| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 13.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2021 yılı bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce siyasi tutuklu Eş Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Çağlar Demirel, İdris Baluken ve diğer arkadaşlarım ile Bitlis Belediye Başkanlarımız Hüseyin Olan, İhsan Uğur, Mehmet Emin Özkan, Özcan Birlik, Felemez Aydın, Servin Karakoç, Ahmet Demir ve burada ismini sayamadığım binlerce arkadaşıma selam ve saygılarımı gönderiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Konuşmama değişik başlıklar altında politikalarınızı eleştirerek devam edeceğim. Sizin savunma konsepti politikanızla olası bir saldırıya karşı önlem almak için S-400 savunma sistemine 2,5 milyar dolar para ödendi. Peki, bunu ne için yaptınız, kimi ve kimleri korumak için? Diyeceksin ki: "Vatanı korumak için." Peki, vatan, halksız neyi ifade eder? Hiçbir şeyi. Demek ki halkı korumak için ağzınıza pelesenk ettiğiniz "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." sloganınız da böylece boşa çıkıyor. Çünkü bugün olası değil, tüm halkımız gerçek bir saldırı altındadır ve buna karşı ne bir önlem alınmıştır ne hiçbir savunma sistemi düşünülmüş ne de gerçekleştirilmiştir; bu da Covid-19 saldırısıdır. Hâlâ hamasi nutuklarla önlem alıyormuş gibi yapıp geçiştiriyorsunuz. Yoksa söyleminiz "İnsanlar ölsün ki saray yaşasın." sloganına mı döndü? (HDP sıralarından alkışlar)
Eğer bir bütçe şeffaf, sorgulanabilir ve denetlenebilir değilse buna halkın bütçesi, daha doğrusu bütçe demek mümkün değildir ve bu kadar kâğıtlar, cetveller doldurmanıza da gerek yok. "Toplam bütçe budur, tek adam, istediği yere istediği kadar verebilir ve bunun için de hiç kimse soru soramaz." dersiniz, olur biter. Daha doğrusu bütçenin tümünü örtülü ödeneğin içine alırsınız. "Ben yaptım oldu." mantığıyla nasıl olsa gereken yere, gereken parayı harcıyorsunuz, her harcamaya da ya "ticari sır" ya da "devlet sırrı" diye hiçbir cevap vermiyorsunuz.
"Devleti anonim şirket gibi yöneteceğiz." dediniz ve böyle de yapmaya çalışıyorsunuz ama şunu unutmayın ki dünyanın hiçbir yerinde, çok ortaklı bir anonim şirkette, pozisyonunuz ne olursa olsun -ister genel müdür ister CEO ister yönetim kurulu başkanı olsun- siz sorgulandığınız zaman "Gerekli yere harcadım, size açıklamaya vaktim yok, ben iş yapıyorum." dediğiniz anda sizi o koltukta yirmi dört saat tutmazlar, alaşağı ederler. Ama diyeceksiniz ki: "Bu, Türk tipi anonim şirket; burada hesap sorulmaz ve hesap verilmez."
"Yap-işlet-devret projelerini cebimizden bir kuruş çıkmadan yaptık." diyorsunuz, çok doğru çünkü bu projelerin hiçbirinde ne kuruş ne lira ödendi, bunların tamamına ya dolar ya da avro ödendi, ödeniyor, ödenecek. (HDP sıralarından alkışlar) Allayıp pullayıp popülist bir isim altında "Türk modeli" olarak topluma yutturmaya çalıştığınız bu yandaş müteahhitlik düzeni aslında talanın, rantın, yalanın, israfın ve rüşvetin yüzünü örtme çabasından başka bir şey değildir. Dolar kurunda 1 lira artış mega projelerde verilen garantilerin ekonomi üzerindeki yükünü 153,8 milyar TL artırmaktadır. Bu sistem bozuktur, çürümüştür ve dokunduğu her şeyi okside etmektedir ve çürütmektedir. Küçük bir hikâyeyle size anlatayım: Geçmiş zamanda bir Arap emiri yaptırdığı muhteşem sarayı göstermek için İslam felsefesiyle hemhâl olmuş bir bilge dostunu saraya davet eder. İhtişamlı sarayı gezdikten sonra emir, bilge dostuna yorumunu sorar. Kısa bir sessizlikten sonra bilge kişi "Eğer bunu kendi paranla yaptıysan haramdır, eğer bunu halkın parasıyla yaptıysan ihanettir." der.
