| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 10.12.2020 |
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi, bütçe kanun teklifi çerçevesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve ekranları başında bizi izleyen aziz Türk milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde hain bombalı saldırıda hayatını kaybeden kahramanlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı jandarmalarımıza acil şifalar diliyorum, başımız sağ olsun.
İlk Türk kadın mitingi 101'inci yılında. Bundan tam yüz bir yıl önce, 28 Eylül 1919 tarihinde kurulan, Millî Mücadele'yi destekleyerek Kuvayımilliye'ye tam destek veren Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Kadın Kolları Teşkilatı, Zekiye Hanım Başkanlığında Kastamonu Kız Öğretmen Okulunun bahçesinde toplanarak işgale karşı ilk kadın mitingini gerçekleştirmiştir. Evet, ilk Türk kadın mitingi 101'inci yılında. Türk milletinin erkekleri kadar cesur ve basiretli kadınları da Millî Mücadele'de vatan ve bağımsızlığını canla başla korumak için mücadeleye atılmışlardır, birer cesaret, fazilet abidesi gibi erkeklerinin yanında bulunmuşlar, bu kahraman kadınlar yiğitlik ve kahramanlık örnekleri sergilemişlerdir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 21 Mart 1923 tarihli Konya konuşmasında: "Dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim.' diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü, hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim."
Tarihimiz Türk kadınlarımızın kahramanlıklarıyla dolu; Nene Hatun'umuz, Halide Onbaşı'mız, Nezahat Onbaşı'mız, Şerife Bacı'mız, Halime Çavuş'umuz ve daha nice nice ismini saymakla bitiremeyeceğim kahraman Türk kadınımızı buradan tekrar rahmetle anmak istiyorum.
Altını çizmek isterim ki tarihimizde ve şanlı şerefli geçmişimizde ne kadın erkeğinden bir adım önde ne erkek kadından bir adım önde olmuştur, omuz omuza, yan yana tüm mücadeleleri yürütmüşlerdir. Bu, bundan sonra da Allah'ın izniyle böyle olacak.
Değerli milletvekilleri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçeleri üzerine yapmakta olduğum konuşmama "aile" kavramının önemiyle devam etmek istiyorum. Aile, anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük toplum birimidir, toplumu meydana getiren kurumların temelidir; toplumun inançlarını, gelenek ve göreneklerini, değer yargılarını, kısaca kültürünü barındırır, korur ve gelecek nesillere aktarır. Bu nedenle, çocuklarımızın yetişmesi ve eğitimi açısından aile oldukça önemli hatta birinci derecede öneme sahip. Ailede özellikle annenin toplumsallaştırıcı etkisinin ailenin diğer bireylerine oranla daha güçlü olduğu belirtilmekte. Bu özelliği nedeniyle anne aynı zamanda eğitim bağlamında çocuğun ilk öğretmeni olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle, aile ölçeğinde sosyalleşme sorumluluğunun çoğunlukla anneye verildiği de görülmektedir. Bu da ne demek oluyor? Millî ve manevi değerlerimizin korunmasında, gelecek kuşaklara aktarılmasında kadına yani anneye erkeğin yanında oldukça büyük sorumluluklar düşmektedir.
Millî değerlerimiz, aziz Türk milletinin millî şuurunu temsil eden ve kaybetmememiz gereken kıymetlerimizdir. Millî şuur millet demek, millet ise mutlaka bir devleti oluşturur. Bu sebeple millî değerler bir milletin olmazsa olmazıdır. Manevi değerler ise bir milleti bir arada tutan, devleti güçlü kılan en önemli unsurların bir diğeridir. Her birimizin nasıl kimlik belgeleri varsa her toplumun da kendine has bir kimliği vardır. Milletlerin kimlikleri de onların manevi değerleridir. Bu değerler, toplumlara millet olma özelliğini kazandırmaktadır, toplum bireylerini birbirine bağlamakta, aralarındaki ortak bilinci oluşturmaktadır. Çocuklarımız ve gençlerimizi yetiştirirken onlara millî şuur ve manevi değerleri aşılamak biz annelerin, kadınların ve erkeklerin asıl görevleridir.
Millî değerlerimiz deyince vatanımız, bayrağımız, dilimiz, dinimiz, örf, ve âdetlerimiz, millî marşımız, devlet büyüklerimiz başta gelmektedir. Yani kısacası Anayasa'mızın ilk 4 maddesine aslında atıf yapmakta da fayda var. Devletimizin şekli: Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti devletidir ve cumhuriyettir. "Cumhuriyetin nitelikleri: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir." Yine, "Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, ay yıldızlı al bayraktır. Başkenti Ankara'dır."
