GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:27
Tarih:10.12.2020

CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, enerjide bağımlılığımızın azalmadığı, hatta arttığı bu dönemde ne yazık ki iktidarın politikaları iyi niyet edebiyatı içerisinde hazırlanan temenniler manzumesinden öteye bir türlü geçemiyor.

Değerli arkadaşlar, dünya ülkeleri "sıfır karbon" hedeflerini açıklıyor, güneş ve rüzgâra yoğunlaşıyor, fosil bazlı yakıtlardan ve özellikle kömürden çıkış yolları haritalarını açıklıyor, enerji verimliliği politikalarını uyguluyor; Avrupa "Yeşil Mutabakat" diyor, artık başta enerji olmak üzere tüm sektörleri, iş yapış şekillerini, ürün ve üretim standartlarını Yeşil Mutabakat'a göre yapılandırıyor, düşük karbonlu üretim ve hizmet sektörünü kurguluyor. Biz bu resmin neresindeyiz? Ülkemizi, sanayimizi, kurumsal kapasitemizi Yeşil Mutabakat'la uyumlu kılmamız artık bir zarurettir, bir mecburiyettir, bir gerekliliktir Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlar, her fırsatta yenilenebilir enerjiye destek olduğunuzu söylüyorsunuz; merak ediyoruz, 10 Temmuz 2018'de 1 numaralı Kararname'yle Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünü neden kapattınız? Yani rejimin ilk işi acaba neden Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünü kapatmak oldu, bunu da çok merak ediyoruz.

Türkiye'nin potansiyeli her fırsatta, her ortamda hep Almanya'yla karşılaştırılır, araştırmalar yapılır. Potansiyelimizin Almanya'dan çok daha yüksek olmasına rağmen ve güneş yatırımlarına aynı zamanda başlamış olmamıza rağmen neden bunların bu kadar gerisinde kaldık?

Mesela, enerji kooperatifleri; halkın kendi elektriğini temiz ve ucuz üretmesi için enerji kooperatifleri kurma çabalarının önüne neden engel koydunuz? Yönetmelikleri neden değiştirdiniz? Neden engellediniz? Ve biz buradan tekrar sesleniyoruz: Halkın enerjide söz sahibi olması için enerji kooperatiflerinin önünü açmak ve teşvik etmek zorundayız.

İşin gerçeği şu: Ülkemizde, ne yenilebilir enerjide ne de enerji verimliliğinde uyguladığınız politikaların önceliğinde bunlar yok. Enerji verimliliği konusunda da neredeyse yüzde 30'a yakın bir potansiyelimiz olduğu ortada. Ancak sizlerin geldiğiniz nokta hâlâ 2007 yılındaki Enerji Verimliliği Kanunu; bunun ötesine bir türlü geçemediniz.

Tercihiniz enerji verimliliğinden, halkçı, ucuz elektrikten yana değil; daha çok rant, daha çok santral, hatta daha çok nükleer santral yapmaktan yanasınız. Çok net bir biçimde uzun vadeli planlamadan yoksun hareket ettiğinizi de hem enerji politikalarınızdan hem de icraatlarınızdan rahatlıkla görebiliyoruz. Maalesef, bu başıboşluğunuzun, hesap bilmezliğinizin faturasını ödemek ise size değil, ekonomik buhran içerisinde mücadele eden vatandaşımıza düşüyor.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, EÜAŞ varken "Varlık Fonu" dediğiniz paralel, denetimsiz aile şirketiniz neden santral işine giriyor? Türkiye Varlık Fonunun, Afşin-Elbistan'da kömür santrali kurmaya giriştiğini biliyoruz ancak Afşin-Elbistan'da ruhsatlandırma EÜAŞ'a ait. EÜAŞ varken Türkiye Varlık Fonu üzerinden neden bu iş yapılmaya çalışılıyor? Bu iş kime, hangi yöntemlerle verilecek? Fon aracılığıyla denetimden kaçırmak mı istiyorsunuz?

Enerjide plansız, programsız politikalarınız maalesef vatandaşı çarpıyor; sayenizde, vatandaşı, elektrik değil, onlara zamlarla bindirilen faturalar çarpıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin plansız politikalarınızın bedelini neden vatandaş ödemek zorunda? 2018 yılından bu yana elektrik arzı aynı şekilde durmasına rağmen, iktidar, bu süre içerisinde EPDK tarafından lisans verilmiş üretim tesisi yatırımlarını planlamak yerine, kontrolsüz şekilde sürdürüyor, devam ettiriyor; üstelik bu yatırımlar dışa bağımlılığı artıracak şekilde şekillendiriliyor. Yani neresinden bakarsanız çarpıklık, plansızlık ama yine bedeli ödeyen 83 milyon vatandaşımız.

