GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:29
Tarih:12.12.2020

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri ve tüm vatandaşlarımı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Ülkemizi ve dünyamızı saran bir coronavirüs salgınıyla mücadele edilmekte. Bu nedenle, gece gündüz demeden kendi yaşamlarını riske atarak çalışan tüm sağlık çalışanlarını, bu sürecin gerçek kahramanlarını buradan bir kez daha kutluyorum. Bu süreçte, sağlıkla ilgili bir başarı varsa en büyük pay doktorundan, hemşiresinden hasta bakıcısına, teknikerine kadar tüm sağlık çalışanlarımızındır; emekleri için teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bir salgın süreci yaşıyoruz. Ne zamandır? Bu yıl şubat, mart aylarından itibaren. Peki, ülkemizde ekonomik kriz, ekonomik sorunlar bu salgınla mı başladı? Tabii ki kesinlikle hayır. Siz salgını bile fırsata çevirmeye, başarısızlığınızı buraya bağlamaya çalışıyorsunuz. Ben size söyleyeyim, ülkeyi iyi yönetemiyorsunuz, ülkede "ekonomik istikrar" diye bir şey bırakmadınız, siz ülkede "güven" diye bir şey bırakmadınız, ülkede adalete güven bırakmadınız, ülkede huzur bırakmadınız, gençlerin geleceklerine olan inançlarını bırakmadınız.

"Güven" dedik, evet, güven çok önemli. Vatandaşımızın hukuk önünde kendini eşit hissetmesi çok önemli, devlet imkânları yönünden kendini eşit hissetmesi çok değerli. Güven olmazsa -ne dedik- huzur kalmaz, istikrar kalmaz, yatırım olmaz, üretim olmaz, ticaret olmaz, ülkenin kalkınması olmaz. Artık, vatandaşın size güveni kalmadı, bir an evvel gitmenizi istiyor ve o günü bekliyor; o gün de çok yakındır.

Bakın, damat Bakan "Hakkımızda hayırlısı olsun." diyerek istifa etti. Ne oldu arkadaşlar? Boş koltuk iki gün Maliye Bakanı oldu. Bu boş koltuk sayesinde dolar yüzde 5 düştü. Hiç düşündünüz mü bu neyi gösteriyor?

(Uğultular)

BAŞKAN - Arkadaşlar, çok gürültü var, lütfen biraz sessiz olalım.

CAVİT ARI (Devamla) - Ben size söyleyeyim, bu, size güvenin kalmadığının açık göstergesidir. Sadece bir bakan gittiğinde dolar düşüyorsa, piyasada bir rahatlama oluyorsa iktidar olarak hepinizin gitmesi demek ülkenin nefes alması, huzurun gelmesi, refahın yeniden gelmesi demektir.

Değerli milletvekilleri, geçen yıl aralıkta bu kürsüden yaptığım bütçe konuşmamda şöyle bir tespitte bulunmuştum, demiştim ki: "2019 yılı bütçe açığı olarak 81 milyar öngörmüşsünüz ama sonuçta 125 milyar olarak gerçekleşti. 2020 yılı için de şimdiden 139 milyar öngörmektesiniz, aynı matematiksel hesaplamayla gidersek yıl sonunda -üzülerek söylemem gerekirse- bütçe açığı 220-230 milyar olacaktır." Bunu söylerken tek dayanağım sizin ekonomiyi batırmış olmanızdı. Bugün geldiğimiz noktada ekim ayı rakamları itibarıyla söyler isek 250 milyarlık bir bütçe açığı var. Ayrıca yıl sonuna kadar da 308 milyarlık bir borçlanma yetkisi aldınız. 2021 yılı bütçesinde ne öngörmektesiniz? 245 milyar. İnanın, hiç istemem ama böyle giderse, böyle yönetmeye devam ederseniz gelecek yıl için en az 450 milyar olarak bütçe açığı vereceksiniz.