Bilindiği gibi, 4 Aralık tarihinde Çin'e ihracat treni yola çıkarıldı, daha doğrusu; çıkıyormuş gibi yaptı, herhâlde mehter takımıyla uğurlandı ki iki ileri bir geri adım atarak yol alıyor. (HDP sıralarından alkışlar) Sayın Bakan, işinizi düzgün yapmazsanız işte bu duruma düşersiniz. Demir yollarıyla ilgili birçok sorun var. En mühimi, yetersiz sinyalizasyon sonucu olan kazalar ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı için kara bir leke olarak kalmaya devam edecek olan Çorlu tren kazasıdır.
Soru önergelerimize cevap politikalarınıza gelince, gerçi her partiden şikâyetler geldi ama birkaç tane de ben sıralayayım: Bir Bakana sondaj faaliyetleriyle ilgili sorular sordum. Sorularım aynen şu: Biri Akdeniz'de yaptığınız 4 sondaj kuyusunda herhangi bir rezerve rastlanmış mıdır ve sondaj maliyeti nedir? İki: Bu gemiler her sondaj bitiminde bakıma alınacak mıdır, bakım maliyetleri nedir? Üç: Barbaros ve Oruç Reis sismik gemilerinin maliyeti nedir?
Gelen cevaplara bakın: "Adı geçen kuyularda faaliyetler planlandığı gibi tamamlanmış olup değerlendirme çalışmaları devam etmektedir." Şunu hatırlatayım ki bu sondajlar bir yıl önce yapıldı. Peki, Karadeniz'de bir tek sondajla rezerv kapasitesini nasıl belirliyorsunuz? Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis gemileri yeni alım olmayıp Barbaros Hayreddin Paşa gemisi 2013 yılında temin edilmiştir. Ee, peki, bedava mı, ganimet mi, gasp mı, Katar hediyesi mi? Oruç Reis gemisi ise yerli bir tersanede yapımı tamamlanarak 2017 yılında hizmete sunulmuştur. Peki, bunda da malzeme nasıl temin edildi? Gasp mı, hediye mi? Gerçi işçilik ve emeğin değeri sizce olmadığından bunu sorgulamıyoruz. Nasıl olsa kaynak için kullanılan enerji de "kayıp kaçak bedeli" adı altında halka ödetilmiştir.
Komisyon toplantılarında İller Bankası Genel Müdürü gürültü bariyeri inşaatlarına başladıklarını beyan edince ülkemiz için yeni bir konu olan bu şey üzerine ben de teknik detaylarını sorguladım. "Vaktin darlığı nedeniyle yazılı olarak ileteceğim." demesini memnuniyetle karşıladım ama gelen cevap aynen: "...falan yerde şu malzemeler kullanılarak bariyer yaptık." Sayın Genel Müdür eğer teknik personel ise acaba hangi fakültenin hangi kapısından girip hangi kapısından çıktığının farkında mı? (HDP sıralarından alkışlar) Eğer değil ise kendisinin son derece liyakatsiz ve beceriksiz bir personel olduğunu söyleyebilirim. Bu beyefendi daha "gürültü kirliliğini" bile telaffuz etmesini bile beceremezken ben kırk yıl önce yurt dışında bu konuya vâkıf çalışmaları inceledim. Belki bir katkım olur diye sormuştum ama siz yandaşa para aktarmak için sözde bir proje yaptırdıysanız çok tabii ki bunu açıklayacak ne teknik bir bilginiz olur ne de donanımınız olur.
