| Konu: | AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 08.01.2013 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Huzurlu, başarılı, uzlaşmacı, birbirini anlayan, birbirine hoşgörüyle yaklaşan bir müzakere ortamının, bir Meclis çalışma ortamının 2013 yılında sağlanması temennisiyle, inşallah, burada bir başlangıç yapacağımız ümidindeyim. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak tüm Meclisimize milletimizin beklentileri doğrultusunda sorunların çözümüne hukuk kurabilen bir yasama yılı yaşamayı tavsiye, temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinin lehinde söz aldım. Bu haftanın gündemini sayın grup yönetimi belirlemiş, Danışma Kurulunda toplantı temin edilemediği için detayını görüşemedik ama bugün gördük. Geçen yıldan yarım kalan bir kanunla yine geçen yılda gündeme alınan bir kanunun bu hafta tamamlanmasını ve bir miktar da uluslararası sözleşmenin kanunlaştırılmasını öngörüyorlar. Çalışma saatleri yine sorunlu olmakla beraber çok rahatsız edici değil. Bu hafta uyumlu, uzlaşmacı, milletin huzurunu bozmayan bir çalışma yaparız ve bu başlangıç bundan sonraki haftalara da sirayet eder diye temenni ve ümit ediyorum.
Söz almamın esas sebebi, Zonguldak Kozlu'da yaşanan maden ocağı kazası meselesidir. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Zonguldak'ta yaşanan ve sürekli yaşanan bu elim, bu feci kazaya? Yani "kaza" demeye bile dilimiz varmaz hâle geldi çünkü sürekli yaşanıyor bu hadise. Bu olayda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, başta Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli olmak üzere, tüm camiamız adına, tüm yöneticilerimiz, milletvekillerimiz adına Yüce Allah'tan rahmetler diliyorum. Başta onların yakınları, çocukları olmak üzere tüm milletimizin başı sağ olsun. Yine temenni edelim, temenni ötesinde talep edelim, bir daha bu kazaları yaşamayalım. Çünkü değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın Çelebi'nin de ifade ettiği gibi, yani bunlar, bu olaylar kaza olmanın çok ötesine geçti. Birtakım ihmallerin, birtakım alınması gereken tedbirlerin zamanında ve yeterince alınmamasının sonuçları bu kazaları göz göre göre yaşıyoruz. İşte, her yılda birkaç tane bu maden ocağı kazası yaşanıyor.
Mutlaka ilgili kurumlar denetim yapıyor, raporlar yazıyorlar, teftişler yapıyorlar ama yapılan eksikliklerin, tespit edilen eksikliklerin yerine getirilip getirilmediğinin denetlenip denetlenmediğinden emin değiliz. Burada da aynı şey yaşanmış. Daha önce burası denetlenmiş, birtakım eksik ve yanlış uygulamalar belirlenmiş, iş yeri sahibi ve yöneticilerine gereken uyarılarda bulunulmuş ama netice itibarıyla böyle bir kazayla karşılaşıyoruz, böyle bir olayla karşılaşıyoruz. 8 vatandaşımız sabahleyin çocuklarıyla vedalaşıp ocağa iniyorlar, yerin altına iniyorlar ama akşam maalesef canlı geri dönemiyorlar.
Yani kader deyip geçebilirsiniz, Allah'tan gelene şükretmek, sabretmek durumundayız, ama kul bazında, kurum bazında, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Hükûmet olarak alınması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında almazsak? Yani değerli milletvekilleri, bir insan, bir Müslüman aynı çukura 2 defa düşerse sorumluluk kendine aittir. Dolayısıyla bu tedbirlerin alınmamasını burada acı acı tenkit ediyoruz. Ülkemizi on yıldan bu yana yöneten siyasi iktidar olarak AKP'nin bu konuda bir mazeretinin olmasını kabul edemeyiz.
Bu sebeple söylüyorum: Zonguldak'ta yaşanan hadise bir kaza olmanın ötesinde bir facia; bir katliam demek istemiyorum, bir kasıt aramıyorum ama göz göre göre 8 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Ateş düştüğü yeri yakmıştır. Yenilerin yaşanmaması için Hükûmete buradan rica ediyorum, temenni ediyorum, talep ediyorum; gereken tedbirleri alsınlar. Söz konusu olan insan, söz konusu olan emek. Yani adam çoluk çocuğunun rızkı için o yerin altına, 400, 500, 800 metreye kadar inip yani o simsiyah kömürle boğuşuyorsa, bu insana her şeyin üstünde bir değer vermek gerektiği kanaatindeyim.
Bir başka mesele de şu: Değerli milletvekilleri, bu taşeron işçiliğini her defasında konuşuyoruz, Hükûmetiniz de her defasında söz veriyor: "Çözeceğiz." Sayın Bakan -işte, bugün kanunu gelecek- gene buraya gelecek, yine soracağız: Bu taşeron işçiliği meselesini ne zaman çözeceksiniz? Yani taşeron işçiliği sistemiyle insan hayatının korunması mümkün olmuyor, görüyorsunuz. Çünkü taşeron, yükümlülüklerini yerine getirebilmek, kârını artırabilmek için muhtemeldir ki alması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında almıyor ve sonuç itibarıyla, kabul edilemez, Türkiye'ye yakışmaz, zamana yakışmaz, milletimize yakışmaz bu türlü sonuçlarla karşılaşıyoruz.
O sebeple söylüyorum, söz konusu insan ve insan hayatı. "Kazadır, kaderdir." deyip geçemeyiz. Meclis olarak, bu milletin adına görev yapan, bunun için hukuk kurmakla sorumlu olan Meclis olarak alınması gereken tedbirlerin alınmasını bir daha hatırlatıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, camiası olarak, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allah'tan rahmetler diliyor, yaralılara da acil şifalar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şandır.