| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 10.12.2020 |
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir) - Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Sürem kısıtlı olduğu için, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı kurumlar arasında kısa değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünü kısaca değerlendirecek olursak: Bor, corona sürecinde faydalanamadığımız bir maden olarak karşımıza çıktı. Corona sürecinde, partili Cumhurbaşkanının bor dezenfektanı reklam satış talimatı işe yaramamış olacak ki piyasada dezenfektan işletmeleri için hâlâ yüksek sabit maliyetlerden fiyatlarla satılmaktadır. Bizim belediyelerimiz ücretsiz dağıtımı yapmasa evlere dezenfektan ulaşmayacaktı; iyi ki Cumhuriyet Halk Partili belediyeler var.
Maskeyi dağıtamayan, sokağa çıkma yasağını yönetemeyen, esnafın yükünü karşılayamayan bu iktidar, bor dezenfektanını da ne yazık ki evlere ulaştıramamıştır, ücretsiz olarak verememiştir. Partili Cumhurbaşkanı, Sayın Bakan Fatih Dönmez'e 24 Mart 2020 tarihinde "Gerçekten, söylediğiniz şu dezenfektan hakikaten bu işi gördüğüne göre çok ciddi bir reklam kampanyasına girip şu dezenfektanla da bu açığı kapayalım. Bundan bize de bir tane gönderin, aman elimizi mahvetmesin." ifadelerini kullanmıştır. Bunları basından, medyadan okuduk.
Sayın Bakanım, şimdi size soruyorum: Bakanlık bor dezenfektanı için herhangi bir reklam kampanyası yürütmüş müdür? Bunun sonucunda ne kadar ihracat gerçekleştirmiştir? Bu talimattan sonra ülkelere dezenfektan ve deterjan satışı olmuş mudur? Yaklaşık 23 milyon TL'lik bütçeli kurumlar daha ne kadar işlevsiz biçimde çalıştırılacaktır? Bu sorularımın cevaplandırılmasını istiyorum.
Sayıştayın Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü bulgularında da dikkat çeken detaylar vardır. 2019 başında 12,3 milyon ödenek tahsis edilmiş olan bu kurum, diğer kalemlerde yılbaşındaki ödeneğe kıyasla düşük harcamaya giderken yıl sonu itibarıyla mal ve hizmet alımı giderlerinde yılbaşı ödeneğinin 2,5 katı kadar harcamayı -yani 28 milyon TL'yi- niçin yapmıştır? 2019'da 28 milyon TL mal ve hizmet alımı yapan MAPEG, hukuki statüsü değiştirildiği ve bağlı kuruluş hâline getirildiği 2018'den beri taşınmazları için neden tahsis ve devir talebinde bulunmamıştır? Taşınmazlarının kaydı niçin yapılmamıştır? MAPEG, kanunen iç kontrol ve denetim sistemi kurmak zorunda olduğu hâlde bunu niçin yapmamıştır? İç kontrol sisteminin sadece bir veri dosyalama işi olmadığını, bunun yönetim destek sisteminin temeli olduğunu ve kurumun karşı karşıya kalacağı riskleri tespit etmeyi de sağladığını belirten Sayıştayın uyarısına rağmen bu sistem neden faaliyete geçirilememiştir? Bu sistemin elektronik ortamda kurulmaması hâlinde eski sorunların süreceğini belirten Sayıştayın uyarısından sonra bu işlem yapılmış mıdır? Yoksa sizler de birileri gibi "Ben Sayıştay mayıştay tanımam, bildiğimi okurum." anlayışında mısınız? Birileri "Anayasa Mahkemesini" birileri "Sayıştayı tanımam." diye başlarsa bu işlerin sonu bu ülkede nereye gider? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; EPDK Sayıştayın resmen kara listesine girmiştir. Kendi kestiği cezanın peşine düşmeyen EPDK, yeni Elektrik Piyasası Kanunu'yla enerji alanında yeni yetkiler aldı. Elektrikte kayıp kaçak hedefinin tutmadığı yeni torbayla acı da olsa itiraf edilerek ne yazık ki faturalara bu bedelin 5+5 yıl daha yansıtılacağı madde eklenmiştir. Üstelik bu da yetmezmiş gibi 1 Ekimde elektriğe sadece yüzde 5,7 zam yapılmıştır. Kayıp kaçak bedellerinin alınmamasıyla ilgili, 2015 yılında top 2020'ye atılmış, "Bu bedeller alınmayacak." demiştiniz. 2020 yılına geldiğimizde ise 2025 yılını işaret ediyorsunuz ve diyorsunuz ki hatta şimdi partili Cumhurbaşkanına yetki vererek: "Bu yetkiyi 2030 yılına kadar uzatıyoruz." Soruyorum: Bu millet kullanmadığı elektriğin bedelini ne zaman ödemeyi bırakacak?
Son olarak, bu bütçe halkın bütçesi değildir; bu bütçe refahı değil, açlığı, mutsuzluğu getiren bir bütçedir. Bu anlamda, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)