, Urartu gibi uygarlıkların beşiği olan memleketimizin, bize göre tarihleri dün sayılabilecek ülkelerin yanında onlar gibi bir müzeye sahip olmaması üzücüdür. İnsanlık tarihinden başlayarak Ön Türklerden ilk Türklere, oradan Orta Asya'daki Türk medeniyetlerini içinde bulunduracak bir müze, diğer müzelerimizin depolarındaki değerlerin de sergilenmesini ve görülmesini sağlayacaktır.

Son olarak, geçen seneki konuşmamda bahsettiğim bir hususu sizlere tekrar dile getirmek istiyorum. Ankara Milletvekili, bir başkent çocuğu olarak Ankara'mıza dünyanın gıptayla bakacağı bir opera binası yapılması arzusunda olduğumu, yapılana kadar da olmaya devam edeceğimi sizlere bildirmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım, selamlayalım lütfen.

ERKAN HABERAL (Devamla) - Mevcut tarihî binanın Türk sanat ve musikisi müzesi olarak değerlendirilip yeni muhteşem bir opera binasıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'ndan sonra dünyaya Ankara'dan açılabileceğimiz hususunu sizlerin takdirine bırakıyor, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2021 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)