| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 16.12.2020 |
MHP GRUBU ADINA HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı bütçesinin vatanımıza, milletimize, devletimize hayırlı olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Büyük Türk milletini ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, salgınlar ve savaşlar tarih boyunca toplu ölümlere sebep olmuştur. Dünyanın en büyük kara savaşı olan Birinci Dünya Savaşı'nda 16 milyon insan vefat etmiştir, ölmüştür. Yalnız savaştan hemen sonra "İspanyol gribi" diye bir bulaşıcı hastalık, salgın bir grip çıktı. İspanyol gribi 100 milyona yakın insanın ölümüne sebep oldu. Bu şunu gösteriyor ki salgın hastalıklar, bulaşıcı hastalıklar, savaşlardan çok daha tehlikeli. Biz bu sürede, aşağı yukarı yüz yıldır, bulaşıcı hastalıklarla ve salgınlarla mücadele ediyoruz. Bu mücadelede başarılı olunmuştur, Türkiye Cumhuriyeti devleti köklü bir devlettir, güçlü bir devlettir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin kurulmasından itibaren ilk iş olarak sistemli bir sağlık yapısı kurmuştur. Şöyle ki sağlıkta bulaşıcı ve salgın hastalıklarla nasıl mücadele edileceğinin kararlarını almıştır. Bu kararların alınmasında Tevfik Sağlam Hocamız, Sadi Irmak, Refik Saydam gibi bilim insanları büyük mücadele vermiş -rahmet diliyorum- ve başarılı olmuşlardır. Sağlık hizmetlerinde Türkiye çok büyük yol katetmiştir. Kullanılan ilaçların şu anda yüzde 88'ini yerli ve millî imkânlarla yapıyoruz. Şunu da söylemem lazım, çok önemli: Dünyada 159 ülkeye tıbbi araç gereç, sarf malzemesi ihraç ediyoruz; ihtiyacı olan ülkelere de hibe ediyoruz. Bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizin faydasına ve insanlığımızın lehine olan olumlu her şeyin yanındayız.
Ülkemizde son yıllarda sağlığa büyük yatırımlar yapıldı. 13 tane büyük, şehir hastanesi yapıldı. Şu anda yurdumuzda 14 binin üzerinde irili ufaklı sağlık merkezi var ve hizmet veriyor.
Değerli milletvekilleri; Türkiye Covid-19'a karşı dünyada ilk tedbirleri alan ülkedir. Derhâl Bilim Kurulu oluşturuldu. Bilim Kurulunda olan tüm bilim adamlarına, hocalarımıza, buradan büyük Türk milleti adına teşekkür ediyorum. Aylardır büyük hizmet veriyorlar, kendilerine teşekkür ediyoruz. Lider Devlet Bahçeli Bey'in dediği gibi bu hastalığı aklın, bilimin ve duanın gücüyle yeneceğiz inşallah ve yenmek üzereyiz.
Bugün dünyanın pek çok ülkesinde sağlık sistemi çökmüştür. Örneğin, Avrupa'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde hasta ayrımları yapılıyor. Hastalar sokaklara terk edildi. Doktorlar ve sağlık çalışanları isyan etti ve vazifelerine gitmediler. Birilerinin başına atom bombası yağdırarak, insanlara katliam yaparak büyük devlet olunmaz. Bugün Amerika Birleşik Devletleri'nde en az 50 milyon işsiz ve 6 milyon evsiz var. New York'un sokakları, bahçeleri ve parkları, her taraf geceleri evsiz insanlarla dolu. Kimin büyük devlet olduğu bu küresel salgında görüldü. Türkiye Cumhuriyeti devleti köklü bir devlettir. Köklü ve güçlü bir sağlık sistemimiz var. Biz hastalarımıza asla hiçbir ayrım yapmadan eşit hizmet verdik, hastalarımızı sokaklara terk etmedik.
Fransa'da hekimlik yapan -benim de tanıdığım olan- bir doktor arkadaşıma sordum "Şu anda Avrupa'da coronavirüse karşı nasıl bir hizmet veriliyor? Ne yapıyorsunuz, ne durumdasınız?" dedim. Bana söylediği aynen şu: "Burada doğru dürüst bir sağlık sistemi yoktur, binalar çok eski, yetersiz; örneğin biz, hastalarımızı Fransa'dan İngiltere'ye ve Almanya'ya sevk ediyoruz." dedi. Bu konuda Avrupa'nın durumu bu, ben bir hekim olarak buna da üzüldüm.