Ekosistemi gözetmeden, nehir, havza planlaması yapmadan nehirlerimiz üzerinde art arda kurduğunuz ve ulufe gibi dağıttığınız mini mini HES'lerle doğadaki ekolojik dengeyi bozdunuz. Bizler HES yatırımlarına karşı değiliz ancak, çevre ve çevresel etki çalışmalarıyla layıkıyla yapılacak ve halk üzerinde mağduriyet yaratmadan ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına destek olmak kayduşartıyla.

YEKDEM konusunda da birkaç kelime etmek istiyorum. YEKDEM, 2010 yılında kurgulandığı felsefesinin, bugün geldiği noktada çok ama çok uzağında. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak, ülkedeki enerji üretiminde fosil yakıtlar yerine temiz, çevreci, yenilenebilir kaynakların kullanımına destek amacıyla hayata geçirilmişti. On yıllık tecrübe gösterdi, fiyatlar dövize endeksli ve döviz kuru devamlı artıyor, fiyatlara da otomatik olarak biniyor. On yıldır yenilebilir enerji teknolojileri müthiş derecede ucuzluyor ama bizde fiyatlar aynen devam ediyor. Faturayı kim ödüyor? Faturayı 83 milyon vatandaşımız ödüyor; faturayı sanayicimiz, esnafımız, halkımız ödüyor. Türkiye'de -sizler hidroelektrik santrallerinin hiçbir yenilikçilik yapısı olmadığını bilen kişilersiniz diye düşünüyorum- neden HES yatırımını, tamamı -neredeyse yüzde 70'inden fazlası- inşaat olan bir yatırımı YEKDEM mekanizmasına aldınız? Bunların YEKDEM'den çıkarılması gerekiyor. Bu şekilde YEKDEM fiyatları ucuzlayacak. YEKDEM'in gerçeği ve olması gerekeni, teknoloji yoğun yatırımlara destek verilmesidir. Sanayicimiz şikâyetçi, faturalarını ödeyemiyor. Yapmamız gereken şu: Yeşil ekonomi, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve kaynak verimliliğine odaklanmalıyız. Yapmamız gereken, ülkemizin yeşil mutabakatına hep birlikte imza atmamızdır; fosil yakıtlara, sera gazı artışına "Dur." Dememizdir; gelecek kuşaklara da yaşanabilir bir Türkiye Cumhuriyeti bırakmaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, vatandaşlarımızın en önemli kalemlerinden bir tanesi enerji. Vatandaşın yükü artarken devlet bütçesinden bazı firmalara göz göre göre sağlanan destekler, muafiyetler, süre uzatımları, adil olmayan düzenlemeler hep AK PARTİ hükûmetlerine ait; bu bir kayırmacılıktır. Elektrik özelleştirmelerinde 21 dağıtım bölgesi oluşturulurken, özelleştirmeler yapılırken "Kayıp kaçak oranları yapılacak yatırımlarla azalacak." diyen siz değil miydiniz? Hatta "Elektrik ucuzlayacak." diyen siz değil miydiniz? Hani ucuzlayacaktı, neden milleti kandırdınız? Dönemin Maliye Bakanı, 1 Ekim 2013'te "Elektrik özelleşince ucuzlayacak, vatandaş ucuz elektrik alacak." dedi. AK PARTİ'nin bu sözleri de doğru çıkmadı. Bir de "Bundan sonra yatırım harcamaları özel sektör tarafından yapılacak." dendi, bir de "Bunlar döviz verecek, vergi verecek." dendi. Ne oldu? Meclisten geçen kanunla kaçak kullanılan elektrik bedelinin tüketicilere yansıması 5+5 yıl daha uzatıldı. AK PARTİ hükûmetleri elektrik dağıtımındaki bölgesel farkları kapatamadığı gibi dağıtım özelleştirmesini de yönetemedi ve sonuç olarak kayıp kaçağı bu milletin sırtına çatır çatır yüklediniz. Şimdi buradan sormak istiyorum EPDK'ye: EPDK ne için var arkadaşlar? Vatandaş için mi yoksa vatandaşı müşteri olarak gören enerji şirketleri için mi? 3 Aralıkta alınan karar kimin için mesela? 21 elektrik dağıtım şirketinin aklınıza gelecek her türlü masrafının vatandaşın faturasına yansıtılması için EPDK'nin yayınladığı elektrik dağıtım tarifesinin düzenlenmesi ile perakende satış tarifesinin düzenlenmesi hakkındaki karardan bahsediyorum. EPDK bizim eleştirilerimiz üzerine dün akşam bir açıklama yaptı; özrü kabahatinden büyük. Diyor ki EPDK: "Geçmişte de böyleydi, bu durum mevzuata uygun." Allah aşkına arkadaşlar, siz nerede oturuyorsunuz? Burası Türkiye Cumhuriyeti ve vatandaşımız ekonomik buhranla mücadele ediyor. (CHP sıralarından alkışlar) Allah aşkına, milyonlarca vatandaşımız elektrik faturasını ödeyemiyor, virüslerle mücadele ediyor. Ne olurdu bu giderleri yansıtmayacak bir karar alıp vatandaşa rahat bir nefes aldırsaydınız? Neden hep bu şirketleri kolluyorsunuz? Bu neye benziyor biliyor musunuz? Ekmeğini sattığı fırıncı Mehmet'e çay ikram eden bakkal Hakkı amcanın çayın parasını, mahallenin emeklisi Hasan amcaya ödetmesine benziyor. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir şey Türkiye'nin hiçbir yerinde söz konusu olmaz. EPDK vatandaştan yana olmalıdır, ranttan yana, şirketlerden yana değil özündeki gibi şeffaf ve vatandaştan yana olmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayanız efendim.

