GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:26
Tarih:09.12.2020

CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bütçe üzerinde konuşacağız ancak yargının bütçesine ilişkin konuştuğumuzda salt rakamlar üzerinden bir değerlendirmenin, içinde yaşadığımız yargı düzeni içerisinde çok sığ ve gereksiz olacağı kanaatindeyim. O nedenle, ben Türkiye'deki yargıya ilişkin düzeltmemiz gereken 3 temel başlığa değinmek istiyorum:

Birincisi, Türkiye'de kişiye özel hukuk var; olması gereken, herkese eşit hukuk. Bununla ilgili çarpıcı bir örnek vereceğim. Bakın, geçtiğimiz gün İstanbul'dan bir hanımefendi aradı -anlattığım bu olaya ilişkin dosyayı Sayın Adalet Bakanına da ilettim- ve dedi ki: "Benim annem, Instagram'da sizin Grup Başkan Vekiliniz Özgür Özel'i takip ediyor." E? "Grup Başkan Vekiliniz kendi Instagram hesabında bir televizyon programına ilişkin bir paylaşım yapıyor, kısa bir kesit. Orada Fahrettin Altun'a ilişkin bir eleştiri var." Peki. "80 yaşındaki annem de oraya Instagram oranın altına 'Yeter sömürdünüz.' yazıyor." Tamam, ne var bunda? Evi polisler basıyor. Fahrettin Altun şikâyetçi, hakaretten şikâyette bulunuyor. Polisler eve geliyor, 80 yaşında kadın;. diyorlar ki çocukları "Ya, bunu adliyeye götürmeyin. Kalıtsal hastalıkları var, Covid salgını var. Hiç olmazsa burada ifade versin." "Haklısınız." diyorlar. "Teyze, biz bir savcıya soralım. İzin verirse senin ifadeni burada alalım." Savcı izin vermiyor, adliyeye götürüyorlar ve adliyede ifadesini alıyor. Asliye Ceza Mahkemesinde savcı, hakaretten ceza istiyor, 125'in bütün maddelerinden ceza istiyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, işte kişiye özel hukuk dediğimiz bu. Bu ifadede bir hakaret yok. Bu Parlamentodaki -bakın ayrım yapmıyorum- AK PARTİ milletvekilleri de bundan, böyle bir ifadeden şikâyetçi olsa, belki orada da dava açmayacaklar ama saray kaynaklı bir kast sistemi oluşmuş ve oradaki herkese her şeye özel muamele! (CHP sıralarından alkışlar) Deniyor ki, bakın... Biz çok meraklı değiliz. Bana ne ya İletişim Başkanından! Benim muhatabım bile değil ama seçilmemiş, oturmuş bir adam orada her şeye cevap veriyor. Sanki Genel Başkanınız da o! Muhalefet Lideri konuşuyor, o cevap veriyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Görevi o.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Efendim, fazladan maaş alıyor, diyor ki "Ben hayır yapıyorum." Kardeşim kendi maaşınla yap hayrı. Var mı böyle bir şey? Türkiye'de hayır yapacaksa vatandaşımız, buyursun yapsın. Herkes kendi maaşıyla yapıyor, hayır için kime ekstra maaş veriyorlar Türkiye Cumhuriyeti'nde? (CHP sıralarından alkışlar) İşte kişiye özel hukuk budur.

Mevcut Anayasa'yı -beğeniriz beğenmeyiz- değiştirene kadar uygulamak zorundayız. Mevcut Anayasa'yı uygulamak zorundayız. Anayasa Mahkemesi kararları kesin, uygulanmıyor. Yargıçlar da bunu uygulamıyor. AİHM kararları bağlayıcı -Anayasa madde 90 açık- uygulanmıyor. Peki, ne yapacağız arkadaşlar? Bu ekonominin yansımaları, yargıyla ilintili problemler nedeniyle vatandaşa yansıdığında ikide bir "Hukuk reformu..." Ya, on sekiz yıllık bir iktidar daha neyin reformunu yapacak? Ben size söyleyeyim: 12 Eylül 2010 yılında ve 16 Nisan 2017 tarihinde anayasa değişikliğiyle yargı bağımsızlığını yok ettiniz, hukuk devletini yok ettiniz; AYM'nin ve AİHM'in beğenmediği kararları uygulamadınız, parti örgütündeki avukatları yargıç yaptınız, tarafsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanı için getirilen Cumhurbaşkanına hakaret düzenlemesiyle tüm muhalefet üyelerine davalar açtınız, tahliye kararı olan sanıkları tahliye etmeden yeniden tutukladınız, medyayı baskı altına aldınız; ekonomi iflas noktasına gelince de "Hukuk reformu..." Reform için yapısal değişikliklere ihtiyaç var. "Biz reform yapıyoruz." Peki, ne yapıyorsunuz arkadaşlar? Yani somut bir şey söyleyebilir misiniz?

Bakın, Erdoğan 2018'de ne diyor, 12 Haziran 2018: "24 Haziranda bu kardeşinize Başkanlığı verin; ondan sonra, şu faizle, dövizle, bununla, şununla nasıl uğraşılır, göreceksiniz." Gördük mü arkadaşlar, nasıl uğraşıldı? (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, ne olmalı? Böyle tali işlerle uğraşmayalım, gerçek anlamda hukukun tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlayacak yargı reformu yapmamız lazım. Geçen yargıya ilişkin düzenleme, OHAL altında geçen düzenleme... Defalarca söyledik, bakın, birçok ülkede OHAL altında ve sıkıyönetim altında anayasa değişikliği yapamazsınız; Arnavutluk'ta yapamazsınız, Gürcistan'da yapamazsınız, Belçika'da yapamazsınız, İspanya'da yapamazsınız, Litvanya'da yapamazsınız, Portekiz'de yapamazsınız, Ukrayna'da yapamazsınız; say say bitmez ve mesela, anayasa değişikliğini de öyle, yönetmelik değiştirir gibi yapıyorsunuz, onu da yapamazsınız. Norveç'te bir parlamento, anayasa değişikliğini ilk üç yılda görüşür, eğer değişiklik gerçekleşirse, yeni gelen seçim sonrasındaki parlamento ilk üç yılında onu yasalaştırırsa, o anayasa değişikliği referandumdan "evet" almak kaydıyla yürürlüğe girer.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Danimarka'da da benzer; bir parlamento, eğer ki anayasa değişikliği yaparsa, bir dahaki dönem yeni seçilen parlamento, anayasa değişikliği yapması durumunda...

Sayın Başkan, çok kısa bir...

BAŞKAN - Yok, teşekkür ediyorum, tamamdır.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Ve bu, şunu gösteriyor değerli arkadaşlar, ciddiyeti gösteriyor.

BAŞKAN - Sayın Emre, ilave süreniz de doldu, teşekkür ediyorum.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Bitiriyorum.

Biz, mevcut bu ucube düzeni değiştirmediğimiz sürece yargıya ilişkin hiçbir şeyi de düzeltemeyiz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)