Türkiye'de hastane binalarımız mükemmel, tıbbi malzemelerimiz son derece modern, doktorlarımız, sağlık personelimiz bilgileri, becerileri ve çalışkanlıklarıyla şu anda çok büyük mücadele veriyorlar ve çok başarılı oldular. Hepsine buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi adına teşekkür ediyorum. Bütün dünya bizi bu konuda, coronayla ilgili yaptığımız büyük mücadelede hayranlıkla izliyor ve takdir ediyor. Çünkü Türk milleti vefalıdır, fedakârdır, yardımseverdir, hayırseverdir. Egosu ve kompleksi olmayan bir milletiz. Biz seferberlik yapmış, Kurtuluş Savaşı yapmış büyük bir ecdadın çocuklarıyız. Türk doktorları her zaman vatanın ve milletin yanındadır; cephededir, sınır boyundadır, deprem bölgesindedir, Afrin'dedir, El Bab'tadır, Karabağ'dadır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çanakkale'de -Çanakkale savaşlarında- Sakarya'da, Kocatepe'de Mekteb-i Tıbbiyenin tamamı şehit olmuştur. Allah rahmet eylesin diyorum, nur içinde yatsınlar. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, İstanbul'a iki ay gibi kısa bir sürede 2 tane çok büyük pandemi hastanesi yaptık; bu, bir mucizedir. Yıllardan beri ithal olarak kullandığımız ventilatör yani solunum cihazını on beş günde yaptık. Buradan tüm bilim adamlarına ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ayrıca, coronavirüs tedavisinde olmazsa olmaz olan "high flow" cihazı vardır, bu cihaz yüksek akımlı oksijen cihazıdır. Bu cihazı da bu sürede yerli ve millî imkânlarla yaptık, şu anda kullanılıyor. Yalnız, bu cihazın tüm hastanelerimizde ve sağlık merkezlerinde mutlaka bulunması lazım.
Ne yazık ki bu mücadelede 130 bine yakın sağlık çalışanımız coronavirüsten hastalandı veya coronavirüs bulaştı. Yalnız, şöyle ki 225 arkadaşımızı, sağlık çalışanımızı, -içinde doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları, yardımcı personeller var- bu süreçte kaybettik. Benim, İstanbul Tıp Fakültesinden çok değerli hocam olan Profesör Doktor Murat Dilmener Bey'i, çok değerli yakın arkadaşım olan Cemil Taşcıoğlu Bey'i, Feriha Öz Hanımefendi'yi ve adını sayamadığım birçok arkadaşımızı burada rahmetle anıyorum ve bunlar şehittirler, ruhları şad olsun.
Değerli milletvekilleri, coronavirüse karşı en güçlü silahımız aşıdır. Sağlık Bakanımızın verdiği bilgilere göre Çinli Sinovac şirketinin "CoronaVac" isimli aşısı 20 milyon doz civarındadır, an itibarıyla her an yurdumuza gelmek üzeredir; süre veremiyorum, her an olabilir. Yalnız, bizim hedefimiz, Sağlık Bakanlığının hedefi, aralık ayı sonu itibarıyla...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yola çıkmış...
ALİ KEVEN (Yozgat) - "Yola çıkmış." diyorlar.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Evet efendim.
...aşılara başlanacaktır inşallah. Ben, buradan şunu söylüyorum bir hekim olarak: Doğru aşıdır, bizim genlerimize uygundur. Bu aşılanmanın yapılması lazım. İnşallah bütün milletimizi, ikna yoluyla anlatarak aşılayacağız.
Bunun yanında, şu anda 16 merkezde bizim bilim insanlarımız, gecesini gündüzünü birbirine katarak çalışmaktadırlar. Yerli aşılarımız da nisan ayı itibarıyla inşallah bitecektir, aşılanmaya başlayacağız; onun da hayırlı olmasını diliyorum.
Şunu da söylemek istiyorum: Türkiye'de her şeye "hayır" diyen bir kesim var, her şeye "hayır"; yollara, tünellere, kanallara, işte efendim, yatırımlara "hayır". Yalnız bu "hayır"cı kesimden şunu rica etmek istiyorum: Allah aşkına sağlığa yapılan yatırımlara, yapılan hastanelere, aşıya, insan sağlığı için yapılacak herhangi bir işleme "hayır" demeyelim. Bunu özellikle bir hekim olarak çok rica ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Soyguna "hayır", soyguna!
HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Sağlıkçıların özlük haklarının iyileştirilmesini istiyoruz, coronavirüsün meslek hastalığı olmasını istiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Aynen katılıyoruz vallahi.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Ayrıca, bu konuda şehit olan sağlıkçıların mutlaka şehit sayılmasını -ben şehit olarak söylüyorum- istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Arkaz.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Sağlık personelinin seyyanen ve adil olarak ek ödenekten faydalanmasını istiyoruz.
Bir de benim çok önem verdiğim hususta bir iki cümle... Obezite bizim çağımızın hastalığı, obezite çağımızın hastalığı. Şimdi, her ailenin aile hekimi olduğuna göre, her ailenin ve her kişinin mutlaka bir spor danışmanı ve de bir diyet danışmanı olması lazım. Tekrarlıyorum: Bir spor danışmanı ve diyet danışmanı, bunun da devlet tarafından yapılması gerekiyor. Bu konuda hastalık gelmeden tedbirimizi almış oluruz.
Hızlı geçelim efendim: Çok teşekkür ediyorum.
Sözlerimi Cahit Sıtkı Tarancı'nın şu mısralarıyla bitirmek istiyorum çünkü doğadan uzaklaştığımız müddetçe, doğal beslenmeden uzaklaştığımız müddetçe, ambalajlı besinlerle çocuklarımızı büyüttüğümüz müddetçe bu tür hastalıklar yakamıza yapışır:
"Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun."
İnşallah bizim memleketimizde her zaman gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olur.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)