Bu bütçe döneminde en çok konuşulan konulardan başta gelen kamu-özel iş birliği projeleriydi çünkü bu projeler maalesef ülkeye bir yük getirmekte, çocuklarımız dahi borç altına sokulmaktadır. Biz kesinlikle yatırıma karşı değiliz ama kazıklanmaya karşıyız, tüyü bitmemiş yetimin parasının buralara harcanmasına karşıyız. Otoyol ve köprülere 2017'den bu tarafa 2023 yılına kadar 71 milyar ödenecek, şehir hastanelerine yine 78 milyar ödenecek; toplamda 150 milyarlık bir maliyet. Sağlık Bakanı her ne kadar "Genel bütçe kaynaklarıyla şehir hastaneleri yapmaya başladık." dese de hâlen 5 tane kamu-özel iş birliğiyle yapılan hastane inşaatı devam etmekte. Bu yıl ilk yedi ayda 3 milyar ödeme yapıldı, yıl sonuna kadar 5 milyar demek. Peki, bir kamu hastanesinin maliyeti 1,1 milyar yani bir yılda 5 kamu hastanesi maalesef buralara gitmiş durumda. Bu nasıl bir sistemdir? Sağlık Bakanlığı kamu-özel iş birliğinden kısmen vazgeçme sinyali vermiştir, diğer bakanlıklar da artık bunu görmeli ve bu durumdan vazgeçmelidir.

Sayın Genel Başkanımızın bu kürsüden beş gün önce söylediği bir söz vardı, tekrar ediyorum: "Biz, ilk seçimlerde demokrasi getireceğiz, adaleti getireceğiz, liyakati getireceğiz. İlk seçimlerde alın terinin ne kadar değerli olduğunu bütün dünyaya anlatacağız. İlk seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti devletini Londra'daki tefecilerden kurtaracağız ve göreceksiniz bu soygun düzenine son vereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) 5'li çetenin bizim torunlarımızı dahi sömürecek olan bütün bu yatırımlarını kamulaştıracağız ve devlete alacağız." (CHP sıralarından alkışlar)

Sağlık Bakanlığıyla ilgili Sayıştay raporlarına baktığımızda 2019 yılı Denetim Raporu'nda çok sayıda usulsüzlükler var değerli arkadaşlar. Ancak tüm bu usulsüzlükleri tek tek saymak yerine şu mantığı ortaya koymak istiyorum: Burada, bir savrulmuşluk var yani bir gelişigüzellik var, şirketlere bir teslimiyet var. Bunların hepsini okursanız neredeyse devlet olarak siz ipin ucunu şirketlere vermişsiniz. Şirketler bu sözleşmeleri kendi isteklerine göre uyarlamışlar, yorumlamışlar ve gerekli denetimler yapılmadan teslimler alınmış, devletin lehine olmayan hükümler kabul edilmiş; burada gücünü devlet olarak hissettirememişsiniz, şirketlere "Ben ancak bu şartlarda anlaşma yaparım." diyememişsiniz.

Sayın İçişleri Bakanına daha önce Komisyonda şöyle demiştim: "Bu ülkenin Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanını 19 Nisan 2019'da Çubuk ilçesinde linç girişimine maruz bıraktınız, koruyamadınız." Sayın Bakan yazılı cevap vermiş: "Olay günü çoğunluğu polis olan, 699 jandarma ve polis o gün, orada görev yerindeydi." Yani siz bunu söylerken 699 polis ve jandarmayla korumayı başaramadık mı demektesiniz? Bunu başaramadığınızı bir kez daha ben buradan ifade etmek istiyorum. 699 polis ve jandarmaya inekçi Osman maalesef galip geldi.

Şimdi, yasa dışı eylemleri olduğu bilinen bir kişinin Genel Başkanımız hakkında söylediği sözleri tüm kamuoyu bilir. Sayın İçişleri Bakanımız maalesef bu konuyla ilgili bugüne kadar bir tek kelime edemedi.