Bilim, ilim ve sanat iltifat görmediği yerden kaçar, göç eder; bu kürsüden arkadaşımız Sayın Garo Paylan çok güzel örneklerle göç etmiş Türk kökenli bilim adamlarının Almanya ve Amerika'daki başarı örneklerini anlattı. Bu güzel insanları tebrik ediyorum ve onlarla bütün dünya gurur duyuyor, iyi ki varlar ve iyi ki göç etmişler. (HDP sıralarından alkışlar) Eğer kökleri üzerine kalmış olsalardı ya bir baltanın saldırısına veya bir haysiyet celladının saldırısına uğruyor olabilirlerdi veya ağaç kökü, ağaç kabuğu yeme cezasına çarptırılırlardı. (HDP sıralarından alkışlar)
Milliyeti, dili, dini, ırkı, rengi, mezhebi ne olursa olsun Rabb'im böyle insanları çoğaltsın; insanlıktan nasibini almamış, haysiyet celladı, yalancı, iftiracı, şerefsiz, namert insanların da Allah belasını versin, Allah kökünü kurutsun. (HDP sıralarından alkışlar)
On sekiz yıllık iktidarınız döneminde Baykan-Kermete arasındaki Bitlis transit yolunu bir türlü tamamlayamadınız, beş yıldır Bitlis deresi üstünde kısa bir viyadüğü hâlâ tamamlayamadınız, Tatvan Çevre Yolu'nu bir türlü yapamadınız, beş yıldır Bitlis-Muş-Tatvan, Bitlis-Tatvan-Ahlat kavşaklarında 2 adet köprülü kavşağı bir türlü yapamadınız. Her iki kavşakta da her yıl onlarca ölümlü kazalar oluyor; yoksa bu inşaatlar için bir ölüm kotası mı koydunuz? Ölü sayıları dolmayıncaya kadar bunları yapmaya niyetiniz yok mu?
Bütçenin komisyon görüşmeleri sırasında Mustafa Varank çıkıp "Ergene Sanayi Sitesinin arıtma sistemini tamamladık, tertemiz suyu derin deşarjla denize vereceğiz." müjdesini veriyor. Sayın Bakan, tertemiz su direkt deşarjla denize verilir, siz burada bile bir uyanıklık yapıyorsunuz. Diğer taraftan, Tatvan Belediyesi, kanalizasyon suyunu direkt deşarjla Van Gölü'ne veriyor, bundan haberiniz var mı acaba?
HABER-SEN "Taşeron işçiler gece gündüz hatta hafta tatillerinde çalışıyor, aksi takdirde işten çıkarılıyor, kronik hastalığı olan arkadaşlarımız çalıştırılmaya zorlanıyor. Durum böyle olunca salgın PTT'de tüm hızıyla yayılıyor, uyarılarımız, taleplerimiz dikkate alınmıyor." demiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Sayın Bakan, bu hususta hiçbir girişiminiz oldu mu?
Biz, yap-işlet-devretle Türkiye halklarının alın terinin birkaç yandaş şirkete teslimini sağlayacak bu Bakanlık bütçesine "Hayır." diyoruz. Biz, liyakatin değil, torpilin ve kayırmacılığın hüküm sürdüğü, tren kazalarında yitirilen canların hesabının dahi verilemediği bu Bakanlığın bütçesine "Hayır." diyoruz. Biz, limanda işçiyi yok sayan, belli başlı sermaye gruplarının insafına terk edilen emekçiler adına bu bütçeye "Hayır." diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar) Biz, güvencesiz ve sağlıktan uzak, zorla çalıştırılan PTT işçilerinin adına bu bütçeye "Hayır." diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Platon'un güzel bir sözüyle sözlerimi tamamlayacağım. Platon: "Güçlünün haklı çıktığı yerde adalet bekleme, güce tapan insanların olduğu yerde de huzur bekleme." demiştir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)