| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 14.12.2020 |
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime, devletin gelecek mali yıl içerisinde toplayacağı gelirleri ve yapacağı harcamaları bir tahminî olarak ortaya koyan ve bu gelirlerin toplanması ve harcamaların da yapılması için yürütme organına uygulama izni veren bir kanun olan bütçenin 2021 yılı için amaç ve hedefleri ve önceliklerini ya da bu bütçe rakamları içerisinde olup olmadıklarını sorgulayarak başlamak isterim. Mesela, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gelir adaletini sağlamak, üretimi ve istihdamı artırmak, işsizliğe son vermek, israfı önlemek veya en azından bunlar için belirli düzeylere ulaşabilmek, ekonomik büyümeyi sağlamak, dünyanın sayılı ülkeleri arasında olabilmek ama görünen o ki bu hedeflerin, yapılan sunuşlardaki süslü sözlerden öte, bütçe değerleri içerisinde varlığından bahsetmek neredeyse imkânsız. Peki, ne var bu bütçede? İsraf var, bir elin parmaklarıyla sayılabilecek yandaş sermayenin kasaları var ve faiz lobilerinin istikbali var. Bu iktidarın 2023 yılı gayrisafi yurt içi hasıla hedefi 2 trilyon dolardı, 2020 için gerçekleşme tahmininin yaklaşık 690 milyar doları ancak bulduğu anlaşılıyor. Sadece son iki yılda 200 milyar dolara yakın küçüldük değerli arkadaşlar. Merkez Bankası net rezervi, Cumhuriyet tarihimizin en büyük açığıyla, eksi 57 milyar dolara ulaşmış durumda. Devletin toplam borcu 2 trilyon liraya dayanmış, sadece son on ayda 606 milyar lira artış göstermiştir. Dış ticaret açığımız son on bir ay içerisinde 45,3 milyar doları bulmuş ve geçen yıla göre neredeyse yüzde 100 artmış durumda. İktidarınız döneminde bütçeden yapılan faiz ödemesi toplam 492 milyar doları bulmuş değerli arkadaşlar.
Aynı şekilde 2023 yılı için kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla hedefiniz 25 bin dolardı, 2020 yılı için gerçekleşme tahminine göre 8.200 doları bile bulamayacağı anlaşılıyor.
Diğer yandan, vatandaşın bankalara borcu 2020 yılı başından günümüze 239 milyar lira artarak yani son bir yıl içeresinde 830 milyar liraya yükselmiş ve borcunu ödeyemediği için maalesef 3,5 milyona yakın vatandaşımız bu bankalar tarafından yasal takibe alınmış durumda.
İşsizlik oranı 2023 hedefiniz yüzde 5'ti bugün ise TÜİK resmî rakamlarına göre yüzde 13,2. Oysa geniş tanımlı işsizliğe göre yüzde 27,3. 10 milyona yakın yurttaşımız ve her 3 gencimizden 1'i maalesef işsiz kalmış durumda. Bu bütçenin maalesef vatandaşa ne bir umut ne bir heyecan ne de pozitif bir enerji verdiği söylenebilir. Öğretmenlere, iç güvenlik personeline, sağlık çalışanlarına, din görevlilerine vermiş olduğunuz 3600 ek gösterge sözleriniz havada kalmış, EYT'liler, 500 bine yakın kamu hizmeti gören 4/B sözleşmeli memurlar haklarını bekliyor. 600 bine yakın öğretmen ve yüz binlerce mühendis, mimar atama bekliyor. Pandemi nedeniyle kepenkleri kapattırdığınız, kontak kapattırdığınız, açlığa, yoksulluğa terk ettiğiniz esnaflarımız kendilerine verilen kredilerden ve borç yapılandırılmalarından daha öncelikli olarak kira, elektrik, su, SGK ve benzeri borçlarını karşılayabilecekleri doğrudan hibe nakdî destek bekliyorlar. Zira 3,8 milyon KOBİ'nin bankalara olan kredi borçları 865 milyar liraya ulaştı ve yaklaşık 300 bine yakını borcunu ödeyemediği için bankaların takibinde.
Yine, pandemi nedeniyle uyguladığınız kısmi çalışma ödeneğini ve ücretsiz izin ödemelerini bütçe dışı bir kaynak olan İşsizlik Sigortası Fonu'na çullanarak ödediniz, işvereni destekleyen bir fona dönüştürdünüz. Çalışanları açlığa mahkûm etmek yerine, insanca yaşam için, en az açlık sınırının üzerinde ücret garantisini işçilerin fonundan değil, bütçe kaynaklarından artık vermelisiniz.