Devletimizin ülkesiyle bölünmez bütünlüğü hususunda belirtmem gereken şudur: Türk milleti etnik unsurlar üzerinden ayrıştırılamaz. Türk milleti bir bütündür ve bizim millî kimliğimiz Türklüğümüzdür. Bu açıdan özellikle, cennetmekân Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş Beyefendi'nin bize bıraktığı miras olan milliyetçilik fikriyatında Türk milletinden olmak, Türk milletini sevmek ve Türk devletine sadakatle hizmet aşkı taşımak, vatana bağlılık duygusu içinde bulunmak ve Türk milletinin yükselmesi için elinden gelen her fedakârlığı yapmak ve çalışmak duygusu ve şuurudur. Bu duygu ve şuuru taşıyan herkes Türk'tür. Devamında milliyetçiyiz, Türkçüyüz. Neden Türkçüyüz? Çünkü milletimiz Türk milletidir. Türk milletinin hayatının her safhasında yapacağı her şeyin Türk ruhuna, Türk geleneğine uygun olması ve Türk'e yararlı olması amacının, fikrinin ön planda tutulmasıdır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin dediği gibi "Birlikte hayır, ayrılıkta azap vardır." Bizler hayra talibiz yani birlik, beraberliğe talibiz ve bilinsin ki küresel çeteler, onların ülke içerisinde bulunan siyasi uzantıları hiç heves etmesinler, ne vatanımızı böldürtürüz ne bayrağımızı indirtiriz ne de ezanımızı dindirtiriz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İlk öğretmen olarak kabul ettiğimiz annelerimizin vermiş olduğu eğitimin yanı sıra -adabımuaşeret geçmişte derslerde de vardı- görgü kuralları dersleri, hitabet dersi, iletişim becerileri dersi, vatandaşlık dersi başta olmak üzere, millî ve manevi değerlerimize faydalı olacak diğer derslerin millî eğitim müfredatımıza alınması, bu açıdan daha iyi işlenmesi ve kaynak kitaplarında mutlaka yer alması gerekmektedir. Son zamanlarda belki hepimizin şikâyeti budur. Manevi değerlerimizde bir yıpranma mı var? Çocuklarımız bizimle neden iletişim kurmuyor? Bizler neden birbirimizle yeteri kadar iletişim içinde değiliz? İşte, manevi ve millî değerlerimizi ne kadar koruyabilirsek, ne kadar güçlendirebilirsek bir o kadar da aslında bu değerlerin sarsılmasının önüne geçmiş oluruz. Bu nedenle, bunlar birazcık yıprandığı için özellikle şiddet, terör, rüşvet, hırsızlık gibi ahlak dışı davranışlar yayılarak devletin ve milletin güvenliğini ve bütünlüğünü tehdit eden birer unsur hâline gelebilmektedir. Pandemi süreci manevi değerlerimizin önemini bizlere aslında bir kez daha göstermiştir. Bu süreçte Türk milleti olarak bizi biz yapan bu değerlerimize daha çok sahip çıkmalı, onları yaşatmak için çalışmalıyız.
Değerli milletvekilleri, içinde bulunduğumuz süreçte özellikle üstünde durmamız gereken bir diğer konu da çocukların ve gençlerin izleyebileceği saatlerde yani gündüz kuşağında, programların içerikleri açısından psikolojik travmalara ve bu millî, manevi değerlerimizin yıpranmasına sebebiyet verecek olan hususların değerlendirilmesi, bunlarla ilgili detaylı bir inceleme yapılması, programlarda yer alan olumsuz davranışların gelecek nesiller açısından normal kabul edilerek benimsenmesini engellemek amacıyla hukuki boyutuyla caydırıcı cezaların getirilmesi ve hatta bunların önemli bir bölümünün yayından kaldırılması gerekmektedir. Geleceğimiz için geleceğe hazır çocuklar yetiştirmek hepimizin görevi. Eğer biz evlatlarımızı doğru yetiştirirsek, geleceğe de o kadar güvenle bakarız, o kadar doğru bakarız. Ayrıca, evlilik öncesi, anne ve baba olacak olan kardeşlerimize, evlenecek olan kardeşlerimize, yine evlilik sonrası verilecek olan anne-baba eğitimleriyle beraber millî, manevi değerler eğitimi ve bunların muhafaza edilmesi için gerekli eğitimlerin verilmesi hususunda belediyelerde birtakım çalışmalar yapılabilir.
2021 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını hem Bakanlıklarımıza hem vatanımıza hem milletimize temenni ediyorum, Gazi Meclisinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)