| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 11.12.2020 |
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Değerli milletvekilleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2021 bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
Sanayi sektörünün, ekonominin en önemli sektörlerinden biri olduğu şüphesiz bir hakikat ve sanayinin, bilhassa imalat sanayisinin yapısı, yarattığı katma değer, sanayi üretimindeki büyüme, kapasite kullanım oranları ve verimlilik, hiç şüphe yok ki ülkenin büyümesine, istihdamına, ihracatın ithalatı karşılama oranına ve dolayısıyla cari açığın kapatılmasına büyük katkı yapmaktadır.
Peki, ülkemiz, sanayi üretiminde ne noktada? Durumu daha iyi anlamamız için size birtakım veriler sunmak istiyorum. 2000'li yılların başında ihracattaki yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 6,73'müş. Yıl 2019 ve bu oran yüzde 3,62'ye düşmüş. 2014 yılında ihraç ettiğimiz emtianın kilogramı ortalama 1,59 dolarmış; sene 2019, bu tutar 1 doların altına inmiş. Türkiye'nin dünya mal ihracatı içindeki payı 2019 yılı itibarıyla yüzde 0,98 ve bu pay yıllardan beri yüzde 1'i aşmıyor.
Rekabet gücümüz günden güne erimekte. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan 2019 Küresel Rekabetçilik Raporu'na göre Türkiye, 141 ülke arasında 61'inci sırada. 2014 yılında 43'üncü sıradaymışız; sene 2019, 61'inci sıradayız. Alt parametrelerde durum daha da beter. Özetle Türkiye yeni bir teknolojik değişimin evresinde, görece zayıf ulusal inovasyon sistemi ile kuvvetli küresel değer zinciri arasında sıkışmış, katma değeri yüksek ürün üretmekte zorlanan, rekabet gücünü de günden güne yitiren bir ülke.
Değerli milletvekilleri, tüm dünya bir virüsle mücadele etmekte ve bu virüs, dünyada olduğu gibi, ülkemizde de ekonomik olarak bir yıkım meydana getirdi. Ancak ülkemiz burada dünyadan ayrışmakta. Türkiye bu pandemiye dünyanın en kırılgan ekonomisi olarak girdi. Birleşmiş Milletler Kalkınma ve Analiz Bölümünün 2018 yılında hazırladığı rapora göre Türkiye Ekonomik Kırılganlık Endeksi'nde dünyada 1'inci sırada. Yani en kırılgan ekonomiye sahip olan ülke, dünyada şu anda Türkiye. İşte, bu nedenledir ki dünyada bir tek Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşına IBAN numarası vermek zorunda kaldı. (CHP sıralarından alkışlar)
İşte, bu sebepten dolayı dünyadaki birçok ülke esnafına, emeklisine, çiftçisine, yurttaşına milyarlarca dolar, milyarlarca avro hibe verirken biz esnafımızı, sanayicimizi, çiftçimizi, yurttaşımızı milyarlarca lira borçlandırdık ve bir de vatandaşın devlete olan SGK ve vergi borçlarını yapılandırdık. Bir yandan pandemi var, ekonomik durgunluk var, kriz var ve bunun için bol bol borç veriyorsun, diğer yandan da bu borç verdiğin insanlara dönüp "Geçmişe ait borçlarınızı yapılandırdım. Bir zahmet ocak, şubat aylarında ödemeye başla." diyorsun. Ve diğer taraftan da yandaşın milyarlarca liralık borcunu siliyorsun; yetmiyor, bütçe açığını kapatsın diye Tunus'a 5 milyon dolar hibe veriyorsun. Öyle mi? Rahmetli İsmet Paşa'nın bu durumlarda söylediği güzel bir şey var: "Hadi canım sen de! Hadi canım sen de!" Bu olay bile iktidarın gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu bizlere göstermekte.
Konumuz sanayi ise KOBİ'lerden bahsetmeden olmaz. Çünkü ülkemizdeki sanayinin amiral gemisi KOBİ'ler. KOBİ'lerin istihdamdaki payı yüzde 60, ihracat içindeki payı yüzde 55 ve imalat sanayisi üretimindeki payı yüzde 99 ve KOBİ'lerimiz, bu ekonomik buhrandan en çok etkilenen kesimlerin başında geliyor.
Değerli milletvekilleri, yakın zaman önce parti olarak KOBİ'lere ziyaret yaptık. KOBİ'lerimizi dinledik ve çözüm önerilerimizi Genel Başkanımız madde madde anlattı. Salgın döneminde birçok işletmede siparişler düşmüş, cirolar düşmüş, kapasiteler düşmüş, her şey düşmüş ancak maliyetler artmış. İşin kötüsü, maliyet hesabı yapamaz hâle gelmişler. Dolar kurunu takip etmekten işlerini takip edemez hâle gelmiş bizim KOBİ'lerimiz. En kötüsü, ümitlerini kaybetmişler. Onlara göre gelecek karanlık ve artık yeni yatırım yapma iştahları da yok.
Maliyetler arttı demiştik, artan bir diğer şey ise borçları. KOBİ'lerimizin bankalara olan borcu ekim ayı itibarıyla 862 milyar lira, geçen sene ekim ayında bu rakam 618 milyar liraydı. Artış ne kadar biliyor musunuz? Yüzde 40. KOBİ'lerimizin bankalara olan borcu bir yılda tam yüzde 40 artmış; bu, inanılmaz bir rakam. Bankaların alacakları takibe koyma süreleri doksan günden yüz seksen güne çıkarıldı ve bu uygulama 2021 Haziranına kadar uzatıldı. Bu uygulamayla amaç firmaların iflasını engellemek. Dünyadaki diğer ülkeler de buna benzer yöntemler uygulamakta ancak 2021 yılının kışında dünyada büyük bir iflas dalgası beklenmekte. Yapılan çalışmalarda 2021 yılında 2019 yılına göre iflaslar yüzde 35 artacak.
Geçen sene bütçe görüşmelerinde 2020 yılı için "Kara kış değil, nükleer kıştır." ifadesini kullanmıştık. Görünen o ki: 2021 senesi küresel bir krize gebe ve hâl böyle iken dünyanın ekonomik olarak en kırılgan ülkesi Türkiye ve ne yazık ki tartıştığımız bütçe, yaklaşan bu nükleer kışa karşı KOBİ'lerimizi, esnafımızı, çiftçimizi, işçimizi kısaca yurttaşımızı korumaktan çok çok uzak.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)