Değerli milletvekilleri "Yerli malı Türk'ün malı, herkes onu kullanmalı." diyerek Yerli Malı Haftası'nı, daha doğrusu Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası'nı on yıllardır, 1929 yılından bugüne kutlarız. Meğerse bugünkü iktidar "Herkes onu kullanmalı." sözünü yanlış anlamış olacak ki yerli ve millî olan neyimiz varsa her şeyi satma derdine düşmüş. "Herkes" derken de bu ülkenin yurttaşlarından bahsediyoruz, yabancılardan değil tabii ki. Yerli olan neyimiz varsa sattınız, henüz satamadığınız kalanları da "Varlık Fonu" adı altında toparlayıp yine bir satma telaşına düştünüz. Peki, 177 milyar liralık bu Varlık Fonu denetlenebiliyor mu? Hayır. Sayıştay denetimine, İhale Kanunu'na tabi mi? Hayır. Kanal İstanbul arazilerini, Ataköy sahilini, Antalya Limanı'nı, Tank Palet Fabrikasını, Haliç'i, İstinyePark'ı, şirketleri, yalıları, bankaları, borsaları, hepsini "katar, katar!" sattınız, satmaya da devam ediyorsunuz. Bu gidişle Yerli Malı Haftamızı yakında Katarlılar kutlamaya başlayacak. Zira, bu iktidar döneminde, bu haftanın ne tutumlulukla ne yatırımla ne de yerlilikle hiçbir ilgisi kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri, Tarım Bakanlığımızın bütçesi hakkında da birkaç konuya değinmek istiyorum. Sayın Bakan, siz de gayet iyi biliyorsunuz ki tarım ve gıda ülkemizin en stratejik, yaşamsal, vazgeçilmez ve sürdürülebilir olması gereken sektörleridir. Oysa Sayın Bakan, eksikleriniz ve almakta olduğunuz yanlış kararlar ve uygulamalarınız ne yazık ki tarımımızın çöküşüne neden oluyor.
Bakın, Sayın Bakan, size iki grafik göstereceğim. Bunları Plan ve Bütçe Komisyonumuzda da sizlere göstermiştim. Siz iktidara geldiğinizde, TÜİK verilerine göre, 2002 yılında 26 milyon 579 bin hektar olan tarım alanımız bugün 23 milyon 95 bin hektara gerilemiş durumda. 2002'den 2019'a kadar gelen bu gerileme tarım alanlarında 3 milyon 484 bin hektar daralmayı getirdi. Burada, tarım alanı olarak bahsettiğimiz alanlar, ekilen alanlardan -nadas alanları da buna dâhil- süs bitkileri, sebze ve meyve alanlarından oluşuyor.
Bir başka grafiği, bir başka gerçeği daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Dış ticarette bitkisel ve hayvansal üretimin durumu nedir diye baktığımızda -işte, bu grafikte onu gayet güzel gösteriyor- 2002 yılından 2020 yılına kadar gelen bu süreçte 2005, 2006 yıllarında biraz direnç gösterilmiş olsa da gittikçe artan bir dış ticaret açığı dengesi söz konusu. Aslında bu 2 grafiği alt alta, üst üste koyduğumuzda tarım alanlarındaki daralmayla net ithalatçı olduğumuzu, aradaki ilişkiyi, korelasyonu gayet iyi görebiliyorsunuz.
2003-2019 döneminde ihracatımız 77,6 milyar dolarken ithalatımız 104,6 milyar dolar oldu ve 27 milyar dolar net dış ticaret açığı verdik. İktidarınızda bitkisel ürünlerde ithalatımız 5,6 kat, hayvancılıkta ithalatımız 17 kat arttı ve ithalat yapmadığımız hiçbir ürün kalmadı maalesef Sayın Bakan.
Sayın Bakan, bir televizyon kanalında 10 Aralık günü yaptığınız bir değerlendirmede çiftçinin son iki yılda rekor düzeyde gelir elde etmiş olduğunu -bu geçtiğimiz hafta- çiftçimizin moralinin şu anda son derece iyi olduğunu, hepsinin birçok borcunu ödediğini, traktörünü yenilediğini belirtmiş ve "Şu anda tarım ve hayvancılık sektöründe 'Benim işim kötü.' diyen bir arkadaşımız olmamalı, olamaz." Demişsiniz, böylesi akıl almaz ifadeler kullanmışsınız. Peki, bu çiftçiler bu ülkenin çiftçileri değil mi Sayın Bakan? Ne diyorlar? "Beraber battık biz bu yollarda." Peki, bu çiftçiler bu ülkenin çiftçileri değil mi Sayın Bakan? Traktörleri ve inekleri haczediliyor.