AHMET AKIN (Devamla) - Peki, doğal gaz? 2017'de, ortalama bir aile 125 metreküplük bir doğal gaza 140 lira ödüyordu, şimdi 250 lira. Vatandaşın faturasına üç yılda yüzde 80 zam olarak yansıttılar. Aynı şekil elektrikte de var, yüzde 70. Soru şu: Hangi memurun, hangi ücretlinin, hangi emeklinin, çalışanın maaşı yüzde 80 arttı da siz hangi yüzle bu zamları yaptınız? (CHP sıralarından alkışlar) Üstüne üstlük buhran içerisinde, pandemi ile işsizlikle vatandaşın uğraşmasına mücadelesine rağmen devamlı zamlar bindiriyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bu dönemde yapmanız gereken vatandaşın yanında olmak çünkü elektrik ve doğal gaza erişim bu koşullarda asgari bir haktır, insan hakkıdır.

"Karadeniz'de doğal gazı keşfettik." dediniz, "Vatandaş ucuz doğal gaz alacak." diye müjdelediniz ama gerçekten vatandaşa mı müjde verildi yoksa bir yandaşınıza mı? Bunu yapmak için Karadeniz'de bulunan gaz için alım garantili bir sistem uydurdunuz. Değerli arkadaşlar, buradan sesleniyorum. Karadeniz gazı bir vatandaşa değil, AKP'nin bir yandaşına söz verilmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın.

AHMET AKIN (Devamla) - Yakında kokusu çıkacaktır yani bu müjdeden, maalesef, 83 milyona bir müjde yok, bir tek bir yandaşa müjde var; onu da yakında herkes görecek. Sonuç olarak AKP bu doğal gaz işini tünele, otoyola benzetecek ve geleceğimizi yine borçlandıracak hem de insafsızca. Karadeniz'de bulunan doğal gazla ilgili birçok soru işareti var; kim çıkartacak, TPAO ne olacak, parası nasıl bulunacak, finansı nasıl yapılacak, kaça mal olacak, neye, niye, sonuçları nasıl olacak?

Bir de değerli arkadaşlar, dün bir toplantısı düzenledik; halkımızın pandemide yanında olmak için 6 maddelik çözüm önerilerimizi sıraladık. Şimdi, Bakan burada, milletvekillerimiz burada, Allah aşkına bu zamanda vatandaşın yanında olmayanlar daha sonra vatandaşa nasıl hesap verecek? Bunu kabul etmenizin size ne zararı olabilir? (CHP sıralarından alkışlar) Burada diyor ki: "Bir salgın sürecinde elektrik ve doğal gaz faturalarını ödeyemeyen vatandaşlarımızın borçları faizsiz olarak bir yıl ertelensin, 12 eşit taksite bölünsün, Elektrik Tüketim Desteği'nden yararlananlara ilave pandemi sürecinde destek kapsamına alınsın.

Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanına ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET AKIN (Devamla) - Efendim, müsaade var mı? Hemen tamamlıyorum.

BAŞKAN - Tamamlayalım.

AHMET AKIN (Devamla) - ...bir yıl borç erteleme yetkisi veren düzenlemeye Covid-19 salgın hastalığı da eklensin. Covid-19 bir afet değil midir arkadaşlar? Bunu afet olarak görmemek bu milletin acısını duymamak demektir.

Ayrıca, çiftçimizin su ve elektrik borcu en az iki yıl ertelensin, ödeme kolaylığı sağlansın. Sanayicinin, esnafın ve tüm halkımızın artık bıktığı elektrikte ÖTV, fon, TRT payı kaldırılsın, KDV yüzde 1'e düşürülsün.

Komisyonlarda bekletilen kanun tekliflerimiz burada kanunlaşsın.

Doğal gazda ÖTV kaldırılsın ve KDV yüzde 1'e indirilsin.

Bizim bu konularla ilgili kanun tekliflerimiz var ve bekletiliyor. Neden bekletiliyor, hangi gerekçeyle bekletiliyor?

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)