GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:30
Tarih:13.12.2020

HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Kemal Vekilimden sonra hakikaten konuşmak zor; bu kadar dolu, bu kadar gerçeğin olduğu bir konuşma, iktidar partisini tabii ki hakikaten sinirlendirdi, sinirlerini bozdu

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Yok, yok, sinirlenmiyoruz, sinir değil.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Ama şunu söyleyeyim: Sizler sözünü söyleyen ötekini sürekli ötekileştirmeyle mağdur bıraktığınız için buna alışık değilsiniz ama size söyleyeyim: Biz "ötekiler" olarak sürekli sözümüzü dillendirmeye devam edeceğiz, gerçekleri size karşı söylemeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)

13 Aralık 1980 tarihinde Erdal Eren'i katleden zihniyetle 1938 yılında Reşik Hüseyin'le babası Seyit Rıza'yı katleden zihniyet, aynı zihniyettir.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Aybüke öğretmeni katleden zihniyet?

BAŞKAN - Abdullah Bey...

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - O dönemde Seyit Rıza'nın yaşı küçültülmüş, Reşik Hüseyin'in ise yaşı büyütülmüş ve idam edilmiştir. Bu zihniyet, aynı zihniyettir; hukuk tanımayan, hakkaniyet tanımayan zihniyettir. Erdal Eren, hâlâ 17 yaşında... Erdal Eren'i katleden darbeci zihniyeti, katilleri lanetliyor ve tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, aslında YÖK üzerine biraz konuşma yapacaktım ama tümden vazgeçtim çünkü Kürt meselesi, bu ülkede çözülmediği sürece, siz -iyi niyetli olanları da dâhil ederek söylüyorum, Kürtleri anlamayan, anlamak istemeyenleri de dâhil ediyorum- Kürtleri anlamadığınız sürece bu sorunu çözemezsiniz, bu sorunu çözmediğiniz sürece de bu ülkenin ne ekonomisini ne demokrasisini ne diplomasisini ne adaletini, hiçbir şeyi düzeltemezsiniz. Onu net bir şekilde size söyleyeyim.

Değerli milletvekilleri, size sadece kendi yaşadığım birkaç örnekle bu durumu anlatmaya çalışacağım: Türkiye Cumhuriyeti'nde okula başlayan bir Kürt'ün yaşadıkları nelerdir? Ben Hüseyin Kaçmaz, okula dört gün boyunca gittiğim hâlde "yok" yazıldım. Niye "yok" yazıldım? Çünkü ana dilimde eğitim verilmiyordu, ismimin Hüseyin Kaçmaz olduğunu dahi bilmiyordum. Sadece biraz empati kurun, empati. Sizi Fransızca, İtalyanca, İspanyolca eğitim veren bir okula verselerdi ne hissederdiniz? 90'lı yıllarda, neredeyse her gece çatışmalar olurdu ve her patlama sesinde "İnşallah, bizim okul yıkılmıştır." diye düşünürdüm. Niye? Okuldan nefret ediyorduk çünkü. Çünkü orada bilmediğimiz bir dilde zorla bize bir şey dayatılıyordu sanki. Ve oydu... Hani eşit yurttaşlık? Hani bin yıllık kardeşlik? Lafta olmuyor arkadaşlar, lafta olmuyor. Ha, bizim bunu propaganda aracı olarak kullandığımızı mı düşünüyorsunuz? Buyurun, halledin -defalarca söyledik size- buyurun, ana dilinde eğitim hakkını Kürtlere tanıyın, diğer halklara tanıyın dedik. Ya, arkadaşlar, eşit yurttaşlık varsa ilk başta ben ana dilimde eğitim göreceğim, benim çocuğum ana dilinde eğitim görecek, diğer halkların da çocukları ana dillerinde eğitim görecek. Kürt meselesini oluşturan, Kürt meselesinin doğumuna, var oluşuna sebep olan, bu ırkçı, tekçi zihniyettir. Eğer hep birlikte bu zihniyetten kurtulamazsak -net bir şekilde söyleyeyim- bütün emeklerimiz, bütün gücümüz, bütçemiz heba olmuş olacak.

Görüyoruz; yaratılan bu hukuksuz ortamda halkın bütçesi yandaşlara nasıl peşkeş çekiliyor; hukuk, hakkaniyet nasıl ayaklar altına alınıyor. Yargının geldiği durum ortada ve tüm bunların kaynağı, Kürt meselesindeki çözümsüzlükteki ısrardır çünkü Kürt meselesi, iktidarlara her seferinde hukukun dışına çıkmaya icazet veriyor ve birileri de bunları destekliyor ve bir defa hukukun dışına çıktınız mı arkadaşlar, sürekli çıkmaya başlarsınız çünkü alışırsınız. Nasıl ki ilk haram lokma en zor lokmaysa ilk hukuksuzluk da en zor olandır, diğeri peşi sıra gelir; bunlar, her zaman böyle oldu.

Her seferinde "Kürdistan" ya da "Kürtlerin yaşadığı iller" denilen sözlere sürekli itirazlar ediliyor arkadaşlar. Ya, önceki dönem bakanlarından bir Bakanımızın yazdığı "Osmanlı Maliyesinin Şeffaflaşması" adlı eserine de baktığımızda "Kürdistan eyaletinin mali raporları" tane tane yazılmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Lafa gelince "Biz Osmanlı bakiyesiyiz." diyorsunuz ama değerli arkadaşlar, şunu kabul edin: Evet, kurucu felsefe, kurucu irade; o gün bir karar verdi, o gün tercihlerini farklı kullandı ama yüz yıldır devam eden bu sorunu bizden sonraki nesillere bırakmaya hakkımız yok. Eğer ki sizler, bizler, bu Mecliste çalışan herkes, emek sarf eden herkes, bu ülkedeki tüm halkların, tüm inançların iyiliğini istiyorsak hep birlikte bu sorunlarla yüzleşmek zorundayız.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Sürekli bize saldırıldı, sürekli. Sürekli ötekileştiriliyoruz, sürekli "terörist" ilan ediliyoruz, "hain" ilan ediliyoruz. Hoş, artık, ülkenin yarısından fazlası da "hain" ilan ediliyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur, ahlak ve bu durum da ahlaksızlığın göstergesidir. (HDP sıralarından alkışlar)