Tabii, bu traktörleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 84'üncü maddesine de aykırı bir şekilde haczedilen Tarım Kredi Kooperatifi mağdurlarına da söyleyecek bir şeyiniz olsa gerek Sayın Bakan. Samimi olarak soruyorum: Bu sözleriniz bir şaka mı gerçekten? Bu bir şakaysa hep beraber gülelim ama yok şaka değil de siz gerçekten buna inanarak söylediyseniz ya siz başka bir ülkeden, başka bir ülkenin çiftçilerinden bahsediyorsunuz ya da birileri size pembe gözlük takmışlar. (CHP sıralarından alkışlar) Aman, dikkat edin, zira "Ülkemiz tarımının bekası için en büyük tehlike." durumuna sokuyorlar sizi Sayın Bakan.
Çiftçimizin, bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcu 128 milyar lirayı, çiftçi başına ise ortalama 61 bin lirayı buldu. Zamanında ödenemeyen yaklaşık 5 milyar lira borç, bankalar tarafından yasal takibe alınmış durumda. Sadece bu yılbaşından bugüne kadar borç değerinde 18 milyar liradan fazla artış oldu. Tarıma bu yıl vermiş olduğunuz 22 milyar lira desteklemenin de nereye gittiği ortada, öyle değil mi Sayın Bakan?
Bakınız, Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesinin gereğini yapmadığınız için yapılan eksik desteklemeleriniz nedeniyle esasen çiftçimize 211 milyar lira borçlandınız. 2021 yılı tarımsal destekleme bütçesinin 2020'yle aynı yani 22 milyar lira olacağını biliyoruz. Son bir yıl içinde sadece döviz kurunda yüzde 33'lük bir artış olurken, tohumda, gübrede, ilaçta, mazotta, elektrik fiyatlarında yüzde 20 ile 50 arasındaki artışlar ortadayken, merkezî yönetim bütçe büyüklüğünde 2020-2021 arasındaki artış oranının yüzde 22,88 olması teklif edilirken tarımsal desteklemelerin aynı kalması asla kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sındır, artı bir dakika; riayet edeceğiz.
Buyurun efendim.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Belki selamlama için...
Ayrıca 2021 yılı Bakanlık bütçesinde artmasını beklediğimiz mazot ve gübre desteğinin 229 milyon lira, hayvancılık desteklerinin 558 milyon lira, arz açığımızın olduğu ürünlere ödenen desteklerin ise 252 milyon lira düşürülmesini de açıklamaya muhtaç ve kabul edilemez bulduğumuzu belirtmek isterim Sayın Bakan.
Değerli milletvekilleri, iktidar, ekonomide ve yargıda reformdan bahsediyorsa önce sorunu açık ve anlaşılır bir şekilde, bir dille ortaya koymalı ve ekonomideki krizin ve yargıdaki adaletsizliğin mevcut durumunu nesnel bir şekilde tanımlamalı. Reform gereksinimi olacak bütçe büyüklüklerini, tercihlerini, önceliklerini belirlemeli ve bugün önümüzde olan çalakalem ve âdet yerini bulsun diye hazırlanmış bu bütçe yerine reforma uygun bir bütçeyi milletin önüne getirmelidir. Esas itibarıyla, ekonomide ve yargıda reform için bir problemden bahsediyorsak bunun 1'inci maddesi yürütmenin ta kendisidir ve mutlaka değişmesi gerekir. Diğer bir deyişle, yapacağınız en büyük reform, bu ülkenin aydınlık, refah dolu, huzurlu ve güçlü bir ekonomi için, güçlü bir devlet için, vatandaşlarımızın huzur ve mutluluğu için derhâl istifa etmeniz ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Bir cümlem kaldı Sayın Başkan.
BAŞKAN - İzin verir misiniz efendim. Arz edeyim efendim: Uygulama bütünlüğü açısından artı 1, bir de grup başkan vekillerimize 2 artı 1 şeklinde bir planlama yapıldı. Beni bağışlasanız ve...
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Cümlemi tamamlayayım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sındır.
Tamamlayın efendim.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - ...demokrasinin, özgürlüklerin, liyakatin, bağımsız ve tarafsız bir yargı sisteminin ve hukukun üstünlüğünün önünü açmanızdır.
Her hâlükârda 2021 yılı bütçesinin vatanımıza ve milletimize iyilikler ve yararlar getirmesini diliyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)