Yine, Serik'te, Serik Belediyesiyle ilgili 500 bin TL'lik bir rüşvet iddiasıyla ilgili olarak defalarca sorduk, takip ediyoruz, mevcut Belediye Başkanı: "İçişleri Bakanlığından müfettiş talep ettim." dedi. Peki, ne oldu? Ortada bir İçişleri Bakanlığı müfettişi yok, görevlendiremediniz. Burada, hukuka ve kanun önünde eşitliğe maalesef aykırı davrandınız.

Türkiye Barolar Birliğine bağlı tüm baroların başkanları bir yürüyüş yaptılar Avukatlık Kanunu'ndaki değişiklikle ilgili, malum bunu engellemeye gücünüz yetti Sayın Bakanım. Baro başkanları sadece cüppeleriyle yürümüştü, cübbeleriyle Avukatlık Kanunu'yla ilgili tepkilerini dile getirmişti. Anayasa Mahkemesinin daha sonradan verdiği kararla da açıkça, siz yasalara aykırı bir şekilde bu yürüyüşü engellediniz. Şimdi bu yetmezmiş gibi baroların genel kurullarını genelgeyle, yine, yasaya aykırı bir şekilde ertelediniz; önce 1 Aralığa kadar ertelediniz, şimdi 1 Marta kadar ertelediniz. Peki, soruyorum ben size: Bu Covid o kadar akıllı bir şey midir ki sadece baro genel kurullarında bulaşıcı, AKP kongrelerinde bulaşmıyor, böyle bir durum bu var? (CHP sıralarından alkışlar)

Bir hukuksuzluk da pandemi sürecinde yaşandı. Toplumun kendiliğinden gerçekleştirmeye çalıştığı yardım ve dayanışma ruhunu zedelediniz. İnsanların yardıma ve dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğu günlerde, CHP'li belediyelerin başarılı dayanışmasına ambargo koydunuz. "Ben yardım topluyorum." derseniz "Başka devlet, yeni hükûmet oluşturmak istiyorsunuz." gibi bir şeyler uyduruldu ve bu karar iktidarınıza yakışmış olabilir ama hukuka ve vicdana yakışmadı. Hukuka uygun olmayan gerekçelerle yardım toplamayı önlediniz. Neye yaradı? Sizin bu engellemeniz nedeniyle birçok insan yardım kampanyasına katılmaktan vazgeçti. Birçok insan, direkt belediyelere bağış yapmak istiyordu; iktidara bu konuda güvenmeyen birçok kişi, belediyelere destek vermek istemişti, bunun önüne geçtiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.

CAVİT ARI (Devamla) - Yine, Çevre ve Şehircilik Bakanını uygulamalarıyla maalesef, çevreyi korumaktan imtina eden birtakım uygulamalar içerisine girdiğini görebilmekteyiz.

Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, dikey mimariyle ilgili "Şehirlerimize ihanet edemeyiz." derken bugün İstanbul silüetinin bozulması dâhil bütün gökdelenler AKP iktidarında ve AKP'li belediyeler döneminde yapıldı.

Değerli milletvekilleri, bu bütçe israf bütçesidir, israf sisteminin bütçesidir. Bu bütçe, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana zor koşullarda kurulan fabrikalar ve tesisler bir taraftan satılırken ordumuzun göz bebeği Tank Palet Fabrikasının satıldı mı, hibe mi edildiğini açıklayamayanların bütçesidir. Bu ekonomik zorluklar içerisinde vatandaşa sabır önerirken saraylarda yaşamaya devam edenlerin bütçesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Son, selamlama cümlenizi alayım.

CAVİT ARI (Devamla) - Bu zor günlerde küçük esnafına, çiftçisine, işçisine, emekçisine karşılıksız destek veremeyenlerin, yine çiftçimizi traktörleri, tarım araçları, arazileri, hayvanları haczedilmesin diye eylem yapmak zorunda bırakanların bütçesidir.

BAŞKAN - Selamlama cümlenizi alayım.

CAVİT ARI (Devamla) - Bu bütçeden halkımıza bir hayır yoktur diyorum ve bu bütçemizin maalesef, ülkemizin geleceğine bir katkısı olmayacağını buradan ifade etmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum; çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)